English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ N ] / Neredeyse hiç

Neredeyse hiç traducir español

1,622 traducción paralela
Uzaylı kısın neredeyse hiç ortaya çıkmıyor.
La parte alíen no sale casi nunca.
L.A.'de neredeyse hiç butch kadın yok.
Casi no hay mujeres butch en L.A.
Elinizde çok az delille sorgulamaya girmek, ki elimizde o adamlarla ilgili neredeyse hiç delil yoktu ve itiraf duymak çok zordur. Gidip istihbarat elde edebilirsiniz, ancak adamın kendini suçlu ilan etmesini beklemek çok zordur, bu nedenle itiraf duymak için çok ama çok acımasız teknikler kullanmaya başlarsınız.
Resulta muy difícil emprender un interrogatorio con... muy pocas pruebas y casi nunca las teníamos contra aquellos tipos... y aún así les sacábamos una confesión... puedes entrar y conseguir información, pero conseguir... que un tipo se incrimine a sí mismo totalmente... es muy difícil, así que tienes que echar mano de técnicas... cada vez más atroces para sacarle esa confesión.
Hayır ahbap Philadelphiada neredeyse hiç çete yoktur.
No, a decir verdad, Philadelphia no tiene pandillas, amigo.
Onunla bütün gece neredeyse hiç konuşmadın. Onunla ilgilendiğini düşünmemiştim.
Apenas hablaste con él toda la noche, no creía que estuvieras interesada en él
Bu rapor, tüm arazide neredeyse hiç hırsızlık olmadığını gösteriyor.
Ese informe muestra que virtualmente no ha habido ningún robo en todo el casino
Ve neredeyse hiç seks yapmadığım halde, bu sayılıyor.
Y aunque casi no tuve sexo, eso cuenta.
Ne demek neredeyse hiç?
¿ Cómo que casi no tuviste sexo?
- Neredeyse hiç sayılmaz.
- Casi no cuenta.
Biliyorum, çölde mahsur kaldığımız zaman yapabileceğim neredeyse hiç bir şey yokmuş gibi hissettim.
Lo se, pero cuando estuvimos en el desierto sentí que no habia mucho que pudiera hacer.
Eğer haklıysan, ki öyle olduğuna neredeyse hiç şüphem yok şüphelileri, şehrin en nüfuzlu ve zengin 400 adamına kadar daraltmışsın.
Si tienes razón, y dudo que la tengas, Lo has estrechado a 400 de las más ricas y más poderosas personas en la ciudad.
Seni neredeyse hiç tanımıyorum.
Apenas te conozco.
Aslında biraz garip, dün akşam neredeyse hiç ders çalışmadık.
Es raro, pues apenas estudiamos anoche.
Cylonlar hakkındaki bilgim çok kısıtlı, neredeyse hiç yok.
Mi información acerca de la inteligencia Cylon es limitada, y eso es todo.
Kadın bana neredeyse hiç dokunmadı. 23.
Apenas me tocó.
Söylemem lazım ki bu hiç adil değil. Beni neredeyse hiç tanımıyorsun.
Bueno, tengo que decir, no lo encuentro justo, apenas me conoces.
Bu yolda geceleri neredeyse hiç trafik olmaz.
Esta calle casi no tiene tráfico de noche.
Normalde mektup yazmam, yabancı ülkelere ise neredeyse hiç ama listemdeki 44 numarayı telafi edecektim : "Fransız çocukla uğraşmak."
Normalmente no escribo cartas, mucho menos a países extranjeros pero estoy haciendo el número 44 de mi lista : "Molesté a un niño francés".
Etrafta neredeyse hiç kimse yok.
No hay casi nadie cerca.
Kalkan arıza yapmadıkça, ki bu neredeyse hiç olmaz,.. ... güvendesin.
Estás a salvo mientras el campo de fuerza no se averíe y eso casi nunca pasa.
Mark'la neredeyse hiç konuşmuyorsun.
Apenas hablas con Mark.
- Neredeyse hiç bozulmamış.
- Aparenta no haber sido tocado.
Kemikler neredeyse hiç zarar görmemiş.
Hay muy poco daño en los huesos, excepto en las costillas.
Ben de Sarah'yla neredeyse hiç konuşmuyorum.
Apenas me hablo con Sarah...
Teselli olacaksa, Becca da benimle neredeyse hiç konuşmuyor.
Bueno, por si te consuela, Rebecca apenas me habla.
Düşünün bi kere.. Sekiz dokuz yaşlarında bir çocuk neredeyse hiç okuyup yazamıyor.
Sólo piense soy un niño, de apenas 8 ó 9 años, no puedo leer ni escribir.
Neredeyse hiç içmiyorum.
Apenas bebo.
Evet, neredeyse hiç bir şeyi atmamış.
Sí, especialmente si nunca tiras nada.
Diğer arabada neredeyse hiç hasar yoktu, ve tanık da yoktu.
Casi no hubo daño para el otro auto, ni tampoco testigos.
Aslında, sana hamileyim dediğimden beri neredeyse hiç konuşmadık.
De hecho, apenas hablamos desde que te dije que estaba embarazada.
Neredeyse hiç param kalmadı.
No tengo suficiente dinero...
- Neredeyse hiç.
- Casi nunca.
Sabahın altısında neredeyse hiç uyanmadım.
No me he levantado a las seis en... nunca.
Kafeyi en başta babamın işlettiğini anlatmıştı bana ama neredeyse hiç bir şey hatırlamıyorum.
Me han contado que al principio, mi padre se encargaba de la cafetería pero casi no tengo recuerdos de eso.
Ve oradan kurtulmak zorundayız neredeyse hiç oksijen yok.
Y tenemos que salir casi sin oxígeno.
Lenny etrafta olmadığı zaman neredeyse hiç konuşmadık bir şekilde Lenny'yi görünce daha rahat ve kolay oluyor.
Apenas si nos hablamos salvo cuando Lenny está presente y de algún modo él parece muy relajado y cómodo.
Anlayacağınız üzere odasını neredeyse hiç kullanmıyor.
Bueno, como ven, ella apenas lo usa.
Bu paneller neredeyse hiç ağırlık yapmaz.
Esos paneles casi no pesan nada.
- Onunla neredeyse hiç konuşmadım.
- Casi ni hablé con ella.
2 dakika öncesinden hiç bir farkı yok neredeyse.
más o menos lo mismo que hace 2 minutos.
Aslında, Joy ve Liberty birbirlerine sözlükte yer alan neredeyse tüm sözcükleri söylemiş olsalar da, bir tanesi vardı ki, şimdiye kadar hiç kullanmamışlardı. "Kız kardeş".
Aunque Joy y Liberty se habían dicho cada nombre que se les ocurra había uno que no habían usado hasta ahora : hermana.
Neredeyse onu hiç düşünmüyorum.
Casi no pienso en ella.
Neredeyse 20 yıl sonrası ve ben sanki hiç zaman geçmemiş gibi hissediyorum.
Tiene casí 20 años y siento que el tiempo no ha pasado en lo absoluto.
Buraya her hafta geliyorsun. Neredeyse iki ay oluyor. Bir eş ya da erkek arkadaştan hiç mesaj almadınız.
Vienes todas las semanas desde hace dos meses, pero nunca recibes ningún mensaje de tu esposo o de tu novio.
Neredeyse hiç.
Prácticamente nunca.
" Neredeyse bu gece söyleyecektim, ama bir türlü yapamadım hiç birşey söylemeden ayrılmalı mıyım, yoksa not mu bırakmalıyım?
"Casi se lo digo anoche, pero no tuve fuerza para hacerlo". "¿ Debería sólo dejarlo sin decir nada o sólo dejarle una nota?".
Neredeyse hiç güç istemiyor.
Casi sin esfuerzo.
Folke'u neredeyse çekingen biri olarak görüyorum, hiç saldırgan değildir.
Veo a Folke como una persona casi tímida, no es agresivo en absoluto.
Neredeyse sen hiç birşey bırakmadın.
Es casi como si nunca te hubieras ido.
Bütün hafta birbirimizi neredeyse hiç görmedik.
Bueno, apenas si nos vimos en toda la semana.
Neredeyse... konser gecesinden sonra hiç konuşmadık.
No he hablado con ella desde, bueno prácticamente desde la noche del concierto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]