English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ü ] / Üzgünüm ama

Üzgünüm ama traducir español

6,954 traducción paralela
Ben gidiyorum. Seni kaldırıp yere attığım için üzgünüm ama bu iyi gidiyormuş gibi gelmiyor o yüzden zamanımızı harcamak istemiyorum.
Me voy... lamento haberte golpeado pero esto no parece funcionar así que no quiero hacernos perder el tiempo.
- Çok üzgünüm ama artık dayanamıyordum.
Lo siento mucho. No podía soportarlo más... y necesitaba un sitio donde...
Elsa, Çok üzgünüm ama güneş neredeyse batmak üzere.
Elsa, lo siento mucho, pero ya casi es de noche.
Habersiz bıraktığım için üzgünüm ama, geldim işte. Ayrıca ikinizin de ben yokken yaptığınız her şeyi öğrenmek istiyorum.
Siento no haber mantenido contacto, pero ahora he vuelto, y quiero enterarme de todo lo que os ha pasado a ambos.
Üstüne gittiğim için üzgünüm ama haklıydın.
Siento alejarme de ti, pero tenías razón.
Oradaki önemli toplantıyı böldüğüm için üzgünüm ama burada sizi bekliyoruz.
Siento interrumpir su importante reunión de allí atrás, pero la estamos esperando.
Ha? Üzgünüm, Marge, üzgünüm ama Noeldeyiz, ve ökse otunun altındayız.
Lo siento, Marge, lo siento, pero es Navidad, y estamos debajo de un muérdago.
Tamamdır, gecikme için üzgünüm ama bazı haberlerim var.
De acuerdo, siento el retraso, pero tengo noticias.
Çok üzgünüm ama telsizinizde sesini duydum ve onunla konuşmaya ihtiyacım...
Lo siento mucho, pero creí oír su voz en su radio,
Polis olmak gibi. Javi, aa... üzgünüm ama... Üzgünüm ama, erken gitmeni istemek zorundayım.
Javi disculpa que disculpa que te pedí que te fueras antes.
Çok üzgünüm ama bitti.
Lo siento pero... hemos terminado.
Seyirciniz olmayacağı için üzgünüm ama izlenmesi gereken beylere özel taşaklı bir mevzu var.
Sí, así que, lo siento si no consigues espectadores, pero hay buena mierda explícita para ver.
Yeni evinizde işler yolunda gitmediği için üzgünüm ama itiraf etmeliyim geri dönmenize sevindim.
¿ Sabéis? , siento que las cosas no hayan ido bien en vuestra casa nueva, pero tengo que admitir, que me alegro de que hayáis vuelto. Os he echado de menos.
Konu buraya geldiği için üzgünüm ama neden bize yardım etmesine izin vermiyorsunuz?
Y lamento salir con esto, ¿ por qué no dejan que nos ayude?
Zamanınızı aldığım için üzgünüm ama...
Siento que tengas mucho...
Böldüğüm için üzgünüm ama kiliseye yetişmemiz lazım.
Lamento interrumpir, pero de verdad necesito llegar a la iglesia.
İnsanların bu cümleyi söylemesinden nefret ederim şimdi söyleyeceğim için üzgünüm ama az soluk alsak?
Mira, no me gusta cuando la gente utilizar esta expresión, así que me siento que estoy a punto, pero ¿ podemos respirar?
Kahvaltınızı böldüğüm için üzgünüm ama sormalıyım.
Siento interrumpir su desayuno, pero debo preguntarle...
Sana söylemedigim için üzgünüm ama senin gidip onu getirecegini düsünmüyordum.
Lo siento, no te lo dije, pero no pensé que eras va a ir a buscarlo.
Hayal kırıklığı için üzgünüm ama bu aşk değil.
Lamento decepcionarte, pero esto no es amor.
Bağırdığım için üzgünüm ama bu önemli.
Disculpa que te gritara, pero es importante.
Bunu sana söylediğim için üzgünüm ama annenin zevki tartışılır.
Siento tener que decirte que el gusto de tu madre era cuestionable.
Turtle üzgünüm ama şu an kendi sorunlarım var.
Mira, Tortuga, lo siento. Pero ahora tengo mis propios problemas.
Ama Johnny bunu yemediyse, üzgünüm.
Y si Johnny no lo creyó, lo siento.
Çok umutlu söyledin ama, üzgünüm değil.
Lo dices por lo que nos espera ahora. Pero lamentablemente, no lo está.
Denedim ama üzgünüm.
Lo he intentado, pero lo siento.
Ama üzgünüm şu an kendisi ofiste değil.
Pero lo siento, el no está en la oficina.
Ama üzgünüm, kendisi şu an meşgul. Ona iletmemi istediğiniz bir mesajınız var mı?
Pero lo siento, Jim está algo ocupado ahora mismo. ¿ Puedo darle un mensaje?
Çok üzgünüm Bay Castle ama savcılık Belediye Başkanı ile görüşmüş ve artık New York Polisi ile çalışmak için izinli değilsiniz.
Lo siento mucho señor Castle, pero el Fiscal del Distrito ha hablado con el alcalde, y... ya no se le permite trabajar con la policía de Nueva York.
Bakın, başınıza gelenler için üzgünüm, ama deminden beri açıklamaya çalıştığım gibi artık Kuvira için çalışmıyoruz.
Mira, siento lo que os ha pasado, Pero como he estado intentando explicar, ya no trabajamos para Kuvira.
Korra, gerçekten üzgünüm, ama ben sana karşı aynı duyguları beslemiyorum.
Korra, lo siento de veras, pero... yo no siento lo mismo por ti.
Bakın, üzgünüm, ama kızım içeride.
Disculpen, pero mi hija está ahí dentro.
Çok üzgünüm ama senin bir baban yok.
Lo siento, pero no tienes padre.
Çok kötü hissediyorum ve çok üzgünüm. Ama ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Me siento terrible, y lo siento, pero no... no sé qué decirte.
Aylardır tutsak edildiğiniz için çok üzgünüm, ama sizi serbest bırakmak için burada değilim.
Lamento que llevéis encerrado tantos meses, pero no es por vuestra libertad por lo que estoy aquí.
Beklettiğim için üzgünüm, ama hemen tab etmem gerek.
Siento hacerte esperar, pero tengo que revelarlas esta tarde.
Merhaba, böyle rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama telefonuna cevap vermiyordun.
Hola, lamento molestarte de esta forma, pero no contestabas el teléfono.
Ben yapmam gerekeni yaptım ama işin aslı şu ki sen olduğun için üzgünüm.
Hice lo que tenía que hacer, pero la verdad es... que me entristece que tuvieras que ser tú.
Ama çok güzel bonus paketlerimiz var. Tanrım çok üzgünüm.
Pero tenemos un genial bonus.
Bak, üzgünüm, Ed. Ama bu rüyada sıkışıp kaldım. - Rüyada mısın?
Lo siento, Ed, pero estoy atascado en este sueño.
Teşekkür ederim ama işler arap saçına döndü. Seni bu durumun içine çektiğim için de üzgünüm.
Pero esto es una enorme maraña, y lo siento Yo te arrastré hacia ella.
Üzgünüm, üzgünüm, Brian ama sanırım baban arabasını park etti.
Perdón, perdón, Brian, al parecer tu padre está aquí.
- Evet ama üzgünüm.
- Sí, lo siento.
Ama üzgünüm demenin bir anlamı yok.
Pero eso no significa nada.
O adama olanlar için çok üzgünüm, ama bunu kız kardeşim yapmadı.
Estoy más que curar acerca de lo que pasó con ese hombre, pero mi hija no hizo eso. Ella no tocó el chico.
Evet. Bunu söylediğim için üzgünüm, ama o haklı.
Sí, me siento tener que decirlo, pero tiene razón
- Ama ben, Brad üzgünüm. Yapamam.
- Pero lo siento, no puedo Brad
Bak, üzgünüm, B. Biliyorum berbat bir şey, ama belki de oraya gelmen gerektiğini söyleyen evrendir.
Pero quizá el universo te esté diciendo que debes ir.
Yaşananlar için çok üzgünüm Vince ama Ari fikrimi duymak istemedi.
Siento mucho lo que pasó, Vince. Pero ese Ari no dejaba que me oyeran.
Çok ama çok üzgünüm.
Estoy terriblemente, terriblemente apenado.
Diğer bedenini terk etmek zorunda olduğun için üzgünüm yaratıcı ama seni kurtarmanın tek yolu buydu.
Lamento que hayas tenido que dejar tu cuerpo. Pero solo así te podía salvar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]