Tamam da traducir español
9,609 traducción paralela
Tamam da bunu neden annemize geri götürüyorsun?
Vale, bien, ¿ pero por qué no se lo devuelves a nuestra madre?
Tamam da hepimiz yorgunuz.
Okay, todos estamos cansados.
- Tamam da...
Si, bueno...
Tamam da o gerçek bir şancı değil ki.
Sí, pero ella no tiene nada de verdadera cantante...
Tamam da neden kötüler?
¿ Por qué nos importa?
Tamam da yüzüncü keredir falan seni ekmesinden rahatsız olmuyor musun?
Bueno, ¿ pero no te molesta que falle como por centésima vez?
Tamam da senin ipuçların kurbanların tam yerine götürdü.
Y así y todo sus pistas condujeron a la ubicación exacta de las víctimas.
- Tamam, bu da olur.
De acuerdo, me entendiste.
Asıl sürpriz olan bu havada : 40. Tamam. Uuu.
Lo que sí es sorprendente con ese clima es que lo siguiente es 40. Y lo que de verdad da miedo... es que, me cae muy bien James Blunt, es un buen tío.
Ne olmuşsa da nefsi müdafaaymış, tamam mı?
Pasara lo que pasara, fue en defensa propia, ¿ entendido?
Tamam, gidip şunu içeri atalım sonra da kıçını kampa geri götürelim.
Bien, cerremos esto y volvamos al campamento.
Akşam yemeğinde bir tane al. Kendini garip ya da fazla uykulu hissedersen bize haber ver. Tamam mı?
Toma una a la hora de cenar, y si te sientes divertida o con un poco de sueño, háznoslo saber, ¿ vale?
- Onu da yapabiliriz. Tamam.
También podemos hacer eso.
- Bırak da düşüneyim tamam mı?
Déjame pensar, ¿ sí?
"Düşünmenin bir fiil olması boşuna değil, tamam mı. " Farklı " olmak da bir zarf.
Y no es por nada, pero "pensar" es un verbo, muy bien, y eso de "diferente" es un adverbio.
Tamam ama ölmekte olan kardeşin yanında hastanede aç ve uykusuz kalmak da öyle.
Pero también puede estar hambriento y cansado porque está en el hospital todo el día con su hermano moribundo.
Tamam, maaş çekimi alacağım. Akşamdan önce de Saginaw'da olacağım.
De acuerdo, recogeré mi cheque y estaré en Saginaw antes del anochecer.
Birkaç kutu da daha al yeter, tamam mı?
Sacamos un par de cajas y nada más, ¿ de acuerdo?
Tamam. Onu da ekledim.
Lo añado ahora.
Tamam, herkes içeri. Çıkarken Krieger ve Ray'i almayı da unutmayın.
Bien, entren todos y asegúrense de ir a buscar... a Krieger y a Ray mientras salen.
Tamam, sırt çantası ortalarda yok. Beslenme çantası ve uyku tulumu da yok.
Vale, o sea que, su mochila ha desaparecido, la tartera no está, su saco de dormir...
Gandi hapishanede, Kongre Çalışma Komitesinin tamamı kanun hükmünde kararnamelerle mahkum oldu. Diğer komite atanır atanmaz onlar da tutuklanacak.
Gandhi en la cárcel, todo el Comité de Trabajo del Congreso... sentenciado por leyes de emergencia... y tan pronto como otro comité es nombrado, ellos también son arrestados.
Tamam arkadaşlar, dinleyin. Üstünden geçmemiz gereken çok sayıda bilgi var ve bunu yapmak için zamanımız çok kısıtlı.
Hay una enorme cantidad de información que cubrir... y muy poco tiempo para hacerlo, así que atiendan totalmente.
Tamam, Alex Rockwell'in her iki omzunda da tedavi edilmemiş... -... rotator manşon sorunu varmış.
Vale, Alex Rockwell tuvo heridas sin tratar en los manguitos rotadores de ambos hombros.
Tamam Wichita'da oynuyor yani yarın sabaha kadar gelmeyebilirim.
De acuerdo, bueno... la están pasando en Wichita, así que puede que no vuelva hasta mañana.
Burada bir kamera var, aşağıda gördüğün her şeyi kaydedecek. Burada canlı geri bildirim vereceksin tamam mı?
Todo lo que vea ahí abajo será grabado, y se transmitirá en directo a nosotros aquí arriba, ¿ bien?
Bak, dönünce bir şeyler içeceğiz. Ya da neyse tamam. Tamam mı?
Escucha, cuando vuelva, tomaremos una cerveza, ¿ bien?
- Tamam, Stone da dersten sonra gelir.
Muy bien, y Stone se unirá después de la clase.
Sonra da gidip onu alacağız. Tamam ama egodan beslenen bir canavarı nasıl çağıracağız?
Bien, entonces, ¿ cómo invocamos a un monstruo que se alimenta de... orgullo?
Tamam ama herkesin söylediğine göre buna eski şartlı tahliye memuru da dahil çok dürüst bir vatandaşmış.
Sí, pero por lo que ha dicho todo el mundo, incluido el antiguo oficial de la condicional de Henry, era un ciudadano íntegro.
- "Tamam" da deme.
- Tampoco digas "okey".
Daha fazla aramanın bir işe yarayacağını sanmıyorum. Bu arada o işi alacağını da sanmıyorum artık. Tamam.
No creo que la solución sea más llamadas... y por cierto, de todos modos... no creo que consigas ese trabajo...
Tamam, peki. Yıllarca beni öldürmek isteyen birine yardım ve yataklık etti sonra da onu bulmamam için saklandı.
Bueno, bien, ayudó y fue cómplice de un hombre que estuvo intentando matarme durante años, y luego ella pasó a la clandestinidad... así que no la he podido llamar por eso.
Tamam, onu da ben alırım.
Vale, me le llevaré yo.
Şimdi düşününce, o da midemi bulandırmıştı. Tamam.
eso también me hizo atragantar.
Bak, eğer şüpheli davranırsan o da şüphelenecek, tamam mı?
Si actúas de forma rara, entonces ella lo sabrá, ¿ sí?
Birkaç saat uyuduktan sonra her şey daha da netleşir, tamam mı?
Un par de horas durmiendo y todo estará más claro. ¿ Vale?
Tamam, belki birazına dışarıda bakabilirsin.
Podrías querer echarle un vistazo a algunos.
Tamam dışarısı da soğuk ama ben soğuğu hapishanede yaşıyorum.
Bueno, es frío, pero se siente como hace frío en esta prisión.
Olur da uçak pilotu olduğumu duyarsan doktor olduğuma inanmadığı için öyle demişimdir, tamam mı?
Perfecta. Y si me oyes mencionar algo sobre ser piloto, eso es porque no se creyó que era médico, ¿ de acuerdo?
Ayrıca merdivenden düşmeyi teyit eden kemik morlukları da var. Tamam.
También múltiples contusiones óseas subperiósticas, consistentes con una caída por las escaleras.
Put ya da ondan ne kaldıysa, tamam.
"El becerro de oro"... O lo que queda de él... Hecho.
Tamam. Onu da alalım.
Bien, llevémoslo.
Ya da bana hikayenin tamamını anlatacaksın.
O finalmente me vas a contar toda la historia. Tienes verbena.
Tamam. Evine en yakın olan ankesörlü telefonların yerini öğren. Bakalım Telekom bize ankesörlü telefondan nereyi arandığını veya nereden...
Bien, busca cual es el teléfono público más próximo a su casa y mira si teléfonos nos da los números marcados desde él desde... ¿ Cuándo llamaste a su diócesis para los datos de contacto?
Göteborg'dan gelen tren, 21.30'da varacak. Tamam.
El tren de Göteborg llega a las nueve y media.
Tamam, ayıplama nutuğu da gelir birazdan.
La que se avergüenza de ser una puta.
Ve limon da yok, tamam mı?
Y sin limón, ¿ vale?
– Tamam, tamam. – Bana da, bana da.
- ¡ Para mí también, para mí también!
Tamam, bir bakarım. Okula da bakabilirim.
- Puedo preguntar en la escuela...
Adı da Steve. Tamam.
Ella lo llamó Steve.