English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Işaretler

Işaretler traducir español

1,216 traducción paralela
Tüm işaretler, evet diyor.
Todo apunta que "si."
Üstünde çince işaretler var.
Es como un trajecito chino.
Her zaman işaretler vardır.
Siempre hay indicios.
- O kadar belli oluyor mu? Bazı işaretler var.
- ¿ Es tan obvio?
Peki bu işaretler neydi Ray?
Sí, ¿ y cuáles fueron las señales, Ray?
Bir bozulma... değil... Ben kasıtlı... işaretler görüyorum...
No es... un... desperfecto, estoy viendo signos... de...
"Hastalıklı işaretler ve şeytanın zulmü azaldı sonra bitti karanlık ay küçülürken."
Mal de agüeros y las dificultades del diablo, Aumenta, luego cesa Mientras la oscura luna decae.
Tüm işaretler bunu gösteriyor.
Todas las señales dicen que sí.
- Mezarın üzerindeki o işaretler neden seni bu kadar çok korkuttular?
- Esas marcas, las que está en la tumba. - ¿ Por qué le asustan tanto?
Çizgiler, işaretler, karalamalar.
Líneas, marcas, garabatos.
Oh, klasik işaretler, Michael.
Son las señales clásicas, Michael :
Ona bazı işaretler vermekte özgürsün.
Tómate la libertad de darle algunos consejos.
Bir kapaktaşının kırık bir parçasını bulduk. Üzerinde yıllar önce bulunan o parçanın üzerindeki işaretlere benzer işaretler vardı. Ama altında birşey yoktu.
Encontramos un trozo de loza que tenía las mismas marcas que la descubierta hace tantos años, pero no había nada debajo.
İyi haber, Machello'nun bilgisayarındaki açma kapama aygıtını buldum, ama işaretler o garip lehçede.
Lo bueno es que he encontrado el interruptor del ordenador de Machello, pero las notas están escritas en ese extrano dialecto.
İyi haber, Machello'nun bilgisayarındaki açma kapama aygıtını buldum, ama işaretler o garip lehçede.
Lo bueno es que he encontrado el interruptor del ordenador de Machello, pero las notas están escritas en ese extraño dialecto.
Bu karanlık işaretler o buzun üstünde oturuyordu.
" Aquellas marcas tenían que estar encima del hielo.
İyiye doğru işaretler.
Creo que hay algunas señales positivas.
Annesi oğlunun vücudunda kırbaç izine benzer izler ve deriye kazınmış işaretler gördüğünü söyledi. Ve bu işaretler onları üniversiteye getirmiş.
Ella dice que le aparecen marcas en el cuerpo... que los padres interpretan son para guiarlos hasta la universidad.
Çocuğun karnındaki işaretler de öylesine şeyler olabilir.
Y esas marca en el cuerpo del chico podrían significar cualquier cosa.
Bu işaretler inanılmaz!
Estas marcas son increíbles.
hafızalardan kazınmayan o uzun gecede titrek ışıkların altında çocukluk günlerimizden işaretler gelir kaçarken ürkek kalbimizden
"En la larga noche donde se extravía la memoria, titilan los fulgores del pasado remotas señales de la infancia a un temeroso corazón fugitivo".
İçimin bir hayli dolu olduğunu gösteren öteki işaretler sürekli bağırsak sorunlarımın olmasıydı ta ki orduya gidip, en kötü yemekleri yiyip, kendimi iyi hissedene kadar.
La otra señal de que guardaba mucho adentro era que siempre tenía problemas intestinales. Hasta que fui al ejército donde tenía la más horrible comida me sentí bien.
Hologrfik işaretler okuyorum.
Capto firmas holográficas.
Bu işaretler inanılmaz.
Estas marcas son increíbles.
Hapisten kaçmış biri ya da eski bir kız olduğu ortaya çıkacak ya da daha kötüsü sonunda gerçek bir sigorta müfettişi olduğuna dair işaretler göndermeye başlayacaktır.
... o que al final dé señales de un verdadero agente de seguros. Pero, al menos durante una noche, miré a un tipo y pude decir : "Quizás".
Noel Baba olduğuna dair işaretler olduğunu söylemişti.
Dijo que tenía momentos en los que creía ser Santa Claus.
Dışarıda durmak ve kapısına işaretler mi çizmek?
¿ Quedarte fuera y tomar nota?
Buffy, deprem bir felaketin habercisiyse eminim bunu başka işaretler izler ve onu önlemek için çok zamanımız olur.
Buffy, si el temblor presagiara esa catástrofe, habría otras evidencias que nos la advertirían con tiempo para evitarla.
Alıkonuldu, kesin kayıt yok, hizmetçi mücadele olduğunu gösteren işaretler görmüş, kaybolduğunu da anlattı.
Arresto limpio, sin entrada forzada, la mucama aparecio en la mañana, vio signos de una pelea y lo reporto desaparecido.
Ama şu anda klasik işaretler olan, şişkinlik ve ağrı var.
Pero tiene todos los síntomas, incluso defensa muscular y rebote.
Bu... işaretler bir...
Éstas... son las marcas...
Jack, duvarlardaki işaretler bir dil.
Los signos de la pared constituyen un lenguaje.
Bir Eski Mısır kübü, üzerinde hiyeroglifler ve bazı alışılmadık işaretler.
Eh... una vasija canópica con jeroglíficos y unos símbolos inusuales.
Bu işaretler daha önce gördüğümüz hiçbir sembole benzemiyor.
No se parecen a nada que hayamos visto antes.
Sistem silinmiş dosya alanlarını "mezartaşı" olarak işaretler.
El sistema marca el espacio de los archivos borrados como "Lápida".
Veri tabanını tarayıp mezartaşı değerlerini arar sonra da onları silinmeye hazır olduklarını göstermek için işaretler.
Esto recorre la base de datos buscando los valores "Lápida"... y los marca como listos para ser sobrescritos.
Mayının duyarlı olduğu değişik frekansları gösteren işaretler.
Eso indica las diversas frecuencias a las que la mina es sensible.
Ama işaretler her yerde.
Cuando las señales abundan.
Bu işaretler, uzaylıların insan kaçırıldığı yerleri gösteriyor.
Todos estos marcadores se corresponden con abducciones extraterrestres reportadas.
Üstündeki işaretler solmaya başlıyor.
Las marcas en la banda empiezan a desaparecer.
Alâmetler, işaretler, kemik fırlatmalar...
Presagios, señales... engatusar.
Bu sorun o kadar yaygındır ki artık e-postalara dostça işaretler koyulmaya başlanmıştır.
Este problema ha vuelto tan generalizada que e-mails enviar señales poco para mostrar que están siendo favorables
Yazmanlar sık sık yeni işaretler türetirlerdi.
Los dibujantes mientras escribían inventaban nuevos símbolos.
Solgun cilt rengine de bakılırsa bütün işaretler cesedin cinayet mahalinden taşınmadığını gösteriyor.
Asociado con los signos de lividez todo indica que no fue movida del lugar de su muerte.
Bence kader bize küçük işaretler gönderiyor, ve biz onları okuyarak mutlu olup, olmadığımıza karar veriyoruz.
Creo que tomamos nuestras propias decisiones, pero... el destino envía señales. Según cómo las leamos, somos felices o no.
- Küçük işaretler.
Pequeñas señales.
İşaretler.
Senales.?
İşaretler Castilyan'ın, yani Sorgu zamanından kalma diyebilirim.
Las marcas son castellanas, diría que es de la Inquisición.
İşaretler görüyorum.
Veo las señales.
Jared bize katılmadan önce kasabanın dışındaki İşaretler ve Mucizeler Tanrı'nın Kilisesi'nin kökten dinci cemaatine aitti.
Antes de que Jared se nos uniera perteneció a una congregación fundamentalista en las afueras de la ciudad, la Iglesia de Dios de Símbolos y Maravillas.
İşaretler var.
Tiene unas marcas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]