English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ S ] / Sta

Sta traducir español

4,392 traducción paralela
Ona ilk bakışta aşık oldu.
Se enamoró a primera vista.
- Bu dövüşülecek olanlardan değil.
- Alcalde... - 脡sta no se lucha.
"Bu benim hayatım ve canım kimi isterse onu severim."
"脡sta es mi vida, y voy a amar a quien se me antoje".
Bu senin gecen değil Billy.
脡sta no es tu noche, Billy.
Ben belediye başkanı seçildiğimde burası iflas etmiş bir şehirdi.
Cuando fui elegido alcalde, 茅sta era una ciudad quebrada.
Pekala, Bay Armaan Malik bu yarışta sırada ne var?
Así que, señor Armaan Malik. ¿ Qué ocurre a continuación en esta carrera?
İlk bakışta dövüş sanatları yapılan bir yere benzemiyor mu?
A simple vista ¿ No parece como un lugar de artes marciales?
O yarışta basın salonundaydım ve Lance dağlardan Sestriere'e doğru büyük bir atağa kalkınca oradaki tüm gazetecilerin verdiği tepkiyi gördüm.
Y todos los periodistas que estaban cubriendo la carrera cuando Lance atacó en las montañas a Sestriéres yo estaba en la oficina de prensa y vi su reacción.
- Şimdi yarışta mıyız?
¿ Así que ahora estamos jugando carreras?
Bence bu yarışta şansımız çok yüksek.
Creo que podemos ganar esta cosa, amigo.
Bildiğiniz gibi gazetecilerin içeri girmesine izin yok ama bizi izlemeye devam ederseniz çıkışta yine burada olacağız.
Como ya saben, no se les permite a los periodistas a estar en la corte, pero si se quedan con nosotros, estaremos aquí afuera esperando su regreso.
Bir bakışta akıIdan geçeni okurum.
Puedo leer la mente de un vistazo.
Her yarışta öyle bir an vardır ki, saniyenin onda birinde çok önemli bir karar vermeniz gerekir.
En toda carrera, llega un momento en que el piloto se ve forzado a tomar una decisión clave en un instante.
Fuji'deki şampiyonu belirleyecek bu yarışta Niki Lauda James Hunt'ın üç puan önünde. Hunt unvanı almak için Avusturyalı adil bir şekilde yenmesi gerektiğinin farkında.
Niki Lauda llega a esta carrera decisiva en Fuji apenas 3 puntos por encima de James Hunt, quien sabe que debe vencer al Austriaco con Justicia para llevarse el título.
Bir bakışta anlayabiliyorum.
Lo puedo ver claramente en tu rostro.
Çıkışta görüşürüz.
Nos vemos a la salida.
İhtiyaçlar için her filikaya çıkışta hayatımı riske edemem.
No puedo poner en riesgo mi vida cada vez que subo al bote en busca de provisiones.
Kalkışta yere çakıldı.
Chocó al despegar.
Satışta bir iş tecrübeniz var mı?
¿ Tienes alguna experiencia al por menor de trabajo?
Bilet satışta Tanya var.
Tenemos a Tanya en boletería.
Tek atışta.
Les disparó.
Bak, bu siz gençlerin partisi.
Miren, 茅sta es su fiesta.
- Onurlu bir davranışta bulundu.
- Hizo algo honorable. - Duerme ahora.
Vajinanız için olan losyon rutubetli bakireler tarafından yapılıyor. Şu an 4. reyonda satışta.
Una loción para tu conchita de Doncella Húmeda, señoritas, en promoción ahora en el pasillo 4.
Burada, kiliseye bir bağışta bulunduğunu yazıyor.
Aquí dice que darás una donación a la iglesia.
Bu bir varoluş makinesi, yaradılışta bir pencere.
Gran colisionador de $ 10 mil millones continúa búsqueda de "partícula de Dios". ¿ BIG BANG O ERROR?
Eğer daha ilk kilometrede bunu düşünürsen ve yarışta on dakika geçmişse ve kendi kendine
Si uno piensa así desde el principio, y solo pasaron 10 minutos del comienzo de la carrera, uno comienza a pensar :
Çıkışta seni eve bırakırım.
Te llevaré a casa después.
Bir sorun çıkarsa, yanında durup tırmanışta onu hızlandıracak birileri gerekir.
Si hay un problema, necesita que le marquen el paso en el ascenso.
Lance ve Levi'yi bir dizi 1 kilometre testi yaparken izledim, zaman tutup 1 kilometrelik bir tepeye çıkıyor ve zirveye her varışta kan testi yapıyorlardı.
Vi a Lance y Levi hacer una serie de pruebas de un km. Ascensos de un km con una prueba de sangre en la cima.
O yılın başında ise Lance UCl'ye bir bağışta bulunmuştu.
Ese mismo año, Armstrong había hecho un donativo al UCI.
Bu yüzden yarışta Simeoni atağa kalkınca üstünde sarı forma olan Lance onun peşine takıldı, ki bu normal değildi çünkü kovalama işini genelde takımına bırakırsın.
En la carrera, Simeoni atacó y Lance, con la camiseta amarilla, lo siguió. Eso es inaudito. Normalmente lo hacen tus compañeros de equipo.
Lance, bugün yarışta Simeoni ile aranızda neler geçtiğini sorabilir miyim?
Lance, ¿ qué pasó hoy entre Simeoni y tú en la carrera?
Yarışta iki hafta geride kaldı.
Llevamos dos semanas corriendo.
"İllüzyon penceresinden bakışta en büyük deha"
"La genialidad más grande es ver a través de la ilusión".
Yarışta mısın?
¿ Entraste?
- Dusty yarışta!
¡ Dusty competirá!
Yükselmeye başla ve onu dalışta yakala.
Empieza a subir y alcánzalo en picada.
Onu dalışta yakala!
Alcánzalo al zambullirte.
- Ama kalkışta trajik kazalar oldu.
- Sí, señor. - Pero trágicamente choca al despegar.
Sayın seyirciler, yarışta ilk kez bir de tarım uçağı var.
Y, por primera vez en la historia, hay un fumigador en la carrera.
Dusty iyi bir uçaktı yarışta uçtu ve sıradanlık bulutlarını delip geçti.
Dusty era un buen tipo que voló alto y perforó las nubes de la mediocridad.
Lamo Twitter'ı kullanarak takipçilerinin WikiLeaks'e bağışta bulunmalarını istedi.
Lamo usó Twitter para alentar a sus seguidores a donar a WikiLeaks.
Ama yanlış herhangi bir davranışta bulunduğunu reddetti.
Pero negó haber cometido ningún delito.
Çıkışta buluşalım.
Venme afuera.
" Her yarışta öyle bir an vardır ki,
" En toda carrera, llega un momento
Theo, arabalar için tasarlanmış bir yarışta bir salyangoz yarışamaz.
Theo, un caracol no puede participar en una carrera de autos.
Bir adet balkon halen daha satışta.
Aún me queda un palco.
Seninle bahse girerim ki, ne kadarına istersen hatta bu parçayı sonbahardaki satışta 25 milyonun üzerine satabilirim. Sterlin.
Porque te apuesto lo que quieras a que puedo vender esto en otoño por más de 25 millones de libras esterlinas.
İlk atışta geberttin.
Lo mataste con el primer tiro.
Bay Soylugil, gerçekten bir insanı ilk bakışta tanıyabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?
Sr. Nobley, ¿ de veras cree que se conoce una persona con solo verla?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]