Por traducir español
2,359,596 traducción paralela
- Trotter'ı alacağız diye canım çıkmıştı.
Me rompí el alma por conseguir a Trotter. Lo hiciste.
- Biliyorum. İkimizin de artık hatırlamadığı bir nedenden dolayı bana sinirli olduğunu unutmuştun ama.
Y olvidaste por completo que estabas enojado conmigo por alguna tontería que ninguno de los dos puede ya recordar.
Mike kabul edelim başta bir salon yerine bunu tercih etmemizin tek sebebi dikkat çekmek istemiyor olmamızdı.
Mike, tienes que admitir que la única razón por la que la cambiamos del Plaza es porque no queríamos atención.
Neden sen de diğerleri gibi golf kıyafeti giymiyorsun?
¿ Por qué no juegas del lado de los hombres?
Yardım için elimden geleni yapacağım.
Así que haré lo que sea por ayudar.
Sağlık Sigortası Yasası'nın ihlali olacağından gösteremezlermiş.
Dicen que no pueden mostrarlo por las leyes de seguros y responsabilidad. Mierda.
Telif hakkı ihlali için dava açıyorlar.
Demandan por violación de patente.
Louis Delta Güvenlik'i elde tutmak için ne yapıyorsan biraz ara ver.
Louis, no importa lo que hagas por Delta Securities, descansa.
Seni müvekkilini elinde tutmakla uğraştırırlarken müvekkilime telif ihlali davası açmaları tesadüf mü sence?
¿ Crees que es una coincidencia que te obliguen a acercarte a uno de tus clientes mientras demandan a uno de los míos por violación de patente?
Ama her türlü şeye hazır olsan iyi edersin. Çünkü Bratton bir sene önce neredeyse kaybedeceğini bildiği müvekkilinin peşinde. Benimkine ne için dava açacak hiçbir fikrim yok.
Pero es mejor que estés listo, porque Bratton sabe bastante como para buscar un cliente que casi perdiste hace un año y demandar al mío por algo de lo que no sé nada.
Bana göre en başta Bratton'a içeriden bilgi sızdıran sendin.
Por lo que sé, le diste a Bratton información interna sobre nosotros. ¿ Sabes qué?
Madem böyle düşünüyorsun Louis o zaman neden şimdi beni kovmuyorsun?
Si crees eso, ¿ entonces por qué diablos - no me despides ahora mismo?
Önünüzdeki başka birini sıradan şutlamanız işi önce yapmış olduğunuz anlamına gelmiyor. Kaybımız her geçen gün daha da artıyor.
Vencer a alguien por poco no significa que no violaste la ley para hacerlo y nuestras pérdidas están creciendo.
Geçen sene kıçını kurtardığımı saymıyorum bile.
Por no mencionar que te salvé el trasero el año pasado.
Bu da demektir ki sizi asıl kızdıran şey şu an bu davanın saçmalık olması.
Por lo que la única razón de que esté enojado ahora es que esta acción sea una tontería.
Louis'in, telefonlarını açsın ya da açmasın, senin için canını dişine takacağını bildiğin gibi.
Al igual que sabes que Louis se mata por ti allá afuera aunque no responda tus llamadas.
Yarın seni sözleşme yenilemesi için ararım Louis.
Te llamaré mañana por lo de la adquisición.
O halde sanırım yapman gereken tek bir şey kaldı.
Eso es genial. Supongo que significa que solo hay una cosa que te queda por hacer.
Yapmamız gereken tek bir şey kaldı desek daha doğru olur.
Yo diría que solo hay una cosa que nos queda por hacer.
Pearson Specter'da değersiz hissettiğini biliyorum bu yüzden kendi adıma özür dilemek istedim.
- Sé que no te sentiste valorada en Pearson Specter, y quiero disculparme por mi parte en eso.
Avukat müvekkil gizliliğini bozmak ise barodan atılmanı gerektirecek bir suçtur.
Violar el secreto profesional entre cliente y abogado es un delito por el que te inhabilitan.
Daha önce bira içelim diye konuşmuştuk bu yüzden seni bekliyordum...
Esperándote para ver si vamos por una cerveza, como dijimos.
. - Birisi bu şekilde davranıyorsa bulunacak daha çok şey vardır diyorum.
Cuando alguien actúa así, hay más por descubrir.
Ve bu davayı kazabilmemizin tek nedeni onları sadece bir adam hakkında dava etmeye tehdit etmemdi.
Solo pudimos ganar este caso porque amenazamos con demandarlos - por un tipo específico.
Eğer daha fazla kurban varsa, onlar için içtenlikle üzgünüm.
Si hay más víctimas por ahí... Lo siento por ellas.
Rachel, lütfen ona geri adım attırdığını söyle.
Rachel, por favor dime que lograste que deje de hacerlo.
Çünkü boş yere kaçırdığını düşünmek istemiyorum.
Odio pensar - que la perdiste por nada.
- Tabii ki.
Por supuesto.
Milyar dolarlık haksız müdahale davası açarız.
Te golpearemos con una demanda de interferencia agravada por miles de millones de dólares.
Alex'i aldığımız için kızgınsın ama bunun bu şekilde...
Te enojaste porque nos llevamos a Alex, pero esto no tiene por qué...
Ellerinle teslim edeceksin.
Entregados personalmente por ti.
Hayatım boyunca görebileceğimden daha fazla bir para teklifi alıyorum ve sen, Chris'in başına gelenlerin başkalarının da başına gelmiş olabileceğini hissettiğin için bu parayı reddetmemi mi istiyorsun?
Tengo una oferta por más dinero del que he visto en toda mi vida, ¿ y quieres que la rechace porque crees que lo que le pasó a Chris - les pasó a otras personas?
Bu acıyı başkası da tatmasın diye elinden geleni yapmak.
Hacer todo lo posible por asegurarse de que nadie más lo vuelva a sentir.
- Duyduğum kadarıyla şirketini kurtarmaya konuşmaktan daha fazla zaman ayırmalısın gibi.
Por lo que escuché, debes pasar menos tiempo hablando - y más cuidando a tu bufete.
Şirketin gibi bocalayan şirketlerle birleşmeye ihtiyaç duyacak kadar zayıf görüneceğimden bahsetmeye bile gerek yok.
Por no mencionar que parece que soy tan débil que necesitaba fusionarme con un bufete en problemas como el tuyo.
- Hayır Alex, bunu yapamam.
No haré eso. - ¿ Por qué no?
Bunu neden ilk kez duyuyorum?
¿ Por qué es la primera vez que me dices esto?
Neden olduğunu biliyorsun.
Tú sabes por qué.
Maden kendin halledeceksin, neden bana geldin ki?
- ¿ Y por qué vienes a decírmelo? - Porque tú me trajiste.
- Şunu demek istiyorum gemi batıyor olsaydı, Tommy Bratton karaya çıkabilmek için en iyi arkadaşını denize atardı.
- Si el barco se hundiera, Tommy Bratton lanzaría a su mejor amigo por la borda para llegar a la orilla.
Sen ise ona bile can yeleği uzatırdın.
Tú, por otro lado, le ofrecerías subir a la balsa.
Tommy Bratton'i aradın ve ona Louis ve bana giden yolu gösterdin ve neden yaptığını bilmek istiyorum.
Llamaste a Tommy Bratton y le dijiste todo sobre mí y sobre Louis, y quiero saber por qué.
Bunu anlayabildiysen neden olduğunu biliyorsundur.
Si descubriste eso, entonces ya sabes por qué. Quiero una respuesta.
Onlar da artık hazır olduğunu biliyorlar bir sonraki sefer için arkandalar.
Lo estás. Y ahora saben que lo estás y están detrás de ti por primera vez.
Başa çıkamadığım bir dava yüzünden meşgulum.
Estoy abrumado por un caso que no puedo manejar.
Bırak da onu ben düşüneyim.
Deja que yo me preocupe por Harvey.
Rahibe Cathy'nin kayıtlardaki, herkese açıklanmış hikayesi var, bir de yüzeyde gözüken olayların daha da ötesinde olan şeyler var.
Tenemos la noticia oficial de lo que le pasó a la hermana Cathy, y, por otro lado, lo que en verdad se estaba viviendo.
Maryland'ın Eski Cinayet Dosyası Gündemde, yazan Tom Nugent.
Reviven caso sin resolver en Maryland, por Tom Nugent ".
- İkinci numaradan başlayarak.
Comenzando por tu número dos.
Oliver, bunu konuşmuştuk.
Oliver, ya pasamos por esto.
Bu bir sürü yönden ilgimi çekmişti.
ESTUDIANTE DICE HABER VISTO EL CADÁVER DE LA MONJA Por supuesto, me interesó por varias razones.