Olduguna traducir español
41,896 traducción paralela
Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin?
- ¿ Crees que sea una buena idea?
Antrenör Weston'ın casus olduğuna inanamıyorum.
No puedo creer que el entrenador Weston es un espía.
Bu da onun, örnek bir insan olduğuna dair kanıtı.
Y esa es su prueba, de que él es un ser humano ejemplar.
İçten olduğuna şüphem yok.
Oh, claro que lo siente. Ahora. Cuando está aterrada.
Tesadüf olduğuna inanmıyorsun sanırım.
¿ Supongo que no creerás que es coincidencia?
Sen geçmeye layık olduğuna inanmıyorsan ben nasıl inanayım?
Si tú misma no te crees digna de pasar, ¿ por qué lo creería yo?
- Hepsinin bu olduğuna emin misin?
- ¿ Seguro que eso es todo?
Russell, teknoloji, tıp, bilgi teknolojileri hava-uzay konularında uzmandı. Herhangi zamanda neyle meşgul olduğuna gelince, ben...
Russell se especializaba en tecnología, medicina, informática, en lo aeroespacial, pero en cuanto a qué estaba haciendo en algún momento determinado...
Nerde olduğuna dair bir fikriniz var mı?
¿ Sabe dónde fue?
Şansın onlarına lehine olduğuna emin olduklarına hiç kuşkum yok.
Estoy seguro de que están seguros de que las probabilidades están a su favor.
Onun benim kızım olduğuna dair kanıtlarım vardı.
Tenía la prueba de que era mi hija.
Bunun bir mucize olduğuna inanmıyorum.
No creo en milagros.
Onun gerçekten babam olduğuna inanmıştım.
¿ Sabes? Creía que de verdad era mi padre.
Sadece... Sanırım onun ölmüş olduğuna inanmak istemedim.
Yo solo... supongo que no quería creerlo.
Şimdi unutma gölün patlamak üzere olduğuna inanmazlar yani onlara daha iyi bir şey söylemen gerek.
Ahora, recuerda, no creen que el lago esté por explotar, así que diles algo bueno.
Herkesi iyi olduğuna sevindim...
Me alegro de que todo el mundo esté bien...
İçimde, önünde gayet mutsuz bir yılbaşı olduğuna dair bir his var.
Presiento seriamente que pasarás un infeliz Año Nuevo.
Çalışan bir tuvaleti olduğuna inanamıyorum.
Sí. No me puedo creer que haya un baño que funcione, chicos.
İyi olduğuna emin misin?
¿ Estás segura de que estás bien?
Önemli olan halkın bunun gerçek olduğuna inanması.
Lo que importa es que el público crea que es real.
Hırsızımız elindekilerin gerçek LeGrand'lar olduğuna alıcıları ikna etmekle uğraşacaktır.
Nuestro ladrón tendrá que pasar tiempo convenciendo a cualquier comprador potencial que aún tiene los verdaderos LeGrand.
Hazır olduğuna emin misin?
¿ Estás seguro de estar preparado?
İyi olduğuna eminim.
Estoy seguro que se encuentra bien.
Stan'in efsane olduğuna dair anı sadece zihnimde mevcut.
Stan era una leyenda en un recuerdo que solo existe en mi mente.
Ortaya düzgün bir şekil çıkaramazlar çiziktirmelerinin yüksek sanat olduğuna dünyayı ikna ederler.
Incapaces de crear una forma decente, convenciendo al mundo de que sus garabatos son arte.
Ama artık, mirasımızı kutlayan bir üniversitenin gençliğimizin geleceği için elzem olduğuna inanıyorum.
Pero ahora he llegado a creer que una universidad que acepta nuestra herencia, es esencial para el futuro de nuestra juventud.
Julie'yi izleyen aracın bu olduğuna emin misin?
¿ Estás seguro que esta es la furgoneta que estaba acechando a Julie?
Nightingale'in burada olduğuna dair bir ihbar aldık ve bu adam da tarif edilene uyuyordu.
Teníamos soplo de que el Nightingale estaba en el vecindario, y el tipo que camino hacía usted calzaba con la descripción.
İyi olduğuna sevindim ama bu benim için bir şey değiştirmiyor.
Mira hombre, estoy feliz que ella esté bien, sabes, pero eso no cambia nada para mí. Quiero decir...
Kendini bir çeşit dava adamı olduğuna ikna etmen gerekiyordu çünkü değilsen, neydin sen?
Tuviste que convencerte que estás en alguna cruzada por la justicia porque si no lo estás, ¿ qué eres?
Bunun kazara olduğuna inanmayacaktır.
No se va a creer que esto fue un accidente.
Ne olduğuna dair bir fikrin var mı? 40.5 00 : 01 : 29,057 - - 00 : 01 : 34,137 Çeviri : ParkPera
¿ Alguna idea de lo qué es?
Gidip ona uğrasam, nasıl olduğuna baksam nasıl olur?
¿ Qué te parece si me doy un paseo y veo como está?
İyi olduğuna emin misin?
¿ Estás seguro que te encuentras bien?
O olduğuna eminim.
Estoy bastante seguro de que es ese.
Bana işkence eden adamın o olduğuna emin misiniz? Bu o.
¿ Están seguros de que este es el tipo que me torturó?
Çocukken, adam ona kimsenin inanmayacağını ve tamamen onun hatasına olduğuna ikna etmiş.
Cuando era una niña, la convenció de que nadie iba a creerle y que todo era su culpa.
Aaron uçmanın daha güvenli olduğuna karar veriyor, ama sarsıntılı olacak.
Aaron decide que es más seguro volar, pero será un viaje movido.
Aaron, hem güvenli uçmak hem de stabil çekim yapmak için en iyisinin kameramanla ikili uçmak olduğuna karar verdi.
Aaron decidió que la mejor forma de cuidarse y conseguir capturas estables es volar en un tándem con un cámara.
Yunusların burada olduğuna kanaat getirdik ayrıca İHA'yı da çalıştırabiliriz, yani en iyi ihtimal bu.
Hemos averiguado que los delfines parecen estar aquí y que podemos trabajar con el dron, así que es nuestra mejor apuesta.
Rahip olduğuna inanamıyorum.
No puedo creer que sea un sacerdote.
Rahip olduğuna inanmıyorum.
No puedo creer que sea sacerdote.
Kadınların, erkekler üzerinde gücü olduğuna ben de katılıyorum.
No estoy en desacuerdo en que las mujeres pueden tener poder sobre los hombres.
Washington neden senin ajan olduğuna inanıyor.
¿ Por qué Washington cree que eres un espía?
Bu yüzden de benliğinde muhteşem biri olduğuna dair düşüncelerin tohumları atılmıştı.
En su mente se había plantado la semilla de que, en cierto sentido, era un ser extraordinario.
Ve onların desteğini kazanmanın tek bir yolu olduğuna inanıyordu.
Cleandro ahora va por el pueblo romano... y cree que hay una sola forma de garantizar su apoyo.
Bu, kayıp tahılın nerede olduğuna bağlı.
Eso depende de dónde esté el cereal faltante.
Halkın, gladyatör olduğuna inanmasını istiyorsa o zaman öyle görünmesi gerekiyordu.
Si quería pasar por gladiador, debía tener el aspecto de uno.
Çok etkileyici bir sahne olduğuna eminim.
Debía de ser una escena muy emotiva.
Ve müsabakaya Herkül gibi giyinerek çıktığında halkı, gladyatör olarak dövüşürken Tanrı Herkül kadar yetenekli olduğuna inandırmaya çalışıyordu.
Lo que intenta hacer al aparecer vestido como Hércules es reiterar al pueblo que cuando lucha como gladiador es un luchador tan hábil como lo fue el dios Hércules.
Viski tadımının ardından 70'lerin sporcularının Youngstown'daki hayatın o zamanlar nasıl olduğuna dair hikâyeler anlattığı Clint Eastwood retrospektifini unutmuşum.
Me olvidaba de la retrospectiva de Clint Eastwood seguida de una cata de whisky donde atletas famosos de los 70 cuentan historias de cómo solía ser la vida en Juventulandia.