English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Kaldırın onu

Kaldırın onu traducir español

493 traducción paralela
Gelin, kaldırın onu.
Vamos. Levántelo.
Haydi, kaldırın onu!
¡ Vamos, arriba con él!
Kaldırın onu.
Traedle.
Kaldırın onu.
¡ Levántenlo!
Helvicki, Negulesco, kaldırın onu.
Helvicki, Negulesco, levantadle.
- Kaldırın onu. Devam edin.
- Levántenlo y continúen.
Kaldırın onu.
- SIÉNTATE. - ¿ A TI QUÉ TE PASA?
Kaldırın onu.
Levántenle.
Kaldırın onu!
¡ Gíralo!
Kaldırın onu ordan. Peki ya diğer ölüler?
- Deshazte de esta carroña.
Yukarı kaldırın onu.
Ayúdale a montar.
Bay Cooper, kaldırın onu.
Cooper, guardelo.
- Kaldırın onu.
- Guárdelo.
Kaldırın onu.
Álcenla.
Kaldırın onu.
Cógele.
Kaldırın onu.
Cogedle.
Düzgünce kaldırın onu, arkadaşlar!
¡ Sostenedle con firmeza, compañeros!
Kaldırın onu.
Levántenlo.
- Kaldırın onu.
- Levántenlo.
Kaldırın onu.
¡ Déjenlo levantar!
Bir defasında çekim arasında filmimde dokumacı Maria rolünü oynayan sevimli yaşlı kadın yorgun yüzünü kaldırıp bana "Şeytan gerçek, onu yatağımın baş ucunda otururken gördüm" dedi.
La encantadora ancina, que interpreta el papel de María la Tejedora en mi película, una vez giró su cansado rostro hacia mí durante un descanso del rodaje y dijo : "El Diablo existe. Lo he visto sentado al lado de mi cama."
Onu hep gururla havaya kaldırırım ki... yumruk yapıştırmak isteyen rahatça yapıştırsın.
Siempre la llevo cuando salgo, o sea que si alguien quiere darle un puñetazo, puede hacerlo.
Eğer kafasını kaldırırsa, onu vurabilirim.
Si sólo sacara la cabeza creo que puedo acertarle.
Bir aydır orada ve onu hücreye atmışlar. Sadece su ve ekmek veriyorlar, imtiyazlarını kaldırmışlar.
Lleva un mes allí, lo han puesto en aislamiento... a dieta de pan y agua, y le han quitado sus privilegios.
Tamam. Onu yavaşça kaldırın.
Bien, levantadla con cuidado.
Onu ayağa kaldırın.
Manténganle en pie.
Onu kaldırın.
Llévesela.
Ancak, onu ayağa kaldırdığımı ve Tanrı'nın aldatılamayacağını unutmayacaktır.
Pero recordará que no puede engañar a Dios.
Bütün arkadaşların yanında buz kıracağı mı taşır? Kaldır onu.
¿ Todos sus amigos llevan pinchos para hielo?
Şimdi onu kaldırıp kendine getirin ve ona bir tek oyun olursa, boğazı kesilmiş bir oğlu olacağını ona açıklayın.
Ahora tráela y explícale que si hay un movimiento en falso le corto el cuello al chico.
- Dinle, Jimmy... Başının belâya girmesini istiyorsan kaldır telefonu, durma ara onu.
- Escucha, Jimmy... si te quieres meter en un lío... todo lo que tienes que hacer es levantar ese teléfono y llamarla.
Onu kullanmayacaksın, öyleyse kaldır.
- No vas a usarla, guárdala.
Onu ayağa kaldırın.
Mi trabajo ha terminado.
- Tamam, onu kaldırın.
- Levantadlo.
Herhalde Vandamm'ın adamları onu kaçırıp Lester Townsend'in evinde... ortadan kaldırmaya çalışmış.
Debieron pescarlo los hombres de Vandamm y quisieron eliminarlo... usando la casa de Lester Townsend.
- Onu kaldırın.
- Que se levante.
- Onu kaldırın.
- Está destruido.
Lütfen onu dikkatli kaldırın.
Por favor, levantadlo con cuidado.
Onu ortadan kaldırın, yoksa başınız belaya girer.
Elimínalo, o tendrás un problema.
Siz de onun kan kaybedişini izleyeceksiniz şu kadının, iyice düşündükten sonra hançeri kaldırıp, onu susturuşunu da.
Y verán a esta mujer, tras pensárselo con cuidado usar la daga y acabar con su vida precozmente.
Eğer onu görebiliyorsanız, güvenlik kuralları bir an önce ortadan kaldırılmasını söylüyor.
No es momento ni lugar para discutir con una mujer imaginaria.
güzel Sally sokaklarda bacaklarını erkeklere gösterir... ama fazlasını istersen para ödenir eteğini kaldırırken nerede duracağını bilir... um-pa-pa, bu işler böyledir um-pa-pa, bunu herkes bilir... ister gizli olsun isterse açık... hiç fark etmez um-pa-pa... saf bir genç kız hamile kalmış bir erkeğin evine sığınmış, o da onu ayartmış... sızlanmanın alemi yok, bu yola girmiş bir kez o da paralarını sayar ve şarkı söyler...
"La hermosa Sally Baja caminando por la calle " Enseña los tobillos A todos los hombres " Se le ven las ligas Pero eso no es gratis
Onu kaldırın.
Levántelo.
Hey, haydi onu oradan kaldırın!
¡ Vamos, salid de ahí!
Onu Nevada sınırında bırakmak zorunda kaldık.
Lo perdimos en la frontera de Nevada.
Müşteriyi berber kayışıyla bağla, düğmeye bas, onu kaldır, çevir saçlarının aşağıya salınmasını sağla ve kırp, kırp, kırp.
Atas al cliente, aprietas un botón, le subes para que... ... cuelgue el pelo y... tijeretazo.
Tobruk, İngilizlerin elinde kaldığı müddetçe, Rommel'in ikmal yollarını tehdit etmekle kalmıyor onu Mısır'ın içlerinde daha fazla ilerlemekten de alıkoyuyordu.
Tobruk en manos de los británicos sería una amenaza a las rutas suministro de Rommel y le impidió avanzar sobre Egipto.
İşte o sırada ben cebimden tabancamı çıkardım ve Deschler tabancasını ateşlemek için kaldırırken, ben onu vurdum.
Entonces saqué mi revólver del bolsillo y cuando ya me estaba apuntado, le disparé.
İdamı erteleyin ve onu bir hastaneye kaldırın
Suspenda la ejecución y llévele al hospital.
onu kaldırın.
Hay que levantarle.
- Bud, onu kaldırın.
- Bud, ayúdala a ella.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]