Orada değildi traducir español
1,076 traducción paralela
Orada değildi.
Ella nunca está allí.
Jessica orada değildi. Ben de ona bir aşk mektubu yazdım.
Ella no estaba en su vestuario... así que le escribí una carta de amor.
Artık orada değildi.
Pero allí no había casa alguna
Bir dakika önce orada değildi.
Hace un minuto no estaba ahí.
Ama onu göremediğimiz için sanki orada değildi.
Era como si no estuviera porque no lo veíamos.
O bilmiyor ki, orada değildi ki o.
Ella no sabe, no estaba allí.
- Orada değildi.
- no estaba ahi.
Onun cesedini nehirde bulamadınız. Çünkü orada değildi.
No hallaron el cuerpo en el río porque no estaba allí.
Orada değildi bile.
Ni siquiera estaba allí.
- Elizabeth orada değildi.
- Elizabeth no estaba.
Elizabeth orada değildi.
¿ No estaba?
Orada değildi. O da görmedi.
Tampoco Io ha visto.
Laura'yı uyandırmaya gittim ama orada değildi.
He ido a despertar a Laura y no está.
Laura'yı uyandırmaya gittim ama orada değildi.
Recién fui a despertar a Laura y no se encuentra allí.
- Orada değildi.
- No estaba.
Sokakta aradım. Orada değildi. İki tarafta da yoktu.
En la calle no estaba.
Hiçbir zaman orada değildi.
El nunca estubo ahí.
Hayır. Hayır, orada değildi.
No, no estaba.
Gelirken kamarasına uğradım. Orada değildi.
Pasé por su habitación para avisarle, pero no estaba.
Ardından Tinbergen çekirgeyi biraz daha yerinden oynattı ve eşekarısı çekirgeyi bıraktığı yere geldiğinde çekirge orada değildi.
Entonces Tinbergen corrió al grillo un poco más. La avispa no lo halló. Lo buscó.
Orada değildi, o yüzden odasına bıraktım.
El no estaba alli, Asi que se las deje en su cuarto.
Bu orada değildi.
- ¿ Esto no estaba aquí.
Seni öldürmedi, çünkü orada değildi.
Helena, no te mató porque él no estaba ahí.
Köşeyi döndü, ben de döndüm. Ve orada değildi.
Giró por una esquina y al girar yo, ¡ ya no estaba ahí!
Böylece eve döndüm... ama Amy orada değildi.
Así que fui a mi casa... pero ella no estaba.
Az önce oradan geçtim ve araba orada değildi.
Acabo de pasar por ahí y el auto no estaba.
Aynaya bakmak için döndüğümde, orada değildi.
Al mover el espejo, me distraje.
Orada değildi.
No estaba ahí.
Matheson uçuş için orada değildi. Bir gözetim için oradaydı.
Matheson iba en ese vuelo en misión de vigilancia.
Mike Rogers orada değildi diyorsa buna kesin güvenebilirsiniz.
Mike Rogers dijo que no estaba allí. Confío en su palabra.
Tekrar Enstitü'ye gittim ama doktorum o gün orada değildi.
Vuelvo al instituto, pero aquel día no está el médico.. .. que me había visto..
Tam olarak orada değildi, gemisi yüzeydeymiş.
Ella no estaba ahí mismo. Su nave está en la superficie.
Arkama baktım, orada değildi. - Nerede o?
- Miré detrás de mí, pero no estaba.
Darin Romick orada değildi ama asistanı bizimle konuşacağını söyledi.
Darin Romick no estaba, pero hablaremos con su ayudante.
En son baktığımda orada değildi.
No estaba allí la última vez que miré.
Tüm toplantı boyunca orada değildi.
Y no estuvo en la reunión.
"Johnny Carson Show" a gittiler. Ama Johnny Carson orada değildi.
Estuvieron en el show de Johnny Carson pero Johnny Carson no estaba.
Bir kere, ama üç dört ay sonra. Kamerayı çaldığım için kötü hissediyordum, daha kullanmamıştım bile. Sonunda gitmeye karar verdim, ama Büyükanne Eşel orada değildi.
Un día, quizás tres o cuatro meses después, me sentía tan mal por haber robado la cámara, - ni la había usado por entonces -, que finalmente decidí devolvérsela, pero la abuela Ethel no estaba allí esa vez.
Elbette, mümkün değildi fakat onu orada ölmüş halde bulmanın şokuyla...
Por supuesto, era increíble... pero el choque de encontrarla muerta así...
Çünkü orada Manfield diye kayıtlı değildi.
Porque allí no estuvo matriculado como Manfield.
Dairesine de gittim orada da değildi.
Intenté su apartamento, y no estaba ahí.
Sonradan baktığımda orada değildi.
Luego ya no estaba aquí.
Orada değildi.
No estaba.
Çünkü o zaman orada değildi!
Porque no estaba allí.
Ve bu kişi orada yanımda duran kişi değildi.
Y no era la que estaba a mi lado.
Bana öyle yüz verdi ki, orada olmamın sebebi o değildi.
Dejame reconocer lo que hacia, no estaba ahi por el.
Kişisel bir şey değildi. Ben orada yaşam savaşı verirken sen cellatlarla birlik oluyorsun.
Me muero sola y tú te pones del lado de los verdugos.
Gürültüden başka bir şey değildi. Orada ne işin vardı?
- Qué estabas haciendo ahí?
Güzel biri değildi ama öyle bir ağzı vardı ki orada bekleyen başka bir dünya vardı.
Ella no era... hermosa. Pero tenía una boca... Había otro mundo esperando allí..... pero yo no tenía dinero para besarla.
Birşey oldu orada. Orada olan şey, bildiğimiz insan vücudu ve, bilimle ilgili birşey değildi. Olan biten imkansız birşeydi!
Aquí hay algo raro, algo raro, te lo digo, porque con lo que sabemos sobre el cuerpo humano, lo que paso en esa clase es imposible.
Paranın orada olma amacı uyuşturucu değildi.
El dinero no era para la droga.
orada değildim 51
orada değildin 19
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
orada değildin 19
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
orada 2281
oradaki 168
oradaydım 213
orada mısın 598
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada dur 223
orada biri var 50
orada ne var 123
oradadır 18
orada olacağım 346
orada ne yapıyorsun 161
orada bekleyin 25
orada neler oluyor 224
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada kal 348
orada mısınız 104
oradan uzak dur 20
orada bekleyin 25
orada neler oluyor 224
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada kal 348
orada mısınız 104
oradan uzak dur 20
oradaki kim 37
oradan çık 18
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada kalsın 17
orada değil 122
oradakiler 66
oradan çık 18
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada kalsın 17
orada değil 122
oradakiler 66