English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Oyun başladı

Oyun başladı traducir español

316 traducción paralela
Oyun başladı.
Empezó el juego.
Oyun başladığında yine ihtiyar Shooter dağıtacak.
El viejo Shooter repartirá de nuevo cuando el juego comience.
- Oyun başladı mı?
- ¿ Ha empezado la partida?
Oyun başladı.
Comienza el juego.
Ve oyun başladığında, aksanlı küçük toparlak adam tuzu uzattı, ve sonra sen biberle ona cevap verdin.
Cuando inició el juego, el señor regordete movió el salero y usted respondió con el pimentero.
Oyun başladı Bay Lablache. Artık oyuna katılamazsınız.
Las apuestas están hechas, no va más.
Oyun başladı.
El juego ha comenzado.
Sovyetler Birliği'ne oynanan oyun başladı...
El juego contra la Unión Soviética ha comenzado...
Oyun başladı, devam etmeliyiz, Yoldaş Juliette.
La pieza está empezada. ¡ Hay que llegar hasta el final!
Oyun başladı!
¡ Bien, a jugar!
- Oyun başladı!
- A jugar.
- Evet, oyun başladı!
- A jugar.
Burada olanlar ve olmayanlar için artık oyun başladı.
Empieza el juego. El que está listo, está, el que no, no.
Oyun başladığı zaman, O onun kızı.
Cuando empieza el partido, es su hija.
Oyun başladı dikkat et.
- Sí, claro. Venga, empieza.
Oyun başladı, Freddie, Oynamak istiyormusun?
- El juego ha empezado, Freddie. ¿ Quieres jugar?
Ve sanırım oyun başladı.
Y parece que usted está ahora en uno de ellos.
Ama bu oyun başladığında... Farkettim ki... Bu sadece benim korunağımmış.
me di cuenta... de que sólo veía lo que quería...
Oyun hakkında konuşmaya başladım.
Empiezo a hablarle de la obra.
Elimde avucumdaki her şey bitince, Grimaud için çalışmaya başladım. Evet Kontes, oyun kartları üreticisi!
Sin tener donde caerme muerto... empecé a trabajar, ironías del destino, en casa Grimaud... el fabricante de naipes.
Bitirecektim, ama oyun yazmaya başladım ve devamı gelmedi.
Quería terminarlo, pero empecé con las obras y no volví a pintar.
"Oyun yeniden başladı ve yaklaşık 50.000 kişilik kalabalık yağmurluklarını ve şemsiyelerini kaldırıp, kendilerini, bütün dünyanın İngiltere ile özdeşleştirdiği bu güzel oyunun zevkine verdiler."
"Se reanuda el juego y el público, unas 50000 personas..... han guardado sus paraguas..... y se disponen a disfrutar de este juego, que para el mundo entero..... es el auténtico representante de lo típicamente inglés."
Bu hayalcilik ve oyun, hayatımda giderek daha çok yer tutmaya başladı.
De algún modo, representar mis fantasías empezó a llenar cada vez más mi vida.
Cinayet oyununuza başladığınızda aklınıza gelmeyen tek şey benim de oyun oynadığımdı.
Deberían haber sabido cuando empezaron su juego macabro... que yo tambien estaba jugando.
Bütün bunlar o oyun yüzünden başladı.
Es lo que ha provocado la pelea.
Patronlara bilgi sızdırmaya başladığınızda kocanızla siz... nasıl bir oyun oynadığınızı düşünüyordunuz?
¿ En qué clase de juego creían meterse usted y su marido... cuando empezaron a pasar información a sus jefes?
Bana bir çocuk için bir oyun arkadaşı oluşturmanın sıradışılığını sormaya başladı.
Me pregunto si era inusual para un niño tener un compañero imaginario.
Öyleyse oyun başladı mı?
Entonces, se acabó el juego, ¿ no?
Tekrar oyun oynamaya başladın, Lois... Durmadan bana söylüyorsun ya :
Tuve la idea, Lois, cuando dijiste :
Aynı bir oyun gibi dönüp dolaşıp başladığımız yere geri geldik.
Es como un juego.
Bu oyun beni sıkmaya başladı.
Este juego está empezando a aburrirme.
Oyun... artık başladı.
El juego está en marcha.
Bu oyun iyice sinir bozucu olmaya başladı.
Este juego está yendo demasiado lejos.
Tabii ki ve ne yazık ki, o kazanmaya devam etti hem de koca bir Haziran ve Temmuz boyunca... Durham Bulls sonunda beyzbol oynamaya başladı. Hem de eğlenceli, enerjik ve şiirsel bir oyun.
Sin embargo, lamentablemente, siguió ganando... y en un junio y un julio extraordinarios... los Toros empezaron a jugar... con alegría, vigor y poesía.
Ben de oyun oynamaya başladım... olayları ilginç kılabilmek için.
Así que empecé a jugar. Simplemente para que fuera más interesante.
Ancak, insanların böyle bir amaçla haberleri olmadan kullanılmaları doğru değildir... Ve bu oyun yayınlanmaya başladığında bize sponsor olmak isteyecek firmalarla saçma anlaşmalar imzalamamız gerekirdi.
Aunque no apruebo la abducción forzosa de inocentes para tal fin podemos consolarnos pensando que tendremos contratos con sponsors.
Oyun yeni başladı.
La partida acaba de comenzar.
Oyun düzenini değiştirmeye başladı.
Está cambiando el patrón del tablero de juego.
Çünkü oyun çoktan başladı ve sen bunu biliyorsun.
Porque el juego ha comenzado y tú lo sabes.
Tamam, oyun bitti. Görev başladı.
Basta de juegos.
Oyun başladı, yaşlı kadın.
¡ Será gran diversión!
Ben de oyun oynadıklarını düşünüyordum. Ama yerine birisini aramaya başladılar.
Yo también creí que no iba en serio... pero comenzaron a entrevistar a gente para reemplazarte.
- Jim, oyun başladı.
- Jim, ya ha empezado el partido.
Şey, gece centilmenler kulübünde başladı. Wittgenstein'ın tavlada nasıl oyun bitirdiğini tartışıyorduk.
Todo empezó esa noche en el club para caballeros mientras hablábamos de Wittgenstein durante una partida de backgammon.
Oyun ilgimi çekmeye başladı.
Esta partida comienza a interesarme.
Oyun 5 dakika önce başladı.
El juego comenzó hace 5 minutos.
İstediğiniz gibi oyununuzu oynayın..... ama Maurey'nin regl belirtisi başladığı an oyun bitmeli.
Sigan jugando sus jueguitos del doctor, pero a la primera señal del período en Maurey, el juego termina.
Bu oyun sıkıcı olmaya başladı, zaten yeni bir şey de çıkmıyor.
Esto es aburrido, no pasa nada nuevo.
Oyun zaten başladı.
La función ya ha comenzado.
İş başladığı zaman, oyun kopana kadar bir yere gitmek yok ve mekan, ameliyat odası gibi olmak zorunda.
Una vez que empiecen, no se irán hasta que el juego termine y el lugar parezca un quirófano.
Ama aklının sana oyun oynamaya... başladığı zamanlar olabilir.
Pero en un punto sus respuestas se enlentecerán y su mente comenzará a jugarle malas pasadas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]