Yara traducir español
7,462 traducción paralela
Boynundaki yara önceden olmuş demektir.
Lo que significa que esta herida la sufrió antes.
Boynundaki keskin yara cildin üst kısmında yüzeysel bir şekilde bu da gösteriyor ki yırtılma ve saplanma hareketi biri tarafından yapılmış, arabanın çarpması ile oluşmamış.
La herida por corte en el cuello es tangencial a la superficie de la piel, lo que sugiere apuñalamiento y el desgarro fue producido por una persona, no por un coche.
Yıldız şeklinde yara.
Herida en forma de estrella.
Ancak yara aldığım bir tek olay bu.
Esta es la primera vez que han dejado cardenales.
Yara bandını sökmem gerek.
Tengo que quitar la tirita.
Sadece bir yara. Rhus dermatitis'ten farkı yok.
Solo la herida, que no es distinta a la dermatitis por rhus.
Bazen yara bandını aniden kaldırıp yaranın öylece kanamasına izin vermen gerekir.
Algunas veces tienes que arrancarte la tirita y dejar que la costra sangre por doquier.
Ölümden sonra oluşan pek çok yara var.
Tiene muchas lesiones postmortem incluida la mano amputada.
Yara izleri kalacak.
Le van a quedar cicatrices.
Bu eski bir yara bandı.
Eso es una tirita usada.
- Yara iyileşmeye başlamışsa çok yok.
- Según la herida, no mucho.
- Ne demek istiyorsun... yara iyileşmeyecek mi?
¿ Qué quieres decir? ¿ Sanará esa herida?
Yara büyücünün kanıyla tedavi edilmeli.
La herida debe ser tratada con sangre de la hechicera.
Çok ciddi bir yara almış.
Es una herida muy grave.
Çöp sahasında kurtarıldı. Biraz yara bere almış.
Fue rescatada del vertedero.
Cesette herhangi bir yara bulunmadı. Ölümünün asıl nedeni otopsiden sonra belli olacak.
Él no presenta heridas externas y al parecer tendremos que hacer una autopsia para encontrar exactamente lo que sucedió.
Alnındaki küçük yara izi var ya?
Así que ya sabes esa pequeña cicatriz que tiene en la frente?
- Yara izlerin gitmiş.
Ya no tienes tus cicatrices.
- Ensede yara.
- Una herida en la nuca.
Erkek, 30'larında, alnının solunda ameliyat izine benzer bir yara var.
Hombre, en sus 30, cicatriz craneal en la parte izquierda de la frente casi con certeza post-quirúrgica.
Ödülü sırtımdaki iki yara izi.
Mi recompensa fueron dos cicatrices en mi espalda.
Aynı yara izi.
La cicatriz. Es la misma cicatriz.
Maktulün vajinal çeperleri incelendiğinde 23 santim derinlikte yara belirtileri görülüyor.
"Examen de las paredes vaginales del difunto indicar lesiones en una profundidad de nueve pulgadas".
Şimdi eve, yarın sana sürpriz parti vermekte ısrar eden bunu duymadın, genç ve taş gibi nişanlının yanına git sonra git de memeleri yara olmuş Afrikalı kadınlara sorununu anlat.
Así que te vas a casa ahora a su impresionante, prometida medio-su-edad que insiste en tirar usted esta fiesta sorpresa masiva mañana que no me acaba de decirles acerca, y luego ir a decirle a los damas africanas-doloridos titted sus problemas.
İki boksör de bu raundda çok yara aldı.
Ambos han resultado heridos en este asalto.
Verdiler, fakat küçük bir yara.
Lo hicieron, pero es una herida pequeña.
Çünkü suratımda var bir yara!
¡ Tengo una cicatriz en la cara!
Geriye tek kalan, ağzının ve kıçının etrafında birkaç yara.
Todo lo que queda... son algunas pequeñas cicatrices... alrededor de la boca y el ano.
Sağ kolunda ufak bir yara izi mevcut.
Sólo marca distintiva, pequeña cicatriz en su brazo derecho.
Tüm o yara ve bereler...
Estos parches, se amarra en ellos...
- Güzel yara.
Esa es una buena.
Öyle dedi, yara olmaya başlamış.
Eso es lo que dijo. Ella tiene una ampolla.
O yara izi de oradan.
De ahí viene la cicatriz.
Kafasının arkasında dehşet bir yara izi var.
Él se llevó el más tremendo golpe en la parte posterior de la cabeza.
Yara almadan kurtulmuş gibisin.
Parece que tú has salido ileso.
O yara nasıl oldu?
¿ Cómo paso?
Bu yara izi.
Esa cicatriz.
Yara bandına ihtiyacın var.
Necesitas una curita.
Sağ gözünün üzerindeki yara ne?
¿ Y esa cicatriz sobre el ojo derecho?
Eğer bu konuda gerçekten yara aldıysan, ayrılmayı düşünmeyecektin.
Y si realmente sentías tan jodidamente mal por ello, que ni siquiera considerar dejar.
Kafasındaki yara için doktorlar "Bitkisel hayata girmesine milim kalmış." dediler.
Su lesión en la cabeza - Decían - hacía que estuviese a nada de ser como un vegetal.
Yani Cushing'in ölümünde. Başına aldığı yara normal değil.
La manera en que murió Cushing, el impacto en la cabeza.
Ama Bijjaladeva bunun, onun fiziksel özrü yüzünden olduğunu düşündü... ve bu onda büyük bir yara açtı.
Pero Bijjaiadeva echó la culpa sólo a sus discapacidades físicas y causó gran agitación en él.
Yara iltihap kaptı.
La herida se infectó.
Artık yara bağlamış.
Ahora podría cicatrizar.
Yara izi olsun istedim böylece o hep orada olacaktı.
Quería cicatrices, así ella siempre estaría allí.
Bu derin bir yara ve zaten çok kan kaybetmiş.
Es una herida punzante profunda y ya ha perdido mucha sangre.
Altı üstü bir yara.
Será solo una herida superficial.
Numara 83. Yao.
Yara.
Vücudunda bir çok yara var, dikiş atıldı, lokal anestezi yapıldı.
¡ Mierda!
Nikki'nin de güzel yara izleri var, biliyor musun?
Nikki tiene marcas lindas.
yarabbim 36
yaramaz 74
yaralı 56
yaratık 46
yarasa 24
yaramaz çocuk 28
yarasın 16
yaratıcı 35
yaralıyım 22
yaralandım 50
yaramaz 74
yaralı 56
yaratık 46
yarasa 24
yaramaz çocuk 28
yarasın 16
yaratıcı 35
yaralıyım 22
yaralandım 50
yaratıklar 27
yaralandı 34
yaramazlık yapma 18
yaralısın 46
yaralanmış 44
yaralanmışsın 68
yarayacak 23
yararı yok 137
yarasalar 23
yaralı mısın 69
yaralandı 34
yaramazlık yapma 18
yaralısın 46
yaralanmış 44
yaralanmışsın 68
yarayacak 23
yararı yok 137
yarasalar 23
yaralı mısın 69