Taze traducir español
6,589 traducción paralela
O taze bir başlangıç başlamıştı.
Iba a comenzar de nuevo.
Gel sana taze bir tane vereyim.
Déjame conseguirte uno fresco.
Sanırım, buraya taze bir başlangıç için geldiğimi söyleyebilirsin.
Supongo que podríamos decir que he venido a empezar de cero.
Bunlar taze.
Estas son recientes.
Bu taze sıkılmış bir tifüs.
Este es el tifus recién exprimido.
- Ona her sabah taze yumurta hazırlayan sadık, kel kartalı.
Su águila calva de confianza, que le prepara un desayuno de huevo fresco cada mañana.
Vampirler, bir daha gelecekleri zaman için cesetleri taze tutuyorlar.
Los vampiros los han congelado para cuando vengan a por más.
Bruce, Finn'nin okulunun yanındaki taze meyve suyu işletmesinin sahibi.
Bruce posee gran jugo crudo colocar cerca de la escuela de Finn.
Sürekli bana bir hafta taze papatya, bir hafta leylak getirirdi. Bir keresinde geldi ve hiçbir şey getiremedi.
Siempre me traía algo diferente... una semana margaritas, la siguiente lilas, hasta que... un día, vino y no consiguió que le funcionase.
Hatırlayabildiğiniz her şeyi hatırlamanızı istiyoruz. Taze biçilmiş çimler, sarımsak, yeşil elma bayılmadan önce bunlardan birinin kokusunu aldığınızı hatırlıyor musunuz? Ne?
Quiero que intente recordar, lo mejor que pueda pasto recién cortado, ajo, manzana verde ¿ recuerda haber olido algo de esto antes de desmayarse?
Taze lâhana, 140 litre.
Coliflor fresca, cuatro bultos.
Ve ben gidip taze meyve ve su filan aldım.
- Vale. Y... te he comprado un poco de fruta fresca, agua y mierdas.
Taze ayak izlerine bakın.
Busquen pisadas frescas.
18 yıldır, öfkeniz hâlâ çok taze.
18 años y aún está ese odio a flor de piel.
Adadan taze taze.
Frescos de la isla.
Paris'teki en taze bitki koleksiyonu ondadır. Hepsi organik. Ondan, sana bu bitkilerden oluşan bir içecek yapmasını iste.
Tiene la colección más grande de hierbas frescas de todo París, totalmente ecológicas y quiero que le pida que le prepare una bebida con una mezcla de estas hierbas.
Taze bir bardak kahve ısmarlamama ne dersin?
¿ Qué tal si te invito a una taza fresca de café?
Taze meyve suyu kokteyl istediğiniz bir çeşit sandviç.
¿ Jugo fresco, un cóctel, el sándwich que quiera...?
İkimiz de ordunun taze et konusunda cidden çaresiz olduğunu bildiğimize göre kilo başına verdiğim fiyat sekiz pound.
Y como ambos sabemos que el ejército está desesperado por carne fresca mi precio es de 8 libras por libra.
Bu günlerde taze sebzeler de neredeyse taze et kadar değerli.
Verduras frescas son casi tan valiosas como la carne fresca en estos días.
Jeneratörümüz var ve taze yiyecek, kalacak sıcak bir yer ve güvenlik sağlayabiliriz.
Tenemos nuestro propio generador, podemos ofrecerles comida caliente, y un lugar cálido y seguro donde quedarse.
- Sandığınız gibi meraklı taze değilim.
No es que estuviera siendo entrometida, claro está.
Zararın karşılanması için içinde hiç sakatat falan olmayan biraz güzel, taze et istiyorum.
- Quiero una compensación. Carne buena y fresca nada de esos menudillos que está aporreando.
Taze taze.
Ven y... cógelo.
Taze kan.
Sangre fresca.
Belki çıkıp biraz taze hava almak istersiniz?
Quizás le gustaría salir y tomar un poco de aire fresco.
'Taze biçilmiş ot kokar,'heryere fosgen gazı dolar.'Bunu gibi düzinelerce vardı.
"Si hueles el aroma a heno recién cortado, el gas fosgeno está en camino". Había docenas de dichos.
Taze haberlerin var gibi görünüyorsun.
Luces como si tuvieras novedades.
Lastiklerde taze çamur var.
Hay barro fresco en los neumáticos.
Tabi Cessna'nın lastiklerindeki taze çamur yüzünden inkar etmeleri zor olurdu.
Por supuesto que, con barro fresco en los neumáticos del Cessna, casi no podían negarlo.
Lastiklerdeki taze çamuru nasıl açıklarsınız?
¿ Cómo explicas el barro fresco en los neumáticos?
Katılaşma onun bir süredir ölü olduğunu gösteriyor, ama yüzündeki kan çok taze görünüyor.
El rigor mortis indica que ha estado muerto por un tiempo, pero la sangre de su cara luce bastante fresca.
- Bu... bu boya taze.
Esto... esto es la pintura húmeda.
Şu andan itibaren sadece çiğ süt ve taze sebze yiyoruz.
De ahora en adelante, leche y verduras frescas.
Ya da... o da işin içinde çünkü Katherine onu Lauren'ın taze evliliklerinin yürümesinde engel olduğuna ikna etti. Bekle.
O... se involucró porque Katherine lo convenció de que Lauren se estaba metiendo en su nuevo matrimonio.
Gözler çok taze görünüyor ama. Uyandı mı?
Aunque los ojos están muy frescos. ¿ Está despierto?
Elimde taze papatya çayı var.
Acabamos de recibir infusiones de manzanilla.
Üç günlük taze yiyeceğimiz var.
Tenemos comida fresca para tres días.
Bencil! Bencil, hoş ve taze!
¡ Mariscos, mariscos frescos!
- Bu sabah taze geldi.
Ha llegado esta mañana.
Taze bir kan buldum.
He encontrado carne fresca.
Romeo'yu Julian Marquet oynayacak ve Juliet içinse taze bir yüz ve eskimeyen birini arıyorum.
Romeo será interpretado por Julian Marquet. Y como Julieta, estoy buscando un rostro fresco y una propuesta novedosa.
Çok içten, çok taze.
Es tan real y tan tierna.
Kızlarım için kendine işkence etmenin benim acımı da taze tuttuğunu hiç düşündün mü?
¿ Alguna vez se te ocurrió que torturarte por lo que le hiciste a mis hijas mantiene vivo ese dolor para mí, también?
Sonrasında senin için, benim güzel peri kızım göğüs deşici tatlı, taze bitmiş göğüslerinde kullanmak için.
Luego para ti, mi querida hada el destripador de senos para usarlo en tus dulces, apenas formadas tetitas.
Taze hindistan cevizi suyunuz,
- Sr. Lestrade. - Gracias.
Gordon Cushing'e posta olarak taze kesilmiş iki adet kulak geldi. İki gün önce.
Gordon Cushing recibió un par de orejas frescas por correo hace dos días.
- Boynundaki bu taze aşınmalar.
Estas rozadoras frescas en la nuca.
Angela, bunu Anuradhapura'dan taze taze getirdim.
Angela, esto viene fresco de Anuradhapura.
Hafızamda oldukça taze.
Lo tengo reciente en la memoria.
Kahve taze mi? Çok lezzetli koktu da.
¿ Eso es café recién hecho?