English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ T ] / Tel

Tel traducir español

2,338 traducción paralela
Madem tel örgünün içinden geçemiyoruz, o zaman üstünü ya da altını kullanırız.
Bueno, si no podemos atravesar la cerca, eso deja por debajo o por encima.
Görünmeden tel örgüye nasıl tırmanacak?
¿ Cómo va a trepar esa cerca sin ser vista?
Tel örgüyü düzeltip, kamerayı yerleştirdiğimi gördüğünde Michael'ın yüzündeki ifadeyi görmeliydin.
Debiste ver la expresión en la cara de Michael. Cuando me vio arreglando la cerca e instalando esa cámara...
Tamam, bu hapishane duvarlarını arkasında veya hapishane tel örgülerinin arkasında Kimball'ın eski iş ortağı P.J. Orson var.
Bien, bueno, tras los muros de esta prisión o mejor dicho, arbustos está el ex socio de Kimball, PJ Orson.
Antwerp *, Dubai, Tel Aviv.
Antwerp, Dubai, Tel Aviv.
Tel raptiyeler uğruna mücadele ediyorum burada.
Ahora estoy luchando hasta por las grapas.
Doktoranı Tel Aviv'de yaptığını duydum.
Sabes hizo su residencia en Tel Aviv.
Amy'e de yakında tel takılması gerekecek.
Amy va necesitar frenillos.
Neyse kor haline gelince, üzerlerine bir kat ıslak çuval bezi atıyorsun. Ardından ıslak yaprak, sonra yine çuval bezi. Üzerine örgü tel, en son da domuzu aşağıya indiriyorsun.
Igual, toneladas de brasas, y arrojas una capa de arpillera mojada hojas húmedas, arpillera mojada malla de alambre, bajas el cerdo y voilà.
Biz burada tel kesmeni bekliyoruz, geyik muhabbeti yapmanı değil!
Esparaba unos cables de desconexión, no una platica casual.
Kendine iyi bak.
- Cuida tu espalda. - Ella esta aún en Tel Aviv?
- Hala Tel Aviv'de mi?
- Bueno, cuando va a volver?
Takımımla birlikte Tel Aviv'den ayrılmadan birkaç saat önce karım aradı ve oğlumuzu aldıklarını söyledi.
Unas horas antes de que mi equipo y yo saliéramos de Tel Aviv, mi esposa me llamó, y me dijo que tenían a nuestro hijo.
Buraya biraz yumuşak tel koyacağım, yumuşak tel...
Voy a poner un poco de alambre aquí, alambre blando...
Ve bu da, ağır ateşte pişirilmiş domuz eti, yanında da kuzey doğudan tel şehriye.
Y esto, es puerco asado con vermichelis del Norte.
Domuz eti, tel şehriye ve balık...
Cerdo, vermichelis y pescado.
Ha balık yüzgeci olmuş, ha tel şehriye, farkı ne?
¿ Cuál es la diferencia si es budín o caviar?
Peki ya bu tel gibi T-back'i?
¿ El qué? La forma en la que se comportó Haruue.
Teknik olarak evet ama... Demiryollarına otoyoldan ulaşmak oldukça kolay. Pek fazla tel örgü yok.
Técnicamente sí, pero se llega fácilmente a las vías desde la autopista y no hay una cerca.
Ayaklarını yerden kesmek için tel kullandı.
Usó la cuerda para hacerla caer.
Kabin tutmamın sebebi dikenli tel dövmeli erkekleri etrafımızdan uzak tutmaktı.
Para eso conseguí una carpa, para evitar a los hombres con tatuajes.
- Kir, polen bakır tel parçaları ve dışkıdan oluşan bir karışım.
- Compuesto de tierra, polen, virutas de metal de los cables de Cooper y materia fecal.
Propan, tel, kaya tuzu, çivi ihtiyacımız olan her şey var.
Tenemos propano, cables, rocas de sal, clavos de hierro... todo lo que necesitamos.
Telefon görüşmelerinin arasında mı yani?
Es decir entre llamadas al tel, ¿ cierto?
O aksesuar değil, dikenli tel.
- Aunque eso no es de utilería. Es un alambre de púas afiladas...
Dr. B? Kaburgasından çıkardığımız tel parçasını tarattım.
Identifiqué el fragmento de cable que sacamos de su costilla.
Kaburgasındaki tel tetikleyiciydi, bor manganez ve çelik.
Evidentemente. Y el cable de su costilla era de acero boro manganeso tratado tres veces con calor.
Taşıdığı tel şey ise, Lozada'nın eli.
Todo lo que llevaba era la mano de Lozada.
Tahta kullandın. Dikenli tel kullandın.Vida kullandın. Hiç Meksikalı kullanmadın.
Usaste madera, usaste alambre de púas, usaste tornillos, y ni un mexicano.
Tel örgü ve polistiren ormanın kaya ve ağaçları oluyor.
Tejido de gallinero y poliestireno componen las rocas y árboles del bosque.
Tel örgülerin yakınlarında bir dolaşım sistemi görülüyor.
Ven un sistema circulatorio junto a la barda del perímetro.
Sınırda gerilim tırmanmaya devam ediyor. Kongre, sınır boyunca bir çift takviyeli çelik tel çit inşa etme kararı aldı... Ulusal Muhafız birliklerinin sınır boyunca uzun süreli denetim yapması da kararlaştırıldı.
La tension en la frontera continúa agravándose al decretar el Congreso la construccion de una cerca de acero y alambre doblemente reforzada a lo largo mientras las tropas de la Guardia Nacional se ubican en la frontera por tiempo prolongado.
Şu elektrikli tel işareti mi? İzleyin.
¿ Ese letrero dice "cerca eléctrica"?
Bir hafta içinde hiç durmadan 1600 km tel kapladığımı bilirim.
Recubría 1.600 km de cable a la semana.
Bugün oldukları yerlere gelsinler diye milyonlarca metre tel yaptım.
300.000 metros de cable para que triunfaran.
Sizinle ilgili detayları Jacques'dan istedim. Ayrıca bir de aile fotoğrafı.
Le pregunt � a Jacques su direcci � n y su tel � fono, una foto de su mujer y su hijo.
Telefonlar, telsizler, cepler, hiçbiri çalışmıyor.
Los telйfonos, radios, celulares, nada funciona.
Gleason'un bir uydu telefonu var.
Gleason tiene un telйfono satelital.
Öbürü, saçıma tel oyuncağa kaptırdığım zamandan.
La siguiente, es de cuando un resorte se me encajó en el cabello.
Çağrı merkezinde çalışıyor. 27 Church sokağı.
Trabaja en Phone Tel, 27, Church Street.
- Dikenli tel.
Alambrado de púa.
Ve zihinsel mobilyası son parçasına dek boşaltılmış son döşeli oda. Gömme dolapta tel askıya iliştirilmiş kâğıttan sarı bir gül. Ve bu düşsel bile olsa küçük bir umuttan başka hiçbir şey barındırmayan bir sanrı işte.
de mobiliario mental, un papel amarillo se irguió torcido en un colgador de alambre en el clóset, e incluso eso imaginario, nada si no un esperanzado poco de alucinación
Bazıları Tel Aviv'de lokanta açtı diyor.
Otros dicen que tiene un restaurante en Tel Aviv...
Onunla Tel Aviv'de Mossad için danışmanlık yaparken tanıştım.
La conocí en Tel Aviv en una consultoría con el Mossad.
Babam bana Dişlek derdi ama bu tel taktırmadan önceydi.
Mi papá me llamaba Conejo... pero eso fue antes de usar frenillos. Mis amigos sólo me dicen Rob.
Bir bakalım, biraz tel, biraz çalı çırpı, bir tane lastik bant...
Veamos, hilo, unas ramitas, una banda de caucho...
Tel ile adamı boğsa da olurmuş.
Como estrangularlo con una cuerda de piano.
Kasten topu tel örgülerin üzerinden atardım ve gidip "biraz yardım edin" derdim!
Tiraba las pelotas a propósito y les gritaba, "una ayudita."
- Şey, Bayan Taylor, montaj eski yel değirmeni de sürücü, bir tel bir adam için bile olurdu iyi konularda mekanik usta.
Bien, Señora Taylor, la reconstrucción de este viejo molino de viento, sería una tarea enorme, incluso para un hombre con amplios conocimientos en cuestiones Mecánica.
Bu jiletli tel de niye?
¡ Qué gusto por los alambres de púas!
Sen tel fabrikasında çalışıyordun ve günde birkaç paket içiyordun.
Fumabas 2 cajetillas diarias.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]