English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Işim çıktı

Işim çıktı traducir español

468 traducción paralela
Acil bir işim çıktı. Seni sonra ararım.
Tengo un asunto urgente que atender.
Bir işim çıktı, acil bir şey.
Ha surgido algo, es una emergencia.
Ofiste biraz işim çıktı da.
Estuve ocupado en la oficina. No, allí no.
Afedersiniz... bir işim çıktı.
Asuntos de negocios.
Bir işim çıktı.
Ha surgido algo.
Çok önemli bir işim çıktı.
Ha surgido algo muy importante.
şeyy, niyetlendim, Nancy, ama sonra çok işim çıktı... Zaman bulamadım.
Tenía la intención de hacerlo... pero he estado muy ocupado y no he tenido tiempo.
Hayati önemde bir işim çıktı.
- Tengo un caso de vida o muerte.
Önemli bir işim çıktı, seni görmek için yukarı dönemeyeceğim.
Algo muy importante se presentó... y no podré regresar a verte.
Bir işim çıktı.
Se me presentó algo.
Hayır, işim çıktı.
No, se me hizo tarde.
"Gelemeyeceğim için üzgünüm." "Çok acil işim çıktı."
"Lamento informarle". "Compromiso ineludible".
Daha önce açıklayacaktım ama bir işim çıktı.
Quise explicarte esto, pero he estado muy ocupado.
Affedersiniz, işim çıktı.
Perdone el retraso.
İlgilenmek gereken küçük bir işim çıktı, o kadar.
Tuve que resolver un pequeño problema.
Ben de iyiyim, ama bir işim çıktı. Bir konuşma daha yapmamı istiyorlar, yani biraz daha kalmam gerek. Bu gece evde olurum.
He tenido un contratiempo, los organizadores no me habían dicho... que la película iba 2 noches seguidas, y... claro... he tenido que quedarme un poco más, pero... esta noche ya estaré en casa.
Bir işim çıktı.
Bueno, resultó algo.
Biraz işim çıktı.
Algo surgió.
- Acele işim çıktı.
- Tengo prisa, de repente.
Her seferinde bir işim çıktı.
He querido hacerlo una docena de veces... pero siempre hay algo que hacer.
Önemli bir işim çıktı.
Ha surgido algo importante en el trabajo.
Daha önce açıklayacaktım ama bir işim çıktı.
Quise darte una explicación, pero tuve que ir a Carson City.
Buluşacaktık, ama acil bir işim çıktı.
Me espera, pero tengo un asunto urgente en el sur.
Geçen gece gelip seni Aces'e çağıracaktım, ama işim çıktı.
La otra noche te iba a visitar para ver si querías ir al club, pero me surgió algo.
Dün gece okumam gerekiyordu ama acil bir işim çıktı.
Quería haberlo leído, pero hubo un imprevisto.
Bir işim çıktı ve bir iki saate kadar adadan ayrılmam gerek.
Surgió algo, y deberé irme de la isla dentro de un par de horas.
Bir işim çıktı ama mutlaka telafi etmek istiyorum.
Algo se presentó, y definitivamente me gustaría dejarlo para otro momento.
Bir işim çıktı.
Algo se presentó.
- Affedersin, bir işim çıktı.
Lo siento, me entretuvieron.
Bir işim çıktı. Bu gece gelemeyeceğim.
Esta noche... no podrá ser.
- Bir işim çıktı.
- Cierto.
Bir işim çıktı, anlarsın ya?
Ha surgido algo, ¿ sabes?
Bir işim çıktı ve telefonun bende yoktu.
Surgió un imprevisto, y no tenía su número de teléfono.
Beş yıldan beri seni ziyaret etmek istiyorum, her defasında arayıp, işim çıktı diyorsun.
Desde hace 5 años quiero visitarte y siempres llamas diciendo que no te va bien.
- İşim çıktı.
- Me demoré.
İşim çıktı.
Me lo impidieron.
İşim çıktı, eve ulaşamadım. Sorun değil.
Está bien.
- İşim çıktı.
- Una cosa imprevista.
- Bir isim daha ortaya çıktı. Bettini.
El nombre Bettini.
Dışarı çıktım çünkü ilgilenmem gereken bir işim olduğunu hatırladım.
Tuve que ir a un sitio.
O zamandan beri de gidip onları yakalıyorum. Artık bu benim işim olmaktan çıktı hayatımın bir parçası haline geldi.
Y he estado yendo... a por ellos y atrapándolos desde entonces... hasta que dejó de ser sólo mi trabajo... y se convirtió en mi vida.
İşim çıktı.
Me surgió un imprevisto.
İşim çıktı.
Surgió algo.
- Kanada'da işim çıktı.
Tuve negocios en Canadá.
Üzgünüm, geciktim. İşim çıktı.
Siento llegar tarde. un imprevisto.
1 isim çıktı.
Nos mostró sólo un nombre.
İşim bittiğinde toplama bakıyorum ve çok fazla olduğunu... 100.000 doların çok üstüne çıktığını görüyorum.
Así que cuando termino, miro el total y resulta que son más de... son más de 100.000 dólares.
- İşim çıktı.
- Me retrasé. Negocios.
İşim çıktı.
Tuve un contratiempo.
Çıktığımda işim hazır.
Tengo trabajo.
İşim çıktı. Sen git.
Regresa a tu cuarto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]