English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ş ] / Şu

Şu traducir español

1,424,171 traducción paralela
Hani şu sikiniz yavaştan açılmaya başlar ya?
¿ Vieron cuando sienten que el pene se despliega?
Şu şekilde :
Como...
Şu saatten sonra gey topluluğuna katılmak istemiyorum.
No quiero ingresar a la comunidad gay ahora.
Şu anki halim, muhteşem vakit geçirecek versiyonum değil. Yeni katılan gey olarak yani.
Esa no es la versión de mí que la pasará sensacional como el nuevo tipo gay.
Sanki şu anda herifin tekini bana sakso çeksin diye zorluyorum.
Como si obligara a un tipo a chupármela.
Biz küçük çocuklar şu hizadayızdır.
Y los niños estamos aquí abajo.
"Baba, işemeden önce şu sikini bir aç!" derdim.
Dije : "Papá, abre el pene antes de orinar".
Tanrım, bir de babamın şu "adamım" muhabbetleri var.
¡ Ay, Dios mío! Y mi papá está con eso de "mi hombre". Mi hombre.
Şu polisten farkları ne yani?
Digo, ¿ cómo se diferencian de un Policía?
- Tamam, şimdi şu parti olayı.
¡ Ay, carajo! - ¿ Qué? - La fiesta.
"Şu anda uykun geliyor."
Ahora te sientes muy dormido.
Evet, şu partiyi tekrar rayına sokalım.
Sí. Empecemos de nuevo esta fiesta.
- Eskiden Veronica'yla takılırdı. - Hangi Veronica, şu...
- ¿ Lo hizo con Verónica?
Şu eşyaları bagaja koyayım.
Pondré las maletas en la cajuela.
Şu anda şu anahtarları bulmak.
Ahora mismo, es encontrar esas llaves. ¿ Sí?
Rose, ver şu anahtarları!
¡ Rose! ¡ Rose, dame esas llaves!
Rose, şu anahtarları...
Rose, dame...
Hemen ver şu anahtarları!
¡ Rose, ahora! ¡ Ahora! Las llaves.
Şu anda bunu izliyorsanız neler olduğunu merak ediyorsunuzdur.
Soy Roman Armitage y si miras esto, probablemente te estás preguntando qué pasa.
Magic Mike filminin tamamını izlemişliğim yok.
Nunca vi Magic Mike en su totalidad.
Matthew ve onun deri kıyafetleri.
Matthew con su piel como cuero.
Yediğin her kaplumbağa türünün son örneği. "
Y cada tortuga que comes en la última de su especie ".
Siki beş yaşından beri zeytinyağına yatırılmış.
Su pene ha estado en aceite de oliva desde que tenía cinco años.
Babamın tuhaf bir yaşamı vardı.
Y su vida... Mi papá tuvo una vida extraña.
Ceketini giyebiliyorum. Bana büyük geliyor.
Si uso su chaqueta, me queda grande.
Bayım, sizin ehliyetinizi görebilir miyim lütfen?
Señor, ¿ puedo ver su licencia, por favor?
Arabayı kullanıp kullanmadığını sormadım, kimliğini görmek istediğimi söyledim.
No pregunté quién manejaba. Le pedí ver su identificación.
Tıp fakültesinde okuyor, tıpkı babası gibi olmak istiyor.
Ahora estudia Medicina. Quiere ser igual que su viejo.
- Öyle, ne muhteşem bir an.
Digo, Hitler sentado allí con su perfecta mierda de la raza aria.
- Babanız için kötü olmuş ama.
No tan genial para su papá, sin embargo.
Annem mutfağa bayılırdı, o yüzden onun anısını yaşatıyoruz burada.
Mi madre amaba su cocina, así que, mantenemos un pedazo de ella aquí.
- Bilemedim şimdi. - Bazıları, yabancıların akıllarını kurcalamasını istemeyebiliyor.
Algunas personas no quieren que los extraños se metan con su cabeza, chicos.
- Evet, biz de devam ettirdik. Onlar öldükten sonra, bu sayede bize yakınlıklarını hissederiz dedik.
Sólo seguimos, porque después de su muerte, lo mantenemos muy cerca de nosotros.
- Ayak tırnağı koleksiyonundan bahsetti mi?
¿ Te ha contado de su colección de uñas de pies? ¡ Ay, Dios mío!
İçki dolabına girdik, herkes zom oldu. - On beş kişi falanız.
Hicimos una incursión en su gabinete de licores, y todos estábamos borrachos, todos los quince.
İşimiz bittiğinde içkinin yerine şişelere su doldurduk.
Llené las botellas de licor con agua... ¿ Me dejas terminar?
Ağzından kan fışkırıyor.
Y la sangre fluye de su boca y grita :
Doğruya doğru, ilk öpücüğümdü ve çocuk dilini çok kullanıyordu.
Para ser justa, fue mi primer beso y él deslizo su lengua...
Derdi ne yahu?
¿ Cuál es su problema?
- İşten mi dönüyordu?
¿ De su trabajo?
- Evet, öyle.
Sí, lo es. Única en su tipo.
Bir-iki sik yalarım, taşaklarıyla falan oynarım diye geliyorlardı ama bir şeyle oynayamadılar, çünkü kafaları vücutlarından ayrıldı.
Ellos fueron allí pensando que les chuparían el pito y que tal vez jugarían con sus bolas y mierda. No. No pudieron jugar ni una mierda, porque su cabeza no estaba pegada ya a sus cuerpos.
Müsaadenizle açıklayayım şifonyeri silmek için cep telefonunuzu kaldırmıştım yanlışlıkla kablosu çıktı.
Permítame explicar. Levanté su celular para limpiar el tocador... Y creo que lo desconecte accidentalmente.
Bence, şimdiye kadarki Afroamerikan deneyimim çoğunlukla iyi oldu.
La experiencia afroamericana para mí en su mayor parte, ha sido muy buena.
Ha siktir, şarjı bitti kesin.
¡ Mierda! Su batería estará malditamente vacía.
Köpeği çok hastalanmış da sabahtan veterinere gitmesi gerek.
Su perro esta muy enfermo, así que debe llevarlo al veterinario a primera hora de la mañana.
Ver şu anahtarları. Rose, hemen şimdi!
Dame esas llaves.
- Oğlunuz mu kayıp? Yok, hayır.
¿ Su hijo está desaparecido?
Adı Chris, Chris Washington.
Tiene 26 años. Su nombre es Chris... Chris Washington.
Cuma günü, kız arkadaşı Rose Armitage ile ayrıldı.
Se fue el viernes con su novia, Rose Armitage.
Ben de o gelene kadar köpeği Sid'e bakıyordum.
Y he estado cuidando a su perro, Sid.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]