English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ S ] / Senin için de

Senin için de traducir español

21,929 traducción paralela
- Aynısı senin için de geçerli.
Lo mismo va para ti.
Yarın biraz daha konuşmak için geri geleceğiz, eğer senin için de uygunsa, Ivy?
Volveremos mañana para charlar un poco más. ¿ Te parece bien, Ivy?
Kaçırıldığın ilk andan birinci yılının sonuna kadar gitmek istiyoruz. Senin için de uygun mu?
Queremos trabajar desde los meses desde que fuiste secuestrada... hasta el final del primer año. ¿ Te parece bien?
Kimsenin canı yanmayacak, Senin de benimle birlikte teröristi durdurmak için savaşma şansın olacak.
Nadie va a salir herido, y tendrán oportunidad de pelear para detener a la Voz conmigo allá.
Sen öyle düşünüyorsan iyidir çünkü ne olursa olsun senin için buradayım ama bu çok iyi bir fikir olmayabilir mi acaba?
Estoy de acuerdo con lo que digas, porque vine a apoyarte, pero ¿ tal vez no sea la mejor idea?
Şimdi bir sürü zamanım var, şansımı senin gösterinde olmak için deneyeceğim. Um peki.
Entonces, ahora que tengo tanto tiempo, me gustaría tener la oportunidad... solo una, de estar en su show.
Hatta senin için bedavaya yaparım.
De hecho, a ti te haré pro bono.
Bu yemeğe hazırlanmak için senin hakkındaki her şeyi bilmeliydim ve gerçek adından başladım.
Para preparar esta cena, tenía que averiguar todo lo posible de ti empezando por tu verdadero nombre.
Senin için peynir tabağı hazırladım.
- Hice un plato de queso para vos.
Biz hep bir şeyleri kutluyoruz ama en kaliteli şampanyayı senin için sakladık.
Nosotros siempre celebramos que nos libramos de algo bueno para vos.
Boş bir teneke olduğun için bunu sana yavaşça ve senin anlayabileceğin şekilde açıklayacağım.
Voy a poner esto de manifiesto para ti agradable y lentamente, porque sé que no eres una bombilla brillante en caja.
Reliable'da kişisel hesaplarla bilfiil ilgilenen acenta ; senin, isminin Jonathan Barker olduğunu söylediğin sigortalı sürücüyle ilgili bilgi vermek için geri aradı.
Bueno, el agente... que en realidad maneja la cuenta de la persona, me llamó personalmente para decirme que el conductor asegurado, - sabes, que me dijiste que se llamaba "Jonathan Barker"... - ¿ Sí?
Bu gece senin için striptiz yapamayabilirim... 10 dakika önce Sakat'ın asansörünü duydum.
Igual hoy no te voy a hacer un estriptis. ( música de saxo ) ( GRABACIÓN ) "Hace 10 minutos se escuchó de nuevo".
Şu anda senin için ölümün ta kendisiyiz.
Somos la personificación de la muerte para vos en este momento.
Ayrıca senin için bekârlığa veda partisi vereceğim.
Y te haré una despedida de soltero.
Zaten kimsenin o partilere ihtiyacı yoktur ama yine de senin için vereceğim.
Nadie la necesita, pero de todas formas la haré.
Ama kendim için değil, senin için endişeleniyorum.
Pero no se trata de mí, estoy preocupado por ti.
Senin için bir şeyler hissetmeyi bir asır önce bıraktım.
No. Renuncié a sentir algo por ti hace más de un siglo.
Kardeşin Mengü'nün Kurultayı'na gitmekten de gurur duymuştum aynı senin için yaparken gururlandığım gibi.
Para mí, fue un orgullo asistir al kurultai de su hermano Mongke, así como ahora será un orgullo asistir al suyo.
Bu dünyada benim de dahil olmadığım ne kaldı senin için?
¿ Qué te queda en este mundo que no me incluya a mí?
Ben de dün okul kanalıyla öğrendim. Yalnızca şimdi senin için ne ifade ettiğini anlayabiliyorum.
Me enteré ayer a través de la escuela y sólo ahora me he dado cuenta de lo que era ella... para ti.
Zavallı adam, senin gibi kötü bir kadere sıkışıp kalmış üst kattaki yatağına dinlenmek için çıkmış, uyuduğunda da yere kapaklanmış.
Este pobre hombre, estrellado contra la mala suerte como usted, está de camino arriba para irse a la cama cuando resbala y se cae.
Senin için olduğu gibi onun için de iş, her şey demek.
Y aunque el negocio es todo para ella, también lo eres tú.
Partini böldüğüm için üzgünüm Jack, ama Tokyo polisi senin bölgende bir intihar vakası daha bulmuş.
Siento interrumpir el chat, Jack, pero la policía de Tokio ha descubierto otro suicidio cerca de donde estás.
Morra başkanlık için adaylık yürütürken senin seri cinayetler işlediğini öğrense ne düşünürdü?
¿ Qué pensaría Morra si supiera que estás en una oleada de asesinatos mientras él se postula para presidente?
Yine de bir açıdan senin için iyi oldu.
Aún así... Sabes, ha funcionado más o menos bien para ti.
Bu senin çocuk sahibi olmak için tek şansın olabilir.
Esta puede ser tu única oportunidad de tener un hijo.
Eğer biz senin sorununu hallettiysek seninde bizim için bir problemi halletmeni istiyoruz.
Si yo, si nos ocupamos de este problema por ti, podríamos pedirte que te ocuparas de ese problema por nosotros.
Büyükanne senin için yemek vermeyi çok isterdim ama bunu karşılayama- - Pardon Caroline.
Abu, estaría encantada de organizarte una comida pero no puedo permitirme... Lo siento.
O senin için her şeyi halleder. "
Corre a buscar a Clover. Te sacará de ahí.
Bir senin için bi tane de bana.
Uno para ti y otro para mí.
Ben de iyi bir adam olmaya çalışıyorum. Senin için.
Y yo estoy intentando ser un buen hombre, para ti.
Senin için hissettiklerimin acımakla ilgisi yok Dawn.
Eso es lo que va de lo que siento por ti, Dawn.
Senin için bu kadar zamandır çalışıyormuş bir de?
O sea, ¿ estuvo trabajando para ti todo este tiempo?
# Senin için ölmek isterken öğrettin bana yaşamayı #
La voluntad de morir por ti, me enseñó a vivir
# Senin için ölmek isterken, öğrettin bana yaşamayı #
La voluntad de morir por ti, me enseñó a vivir
Olympus, senin gibi bir kahramana sahip olacağı için çok şanslı.
Y el Olimpo tendrá suerte de tener a un héroe como tú.
Senin için zor olmuş olmalı.
Debió de ser muy duro para ti, Dan.
Ama Anne, başıma birşey gelmesi ihtimaline karşı, sana vekalet vermek istiyorum, tabii senin için sorun değilse.
Pero en caso de que algo pasara, ma, me gustaría darte mi poder notarial, si te parece bien.
Şimdi başkasının senin için bir şeyler verme zamanı.
Es hora de que alguien dé algo por ti.
Hayır senin kazanmak için her şeyi yapacağını gösteriyor, ve şimdi bunu hakim de biliyor, ben de.
Lo que prueba es que harás cualquier cosa para ganar y ahora la juez lo sabe y yo también.
Mike'ın sırrını saklıyorum, senin için bir davayı kenara atıyorum, ve sen şimdi ondan emirler alıp bana geliyorsun... çünkü bana güvenmiyorsun?
¿ guardo el secreto de Mike, pierdo un caso por ti y ahora recibes órdenes de él porque no confías en mí?
Bilmiyorum, bildiğim şey senin oraya gidip onu geri adım için ikna etmen gerektiği.
Lo que sí sé es que debes ir a convencerlo de que se retracte.
- Kibirli herif, buraya gelmiş kızımı tehlikeye attığım için beni suçluyorsun halbuki o, senin yaptıkların yüzünden bu durumda.
¿ No eres tú el alto y poderoso acusándome de poner en riesgo a mi hija, cuando la razón por la que está en esa posición es precisamente por algo que hiciste tú?
Onu oraya çıkarırsan dava senin için... -... başlamadan biter.
Con él como testigo, este caso acabaría antes de empezar.
Tamamen haklısın, bunu yapıyor ama tek yaptığı bu değil çünkü senin hakkındaki gerçeği öğrendiği andan itibaren senin için yalan söylemek zorunda kaldı, hala sana ailedenmişsin gibi davranıyor ve bu ona çok şeye mal oldu.
Claro que se protege a sí misma, pero eso no es todo, porque desde que se enteró de lo tuyo, ha tenido que mentir por ti, y te sigue tratando como si fueras su familia y eso le ha costado todo.
Ama senin için hapse girmeyi riske alamam.
Pero no puedo correr el riesgo de prision por ti.
Çünkü benim geldiğim yerde bundan daha fazlası var. Senin için ne yapabilirim Louis?
Porque yo tengo mucho mas de donde vino eso. ¿ Que puedo hacer por ti, Louis?
Ne bileyim, Mike'ın kendini hapisten kurtarmak için kapanışı için çalışması ve senin ona yardım etmiyor oluşunla ilgili.
Pues no sé, tal vez del hecho de que Mike está trabajando en un cierre que evite que lo manden a la cárcel y de que tú no estás trabajando con él.
Demin ne yaptığını gördün, senin için dört yıllık parmaklık hayatını beş aya çekiyor.
Viste lo que acaba de hacer y está a punto de hacer un trato para convertir cuatro años en la cárcel en solo unos meses.
Aferin evladım senin için yolun sonu yaklaşıyor.
Bien hecho, hijo mío, ya que eres la punta de Su lanza.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]