English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ U ] / Uyandır onu

Uyandır onu traducir español

445 traducción paralela
Bana onu öğret. Uyandır onu.
Enséñame a conocerla, a despertarla.
- Uyandır onu. Bu çok önemli.
- Despiértalo, es importante.
Uyandır onu! Çabuk uyandır!
Despiértalo.
Orada donabilir. Uyandır onu.
¿ Por qué no le despierta?
Uyandır onu.
Despiértelo.
O da. Uyandır onu, beyaz adamın kaltağı!
Ése también. ¡ Despiértalo, ramera!
- Uyandır onu.
- Despiértale.
Uyandır onu.
Despertadle.
Uyandır onu!
Despiértele.
Uyandır onu, ben John Shaft.
Despiertelo, soy John Shaft.
- Uyandır onu.
- Despiértalo.
- Uyandır onu.
- Despiértelo.
- Uyandır onu
Levántalo.
Bayan Saskia bir saat içinde sana seslenmezse, git onu uyandır.
Si la Sra. Saskia no llama en una hora, entra y despiértala.
Onu gecenin bir yarısı uyandırırsak kızacaktır.
Si lo despertamos a medianoche se pondrá de mal humor.
Rosita eğer onu erken uyandırırsak doğum günü şarkısını bozmuş oluruz.
No la despiertes o estropearás la canción de cumpleaños.
Aynı bölükten geliyoruz. Uyandırın onu.
Somos de la misma compañía.
- Onu uyandırıp sorgulamalıyız.
- Lo que hay que hacer es interrogarlo.
Yoksa düşman üniformasını görmemek bize bunu unutturuyor ya da onu tanıma isteği mi uyandırıyordu?
¿ Era para evitarnos verlo con el uniforme o para que lo olvidáramos... y nos fuéramos acostumbrando a su persona?
Burada kimse kalmadı, hepsi gitti. Sadece onu uyandırırsın, ben de onu yeniden uyuturum.
Conseguirás despertarle y tendré que volver a dormirle.
Şurası kesin ki aleni bir arama onu uyandıracaktır.
- Hay una cosa segura. Un registro le pondrá en guardia.
# Bu kızda öyle bir şey vardı ki, sizde onu ömür boyu koruma isteği uyandırıyordu.
Algo en esta chica te hacía querer protegerla siempre.
Sizin için onu uyandırırım.
Pues yo os la despertaré.
Ben onu uyandırır olacakları görürüm.
Yo lo despierto y además, lo excito.
Onu kahvaltı için uyandırıyorum.
Voy a despertarla.
Onu uyandırıp, işe başlatacağız.
Vamos a despertarle y a darle trabajo.
Jeanne, onu uyandır, dışarıda taksi bekliyor.
Jeanne, despiértalo, tengo un taxi abajo.
- Cezayı sana ödeyecek. Onu uyandır.
Te pagaré por él.
Umrumda değil Bu acil bir durum Onu uyandır
Me da igual, es urgente.
Uyandırın onu, çocuklar, yoksa yakalanacağız!
Hay que despertarlo.
Her uyuya kaldığında uyandırıp onu buraya getirin.
Cada vez que se duerma, despertadle y traedle aquí.
Onu uyandırırsan seni asla bağışlamam.
No te perdonaré que le despiertes.
Ona bir içki daha verin. Bu onu uyandırır.
darle otro trago, lo que debería despertarlo.
Onu benden daha uzun süredir tanıdığın için onu uyandırırken dikkatli olman gerektiğini biliyorsundur çünkü sarhoşluğu gerçekten çok pis.
Como sé que lo conoces desde hace más tiempo que yo, ya sabes que tienes que tener cuidado en cómo despertarlo, porque se vuelve una fiera cuando bebe.
Neden onu uyandırıp da bunu ona söylemiyorsun.
¿ Por qué no la despiertas y le dices eso?
Uyandırın onu.
Despertadlo.
Sonra, gecenin üçünde onu uyandırıp, "Şimdi!" derdim.
A las tres de la madrugada, la despertaba y decía : "¡ Cena!".
Ken tekrar yatar ve koçu onu uyandırır.
Ken vuelve a acostarse y su entrenador le despierta.
Koşup onu uyandırır. Merhaba.
Su entrenador tiene que correr las 49.000 millas... que hay desde su casa del árbol para despertarlo.
Onu uyandır.
Despiértelo.
Yaptıklarımızdan dolayı tek korkum uyuyan bir devi uyandırmış ve onu korkunç bir hınçla doldurmuş olmaktır.
Me temo que hemos despertado a un gigante dormido que tomará una terrible decisión.
"Yaptıklarımızdan dolayı tek korkum, uyuyan bir devi uyandırmış ve onu korkunç bir hınçla doldurmuş olmaktır."
"Me temo que hemos despertado a un gigante dormido que tomará una terrible decisión".
- Bazen kendini masaldaki prenses gibi düşünmüyor musun? Prensi gelir ve onu bir öpücükle uyandırır.
Me pregunto si a veces te consideras... como una Bella Durmiente en un castillo... esperando que un príncipe te libere... con un beso.
Çabul ol, onu uyandır!
¡ Rápido, despiértalo, corre!
Ama onu uyandırıp müjdeyi vereceğiz.
Trataremos de despertarle para darle la buena noticia.
Hayır, onu uyandırmayacaksın.
No, no lo despertarás.
Eğer onu uyandırırsan, ikinizi de ihbar ederim.
Si lo despiertas, los denunciaré.
Hayır! Davanızı ve tüm o diğer şeyleri biliyorum. Ama onu uyandırmayacaksın!
Sé lo que es la causa y todo eso. ¡ Pero no lo despertarás!
Ama o, bu sabah ölmeli. Eğer onu uyandırırsan... onu öldüreceksin! O kirli ellerinle!
Pero él tiene que morir esta mañana. ¡ Si lo despiertas... lo estarás matando!
Sabahları kahvaltıya gitmek için onu uyandırırdım.
Muchas veces lo despertaba para desayunar.
Uyandır onu.
Despiértale.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]