Sonuç traducir español
9,530 traducción paralela
Sonuç ne oldu...
Y el resultado es...
Peki, şimdi bundan ne sonuç çıkartacağız?
¿ Y qué conclusión sacan?
Sonuç olarak, paranın peşine düşmeyi bırakacaksın sen, ahlaksız polis ordun, işe dâhil ettiğin her kim varsa ve kesinlikle paranı çalan bayana zarar verme ile alakalı bütün düşüncelerini bir yana bırakacaksın.
Así que, por eso... vas a dejar de perseguir ese dinero... tú, y tu ejército de policías de mierda... y cualquier otro que esté involucrado... y definitivamente van a abandonar cualquier intención que tenga... de hacer daño a la señorita que lo robó.
Bir isyancıyı takip ediyorduk fakat araştırmadan sonuç çıkmadı.
Estábamos rastreando a un insurgente, pero la búsqueda no fue concluyente.
Aynı durum, aynı sonuç. Sen kaybediyorsun.
Misma situación, mismo final.
Çabuk sonuç alırım.
Conseguiré resultados rápido.
Bu sadece deneylerde iyi sonuç vermiş ve kesinlikle tehlikeli bir şey özellikle Bruce'un durumdan olan birisi için ; senin için de tabii.
Esto es efectivamente experimental y definitivamente imprudente, especialmente para alguien en la condición de Bruce y para ti.
Modern dünyanın bundan çıkaracağı sonuç, hastalığın ilerlemeye başlaması ile müdahale aşaması arasındaki zamanın oldukça kısa olduğudur.
Pero la lección es que en nuestro mundo moderno el lapso entre la pequeña chispa de una enfermedad y nuestros graneros ardiendo hasta los cimientos es muy corto.
Sonuç olarak ne oldu?
¿ Y qué pasó?
Sonuç ne?
¿ Qué dicen?
Ne kadar sonuç çıkıyor biliyor musunuz?
¿ y sabéis cuántos resultados salen?
Sonuç?
¿ Y?
"Scientology kilisesinin kurucusu" Vardığım sonuç ise : İnsan, maddelere, dünyevi isteklere yüzleşemeyeceği kadar fazla olan bir hayat etkileşimine indirgenmiş ruhani bir varlık.
Y mis conclusiones fueron que el hombre era un ser espiritual que fue atraído hacia abajo a lo material, los intereses mezquinos, a una interacción en la vida que era, de hecho, demasiado grande para afrontar.
Birçok açıdan öncü olduğumu düşünüyorum ve birçok açıdan çabalarımın sonuç verdiğini görüyorum.
Me siento un pionero en muchas formas. He visto como mis esfuerzos han dado fruto, ¿ entiendes? En diferentes formas.
Ve sonuç başarılı oldu.
Y eso tuvo éxito.
Sonuç olarak kilisede şiddet geçmişi yok.
Este es el asunto, este es el asunto. No hay una historia de violencia en la Iglesia.
Mücadeleye hazır değilseniz herhângi bir ceza veya sonuç olmadan hemen gidebilirsiniz.
Si no estáis preparados para luchar, podéis iros ahora sin castigo ni consecuencias.
Ki o sonuç da bu davada onun ölü olması.
lo que en este caso, es él muerto.
Sonuç?
Sí, ¿ y?
Kitap kulübümü özlüyorum, 1.Dünya Savaşı efsanesi Sonuç...
Me estoy perdiendo mi club de lectura, una saga de la Primera Guerra Mundial con... Sorpresa...
Ben sonuç istiyorum.
Quiero resultados.
Kurbanın kafasından çıkardığım... kurşunu IBIS'e gönderdim, ve bir sonuç çıkmadı.
Bueno, ingrese la bala que recuperamos del craneo victíma en IBIS no obtuvimos nada.
- Aramada bir sonuç mu? - Evet.
- ¿ Qué, un resultado de la búsqueda?
- Araştırmalarından sonuç çıktı mı?
- ¿ Ha habido suerte con la búsqueda?
Büro ve İç Güvenlik Ahmadi'nin bombalarıyla ilgili sonuç alamıyor.
El FBI y Seguridad Nacional no tienen nada sobre las bombas de Ahmadi.
Bütün herkesi inceledik ve sonuç aynı.
Comprobado cada cuerpo, tienen lo mismo.
Sonuç : tüm çantalar kesedir.
Conclusión... Todas las bolsas no son cartucheras.
Sonuç : bazı domuzlar evcil değildir.
Conclusión... algunos cerdos no son mascotas.
Sonuç : kurtçuklar sevilmez.
Conclusión... los gusanos no son bienvenidos.
Sonuç : bazı doktorlar zengindir.
Conclusión... algunos doctores son ricos.
Sonuç...
Conclusión...
Sonuç, bütün kümes hayvanları kahverengidir.
Conclusión, toda ave es marrón.
Sonuç, bütün zehirler mordur.
Conclusión, todo veneno es morado.
İnatçılığımız yine sonuç getirdi.
Nuestra presistencia ha dado sus frutos una vez más.
Yani... Sonuç olarak, kitabın da olayı bu değil mi zaten? Tek bir hareketin sonsuz varyasyonlarına ışık tutmak değil mi?
Quiero decir... después de todo, ¿ no es ese el sentido del libro, que arrojemos algo de luz... a las infinitas variaciones de un solo acto?
Ve sonuç olarak kızım benimle hiçbir şey yapmak istemiyor.
Y como resultado, mi hija no quiere tener nada que ver conmigo.
Reklam değeri bir yana, Hindenburg daha olumlu sonuç alacak diye bazı ünlü çiftlere övgüler düzemem ben.
Valor publicitario a un lado, me niego a tomar el credito para la cura de alguna pareja de famosos cuando el Hindenburg tuvo un desenlace feliz.
Ama her zamanki gibi benim isteğimi reddettin ve sonuç olarak da ben işimize katma değer olacak bir şey buldum araştırmayı tetikleyecek bir hedefi.
Pero tú ignoraste mi petición, no por vez primera, y como resultado he encontrado algo en su trabajo que da un valor añadido a nuestro trabajo, un camino que invita a ser estudiado.
Aklınızı karıştırmış ve sonuç olarak yolunuzu kaybetmişsiniz.
Ha pervertido su mente y, a resultas de ello, ha perdido el norte.
Ne olmuş projeleri sonuç vermediyse?
¿ Qué pasa si su proyecto no llega a nada?
Dediğin gibi, olumlu bir sonuç garanti gibiydi.
Bueno, es como tú dijiste... Era casi seguro que el resultado sería bueno.
Dediğinden çıkardıkları sonuç.
Se trata de cómo se tomó la gente lo que dijiste.
Çünkü bu olmazsa aynı sonuç tekrarlanır, babasız bir oğul, oğlunu nasıl seveceğini bilmeyen bir baba olur.
Porque... porque, sin eso, se... se criará justo del mismo modo. Otro hijo sin padre convertido en un padre que no sabe cómo amar a su hijo.
- Ned sonuç istiyor.
- Ned quiere resultados.
Sonuç olarak buradan bir buçuk saat uzaklığındaki bir tamircide çalışıyormuş ve o kişi de Hank Mahoney adında birine çıkıyordu.
Resulta que Hank Mahoney es un habitual y trabaja como mecánico en un garaje como a una hora y media de aquí.
Bu sonuç olarak ne anlama gelir bilemiyorum.
Ahora, no sé qué signifique eso, en última instancia.
Hemen sonuç çıkarmayalım.
No nos precipitemos.
Hemen sonuç çıkarmayacağımızı sanıyordum. Nathan?
No deberíamos precipitarnos...
Başarılı bir sonuç ikimizin ortak isteğidir.
Un resultado exitoso es beneficioso para los dos.
- Sonuç...
- No tenemos nada. - ¿ A qué vienen los acuarios? - Conclusión...
- Sonuç?
- ¿ Y?