English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yakın onu

Yakın onu traducir español

1,324 traducción paralela
Yakın onu!
¡ Que arda!
Yakın onu!
¡ Quemadlo!
Asla en yakın arkadaşına, erkek arkadaşının onu aldattığını söyleme.
nunca le digas a tu mejor amigo que su novio le pone los cuernos?
Daha sonra Maria'nin annesine ver ve sonra onu alıp kocamın doğduğu yerde, koza kalıntılarının olduğu yerde yakıp yoket.
Luego dáselo a la mamá de María... y después de eso quémalo... en el desierto cerca de las ruinas donde están los tanques... donde nació mi esposo.
Lisa, abine yakın olmanı ve onu örnek almanı istiyorum.
- Lisa! quiero que permanezcas cerca de tu hermano mayor mientras te nivelas
Biz onu şehrin yakınında bir yerde kendimiz bulduk.
Lo encontramos a poca distancia de la ciudad.
Bakın, Binbaşı Albay O'Neill'ın video görüntüleri onu suç mahallinde gösteriyor, ve cinayet silahı kulübesinin yakınında ele geçirildi.
Mire, Mayor la cinta de video sitúa al Cnel. O'Neill claramente en la escena del crimen. Y el arma del crimen fue encontrada cerca de su cabaña...
Fakat şimdi, küçük çocuğun en yakın arkadaşları onu o kadar özlemişler ki onu tekrar görebilmek için onu tekrar görebilmek için cennete giden bir merdiven inşa ediyorlar.
Pero ahora, sus 3 amigos más cercanos lo extrañan tanto que construyen una escalera al cielo para... Una escalera al cielo para verlo de nuevo.
Yakın bir arkadaşım olan bir hanımefendinin karşılaştığı bir ikilemi düşünüyordum. Bir zamanlar onu çok beğenen bir adamı sevmişti.
Estaba pensando en el dilema que tiene una amiga, una dama que una vez admiró a un hombre, mucho.
Bir gün bütün o kütükler üzerine düşüp az kalsın onu öldürdü derken ona hiç de yakışmayan genç bir kadınla geri döndü.
Entonces un día todos los troncos caen sobre él, casi lo matan, y regresa con un primor que no encaja con él en absoluto.
Onu yakın!
¡ Quémenle!
... ve baban yemin edecek ve gece geç saatte onu arabaya yeniden bindirip yaşadığınız yere yakın bir yerde serbest bırakacaklar.
Tu padre hará la promesa. Más tarde, esta noche, Io liberarán y Io dejarán cerca de donde vives.
Hiert burada oturdu, ama Restil onu yakınına istedi, dolayısıyla sandalyesini bu tarafa kaydırdı.
Hiert se sentó allí, pero Restil quería tenerlo más cerca, y acercó su silla. Sims aquí.
Onu çocuklarımın yakınında istemiyorum.
No lo quiero cerca de mis hijos.
Siz ve onun en yakın arkadaşı Erik, onu savunamadınız mı?
Erik, eras amigo íntimo de él. ¿ No podías defenderlo? ¿ Por qué no le defendió?
Endişelenme, onu yakında yakalarsın.
¡ No te preocupes! , ¡ Podemos atraparlo!
Onu fabrikanın yakınında yakalayıp... sessizce buraya, 400 mt.
La atrapo cerca de la factoría, .. y cuidadosamente tiro de ella unos 400 metros hasta aquí.
Yakında buradan çıkacağım. Sakın onu buraya getirme. Belki, başka zaman.
Estáre fuera pronto no la traigas aquí, dentro un tiempo, ¿ vale?
Ama, bundan daha fazlasını yapıyor. Güçlendirilmiş roket yakıtı işlevi görüyor. - Neredeyse onu...
si, pero hace mas que eso. actua como un combustible espacial muy potente.
O hâlde kayıt cihazı yakınlarda olmak zorunda. Kadının üslendiği yeri bulabilirsek onu kimin öldürdüğüne dair bilgi edinebiliriz. Evet.
Bien, entonces quiere decir que el dispositivo de grabación necesitaba estar cerca ¿ cierto?
Yak onu Benito, eşyalarını da yak.
Quémala, Benito. Quema sus cosas también.
Onu en yakın dostundan çalmayı mı, ödünç almayı mı düşünüyorsun?
Entonces, ¿ piensas pedírsela prestada o robársela a tu mejor amigo? .
Ama çok yakında onu çok özleyeceğim. Onu tekrar görmek isteyeceğim. Ve sen bana engel olmalısın.
Pero muy pronto voy a echarlo de menos voy a querer volver a verlo y debes impedírmelo.
- Onu yakınında tut.
- Vigílala de cerca.
Sookie bir gurme şefi. Lorelai'ın en yakın arkadaşı ve sen onu bu plana dâhil etmedin mi?
Es chef y la mejor amiga de Lorelai sobre este planeta,
Rory geliyor. - Onu diplomasını alırken yakından çekmek istiyorum.
Quiero tomarla más cerca recibiendo su diploma.
Oyunun amacı 21'e... Merhaba, hoş geldiniz. ... en yakın, ama onu aşmayacak şekilde kartları toplamak.
El objetivo del juego es reunir cartas que sumen una cantidad lo más cercana posible a 21.
Arkadaşının tutunmasına izin verecek ve beraber yabani öküzlere yem olacaklar ya da onu silkeleyecek ve zirveye tek başına ulaşacak.
Quedarse y acabar siendo pasto de Yak o sacudírselo y llegar a la cima Él solo
Basının önünde onu, ekibinde gay üye, yakın arkadaşın ve kişisel danışmanın olarak tanıttın.
Has hablado de él en la prensa como el miembro gay de tu equipo, y como tu "íntimo amigo y asesor personal".
Onun bizim güneşimize onu parlatacak kadar yakın geçeceğini ve bunun Talthus'u yutacağını söylediler.
Ellos dijeron que faltaba poco para que nuestro sol estallara... y que englutiría a Talthus.
Onu yakınıma çekmeliyim..
Tengo que lograr poder combatir mas de cerca.
Yakın zamanda onu hiç görmedim.
No lo había visto recientemente.
Onu vurmayacaksınız Ona zaten fazla yakınlık hissediyorsunuz.
Usted no le dará, está ya demasiado cercano a él.
O senin sırrını bilmiyor. Ben de yakında onu mezara götüreceğim.
Ella no conoce su secreto, y yo pronto me lo llevaré a la tumba.
Onu kendime yakın tuttum gözleri alev içindeydi.
La tengo muy cerca de mí y hay fuego en sus ojos.
Onu yakın! Onu yakın!
- ¡ Quémenlo, quémenlo, quémenlo!
Süper bir şey. Umarım yakında onu alırsın.
Es un bote hermoso y ojalá lo compres pronto.
Onu birlikte alkışlayalım! Çünkü hepinizin yakından tanıdığı... Sevgili yoldaşınız Klimovski doktorların gözüne baktı ve cesurca şöyle dedi!
Demos una cálida bienvenida a vuestro camarada Klimovski, que miró a los doctores directamente a los ojos y dijo :
Pişman olduğumda... yeniden geri verebilirim ışığını ama sönünce seninki sen, hünerli doğanın eşsiz örneği nerede bulunur onu tekrar tutuşturacak Prometeus ateşi? Nasıl yakılır o bir daha?
Mas, muerta tu llama, criatura perfecta de la naturaleza, no sabría dónde hallar el fuego prometeico que te diera nueva luz.
Ama sönünce seninki sen, hünerli doğanın eşsiz örneği nerede bulunur onu tekrar tutuşturacak Prometeus ateşi Nasıl yakılır o bir daha.
Mas, muerta tu llama, criatura perfecta de la naturaleza, no sabría dónde hallar el fuego prometeico que te diera nueva luz.
Onu kaldırıp tadına bakacak kadar yakın hissettim.
Pero quiero tocarlo. Siento que estoy muy cerca.
Sadece onu yakından tanımalısınız.
Tendría que haberle conocido.
Yüzünü kaydet! Daha yakın, onu görebiliyor musun?
Más cerca... ¿ lo puedes ver?
Onu fazla yakın buluyorum.
Muestra demasiada confianza.
Onu çözmek için, Ona yakın olmamız lazım.
Tenemos que acercarnos a ella para estudiarla de cerca.
Eğer onu yerde, yakın mesafeden vurmuşsa kavgadır.
- Si disparó acostado y de cerca... se puede ver que fue una pelea.
Şimdi en yakın zamanda onu evlendirmeliyiz.
Ahora hay que casar a la chica lo más pronto posible
Ama yakın zamanda babası yani Arvin Sloane'un da onu aradığını öğrendik.
Pero entonces, recientemente, supimos que su padre, Arvin Sloane también la estaba buscando.
Onu şeker rafının yakınındaki bir tezgâhın altında bulduk.
Lo encontramos en un gabinete cerca del estante de los dulces.
Birinin gözlerinin içine bakarak onu yakın mesafeden vurmak.
Mirar a alguien a los ojos y dispararle de cerca.
Onu bir daha kaybetmek istemiyorum çünkü ben, onun yakın olamıyorum.
No puedo encariñarme, porque no quiero volver a perderla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]