English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ö ] / Öyle olmadı

Öyle olmadı traducir español

3,545 traducción paralela
Beni çözdüğünü iddia etti ve öyle olmadığını göstermem gerekiyordu.
Él presumía de conocerme y necesitaba que le demostraran que no era así.
Ama bir sorum var : Benden büyük müydü? Yusuf, öyle olmadı.
Lo que sí sabemos, sin embargo, es que el resultado en ambos casos es alegría.
Öyle olmadıysa kusura bakma.
Siento que no fuera así.
- Öyle olmadı.
- Eso no ha pasado aquí.
Bakın, Erişilenler'in kaçakları kaçırdığını biliyorum fakat benimkinde öyle olmadı.
Mira, sé que Reach secuestraba fugitivos, pero conmigo se equivocaron.
Sadakatsizlik etmek istemem ama hiç de öyle olmadı.
No quiero ser desleal, pero no es verdad.
- İyi de öyle olmadı ki.
- Así no sucedieron las cosas.
Fakat korkarım ki öyle olmadı.
Pero me temo que no lo fue.
Bir saniye bile öyle olmadığını düşünmeyin.
No creas ni por un segundo que no lo es.
Lütfen sadece... öyle olmadığımı kanıtlamak için bana beş dakika ver.
Por favor... Dame cinco minutos para demostrarte que no lo soy.
- Öyle olmadı.
- No era... - Lana.
Hadi, olay öyle olmadı, tamam mı?
Vamos, ni siquiera es cómo sucedió ¿ de acuerdo?
Öyle olmadığını biliyorsun.
Sabes que eso no es verdad.
Hayır Alec, öyle olmadı.
No, Alec, no lo fue.
Evet, ama öyle olmadı.
Sí, pero no fue así.
- Öyle olmadı.
- No es cierto.
Öyle olmadığını umalım.
- Esperemos que no.
Tabi öyle olmadıysa.
A menos que no.
Kalbimde, öyle olmadığını biliyordum, oğlum.
En mi corazón sabía que no eras tú, hijo.
- Öyle olmadığından eminim.
Estoy seguro de que ese no es el caso.
Ama hiç de öyle olmadı. Yani, sen oldukça seksi bir kızsın ve harika kokuyorsun.
Quiero decir, eres una chica sexy y hueles genial.
- Öyle olmadığımı biliyoruz.
Ambos sabemos que no es el caso.
Hayır, öyle olmadığını söylüyorsun nihayet.
Por fin me estás diciendo que... no lo es.
- Öyle olmadı diyorum sana.
Te digo que no es eso.
Evet tamam ama hayır öyle bir an olmadı.
Sí. De acuerdo, pero no... Ningún momento.
Öyle olmadı.
No fue así.
Öyle biri olmadığını mı düşünmeliyim şimdi?
¿ Y se supone que tengo que creer que ahora está por encima de todo eso?
- Öyle mi? Varlığından kimsenin haberi bile olmadığı bir partinin başkanıyım. Ve bu adam... varlığımızı kabul bile ettiremiyoruz yahu.
- Nadie conoce mi partido... y este hombre ni menciona el nombre de mi partido.
- Lemon, banks a teşekkürler Kaylie nin babasının babası olmadığına inanmak için nedenlerim var öyle bir nedenki hafta boyu parti
- Lemon, gracias a Banks, tengo motivos para creer que Kaylie no es hija de su padre.
Öyle bir şey olmadı hiç.
No hay un "nosotros".
Ben öyle demiyorum. Bir şeyin olmadığı yok.
No es que no funcionara.
İstediğin kadar öyle diyebilirsin ama ikimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz.
Bueno, puedes decir eso, pero tú y yo sabemos que no es verdad.
Öyle bir şey olmadığı için tutmuyorum anne, doğru dedin.
No estoy sosteniendo en porque yo no tengo que mantenerlo en porque no pasa, mamá.
Öyle bir şey olmadı.
- Eso no ha pasado.
Yoksa öyle işler yapan bir Bölüm olmadığımızı unuttun mu?
¿ O has olvidado que ya no somos ese tipo de División?
Öyle değil mi? Oliver denen adam bir sorun olup olmadığını sordu, Paul da hayır dedi. Neden?
Ese tipo Olivier, preguntó si algo estaba mal, y Paul dijo que no. ¿ Por qué?
Hayır öyle olmadı.
- No, no me equivoqué.
- Bak öyle oldu böyle oldu, o iş olmadı.
Mira, él iba por un lado y yo por otro. No estaba destinado a pasar.
Bunun öyle bir şey olmadığını biliyorsun.
Ya sabes que no es así.
Bu da tartıştığımız bir diğer konu ama öyle birşey olmadı.
Esa es otra cosa que discutido, pero no fue así.
- Öyle olup olmadığını bilmiyoruz.
Es una conspiración policial. No, no sabemos si es una conspiración policial.
Hayatta öyle bir şey olmadı.
Ni hablar.
- Zamanlama uygun olmadı, öyle değil mi?
El tiempo es relevante... -... por aquí, ¿ no es así?
Ses tonundan öyle bir şey olmadığı anlaşılıyor.
Por tu tono, creo que no existe nada de eso.
Öyle bir şey olmadı.
Eso no ocurrió.
Öyle biri olmadığını mı söyledin sen?
¿ Dijiste que ella no es así?
Evet öyleyiz. Öyle olmamıza rağmen bazı şerefsizler bize olmadığımızı söylüyor.
Sí, lo somos... a pesar de todos los bastardos que nos dicen que no lo somos.
Çok acayip bir rüya gördüm diyelim, belirli bir beyefendi ile ilgili, önceden hislerim olduğu, ama artık sahiden, ama sahiden hislerim olmadığını düşünüyordum, gerçi geçenlerde sarılmıştık, ve o öyle güzel kokuyordu ki
Si hubiera tenido un sueño increible sobre cierto caballero por el que solía tener sentimientos pero de verdad, de verdad no pensaba que todavía los tuviera, incluso si estuvo ese abrazo y él olía tan...
Ama benim öyle biri olmadığımı bilmen gerek.
Pero necesito que sepas que yo no soy ese tipo.
Sen de buraya geldin işe uygun olmadığını bile bile dosyayı aldın, işi kabullendin öyle mi?
¿ Así que vino acá tomó este caso, tomó este trabajo sabiendo que no está en condiciones?
Öyle olmadı de.
Di que no es así.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]