English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ S ] / Siz de

Siz de traducir español

47,809 traducción paralela
Böylece siz de hizmetinizi takdir ettiğimizi anlamış olursunuz.
Para que sepan que también valoramos su servicio.
Meclis binanızdaki Al-Sakar Şehit Tümenim bizim topraklarımıza getirdiğiniz korku ve ölümü siz de yaşayın diye hükümetinizi darmadağın etti.
En el Capitolio, mi Brigada de Mártires Al-Sakar aniquiló a su Gobierno, para que también puedan experimentar el mismo terror y muerte que han infligido sobre nuestras tierras.
Peder Tomas. Kendi bölgenize giderken siz de Güney Kırmızı Hattını kullanıyorsunuz. Evet.
Padre Tomas, toma la línea roja al Sur de aquí en su camino de regreso a su parroquia.
Geçmişte siz de polis memuruydunuz.
Fuiste oficial de la policía.
Burada bulunmamın tek sebebi yeni kurduğum... Siz de özel hayatınız hakkında istenmeyen varsayımlar yapan insanlar olmadan krep yemeyi seven hetero, yetişkin bir erkek misiniz? siparişinizi verin, ve 30 dakika içinde gelsin... Merhaba.
Llamaría a mi hermana para explicárselo, si pudiera contestar al teléfono.
Kaçak avcılar size ateş etmeye hazır, siz de hazır olmalısınız.
El cazador está preparado para dispararnos y nosotros también debemos estarlo.
Söz konusu Michigan halkı olunca tam yetkili kişi benim ve siz de benim üstüm değilsiniz.
En lo referente a la gente de Michigan, soy la máxima autoridad, y usted no tiene ninguna sobre mí.
Yani siz de bu yüzden başka bir uzman tutacaksınız.
Entonces contratarán a otro experto por culpa de esto.
Ona bir fırsat verirseniz siz de bunu göreceksiniz.
Si le da una oportunidad, creo que también lo verá.
Siz de ona izin mi verdiniz?
¿ Y se lo permitisteis sin más?
Duydunuz mu siz de?
¿ Habéis oído eso?
Çünkü siz de yıllarca onca masum çocuğu mahvettiniz.
Por su empeño durante años en coger a todos esos niños inocentes.
Ve siz de tam tersi görüşlerin dünyadaki savunucusu oldunuz.
Y usted se ha convertido en el campeón del mundo de ideas completamente opuestas a las suyas.
Hatırlatmak isterim ki siz de bu komitedeki işinizden izin sebebiniz, Çinli bir göbek izin sebebiniz, Çinli bir bebek evlat edinmekti.
Me gustaría recordarle que usted intentó estar fuera de este comité para obtener un labial Chin... para adoptar un bebé Chino.
Ben kahve alacağım. Siz de ister misiniz?
Iré por algo de café. ¿ Quieren un poco?
Eğer siz öyle görmüyorsanız işte istifa dilekçem.
Si no puede verlo de esa forma... aquí tiene mi carta de dimisión.
Film endüstrisinden insanlar siz düşünüyor Yalnızca önemli işler yapıyorsun
Ustedes los de las películas creen que sólo ustedes hacen el trabajo importante..
Dennis Karig, siz Aaron Stone'nun yardımcısınız, değil mi?
Dennis Karig, es el segundo al mando de Aaron Stone, ¿ verdad?
Siz neden bahsediyorsunuz?
¿ De qué están hablando?
Ve siz bu duruma sessiz mi kalacaksınız?
¿ En el día de pretzel?
Pekala, siz açıkça Berlin'nin güvenine sahip olduğunuza göre, Korgeneral, belki de bana atmam gereken ilave adımları söyleyebilirsiniz.
Bueno, ya que evidentemente tiene la confianza de Berlín, Gruppenführer, quizás podría decirme qué medidas adicionales debería tomar.
Siz insanları ikna etmeyi oldukça fazla denedim.
Estoy harta de intentar convenceros.
Ve eğer siz halkın girmesine de izin verirseniz, başka bir boş yer var, elli bin kişilik.
Y si permite entrar al público, hay sitio para otros... - cincuenta mil. - Bien.
Afedersiniz Bay Kirkman ama siz başkanlığı öğrenmekle meşgulken benim korumam gereken 10 milyon sivil vatandaşla ilgilenmem lazım.
Así que tendrá que perdonarme, Sr. Kirkman. Mientras Vd. está ocupado aprendiendo cómo convertirse en presidente, yo tengo diez millones de ciudadanos que proteger.
Şimdi siz bu konuşmayı kan kaybetmem için yapıyorsunuz... Çünkü az önce beni öldürmürmek istediğini söylediğine yemin edebilirim.
Quizás sea la pérdida de sangre la que habla, pero juraría que dijiste que planeáis matarme.
Siz burnunuzu sokmasanız da yeterince dert var başımda.
Tengo suficiente de qué preocuparme sin que su gente interfiera.
Siz göç avukatı değil miydiniz?
Creí que era un abogada de inmigración.
Bu hikâyenin kahramanı siz olmayacaksınız.
No será el héroe de esa historia.
Ama siz Göç ve Sınır Güvenliği Alt Kurulu'ndasınız.
Pero estabas en el Subcomité de Inmigración y Seguridad Fronteriza.
Siz buralarda eğlenmek için ne yaparsınız?
De acuerdo, ¿ qué hacen por aquí para divertirse?
Siz Cadmus'tan kurtuldunuz, biz de en azından pizza ve börek getirebiliriz.
Sobrevivieron a Cadmus, lo menos que se merecen es una pizza y palitos.
Siz onun Wharton şarkısını duymadınız. # Wharton, Wharton, Wharton, Wharton, Wharton, Wharton, Wharton Wharton, Wharton # Çok güzel bir şarkı değilmiş.
Sí, no es una gran canción, pero la historia sobre cómo has montado tu negocio desde las cenizas de la infamia de tu padre, eso es inspirador.
Siz DirecTV'deki kadın değilsiniz, değil mi?
Incluso en su carnet de conducir solo pone Earl.
Siz ne dersiniz? Pastamızı nereye sakladın?
He estado pensando en añadir muslo de pollo al menú. ¿ Opiniones?
Kızı siz de duydunuz.
Ya la habéis oído. Es todo lo que tengo.
- Siz bir polis memurusunuz.
- Eres Oficial de Policía.
Ve siz tüm eşcinselleri aforoz etmek istiyorsunuz.
Y usted quiere expulsar a todos los homosexuales de la Iglesia.
Bunu nasıl göremezsiniz? Hem de siz Kutsal Babamız. O yürek burkan aşk mektuplarını yazan siz nasıl görmezsiniz pedofilide sadece şiddet eşcinsellikte ise sadece sevgi olduğunu?
¿ Cómo puede no ver usted, de entre todas las personas, Santo Padre, usted, autor de esas emotivas cartas de amor, que en la pedofilia solo hay violencia y en la homosexualidad solo amor?
Ben sizden gideceğim, siz benden gideceksiniz. Ama önemli değil. Çünkü bu dünyada sadece iyilik kokusunu bırakıyoruz.
Me alejaré de vosotros y vosotros de mí, pero no importa, porque todo lo que dejamos en la tierra es el aroma de la bondad.
Ya siz, Kutsal Babamız, siz çocukken ne olmak isterdiniz?
¿ Qué hay de usted, Santo Padre? ¿ Qué quería ser cuando era niño?
Size ufak bir şey aldım. Değerli bir şey değil. Ama görünce aklıma siz geldiniz.
Le he traído algo estúpido, carece de valor real, pero lo vi y pensé en usted.
İşinizin sizi nereye götüreceğini siz seçiyorsunuz.
Ya sabes, elegiste tu negocio en vez de ver adónde podrían ir las cosas entre vosotros.
Kapalı kapı oylaması, açık kapı oylaması... Siz bir ağaçtan bahsettiniz Senatör Wheatus.
Sesión a puertas cerradas, o sesión abierta, usted habla de un árbol en el bosque, senador Wheatus.
Siz onu yaparken ben de günün düşüncelerinden kalan metabolik.. ... atıkları atmak için beyin hücrelerime serebrospinal sıvı pompalayacağım. - Ne?
Oh, mientras haces eso yo bombearé fluido cerebro-espinal por mis células cerebrales para eliminar los subproductos metabólicos de los pensamientos del día.
Hükümetle anlaşıp işi zamanında teslim edemeyecek ilk insan siz misiniz sizce?
¿ Creen que son el primer contratista de gobierno que no va a entregar a tiempo?
Tabi, o zaman siz "Weed Thins." istiyorsunuz.
Totalmente. Quieres los panecitos de hierba.
Siz bundan ne kadar kazanıyorsunuz?
¿ Y ustedes qué obtienen de eso?
Siz çocukken, sana annesini kaçıran adamı gördüğünü söylemişti.
De acuerdo, cuando erais pequeñas, ella te dijo que vio al tipo que se llevó a su madre.
Siz karaciğerimi düzelttiniz. Ben de buraya içmeye geldim.
Arreglaron mi hígado y aquí estoy, con un trago.
Evet. Siz toplantıdayken kanepeye oturacağım ve mutlu mutlu sarhoş olacağım.
Mientras estás en tu reunión de alcohólicos anónimos, voy a sentarme en ese sofá y a emborracharme felizmente.
İşimiz bitti, ama siz ikinizle biraz konuşmak isterim.
Hemos terminado, pero me encantaría hablar con ustedes dos un par de minutos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]