Adıl traducir francés
17,275 traducción paralela
Acımasızca zor geçen, son bir kaç haftanın ardından... adımı temizleyeceğim bu fırsat için,
Aussi atroces qu'aient pu être ces deux dernières semaines, je suis heureux d'avoir l'occasion
Adım Anita F. Hill ve Oklahoma Üniversitesinde Hukuk Profesörüyüm.
Mon nom est Anita F. Hill, et je suis professeur de droit à l'université de l'Oklahoma.
Ben dava açtığımda bir şehir ya da eyalet değil Amerika Birleşik Devletleri adına açılır, biliyorsun.
Quand j'intente une action, pas un pays ou même un État, c'est les États-Unis contre.
Gayrimenkulün kırkta biri için babalarının adını lekelemeyi göze mi alıyorlar?
Ils vont ternir le nom de leur père pour 1 / 40 de l'héritage?
Geçen gün yanında olan adamın adı neydi?
Comment s'appelait l'homme avec qui tu étais?
Google'da adını aratınca ilk çıkan şey karının seni terk etmesiyle ilgili "Sayfa Altı" hikayesi.
Et maintenant, la première chose qui apparaît quand on te Google est l'article de "Voici" sur ta femme te quittant.
Adı da "Ataerkilliği içinden parçalama."
Ça s'appelle "Broyer le patriarcat de l'intérieur".
Yünün geldiği koyunun adı.
C'est le nom de l'agnelle dont vient la laine.
Hell's Kitchen'ın iyi insanlarını savunmakla ünlüyüz azılı suçluların adına görüşme yapmakla değil.
Nous avons la réputation de représenter les gens bien de Hell's Kitchen, pas de négocier pour les malfrats de carrière.
Mühendis ekibi, ortağım ve ben konuklar parka adım atmadan üç yıl boyunca parkta yaşayıp ince eleyip sık dokuyarak ev sahiplerini uygun hale getirdik.
On a vécu trois ans dans le parc pour parfaire les hôtes avant d'y faire entrer un visiteur. Moi, une équipe d'ingénieurs, et mon associé.
Yönetimimizdeki bazı değişiklikleri Delos adına denetlemek için burada.
Delos l'a chargée de superviser des changements dans notre administration.
Şu nehri geçmek için batıya gidecekseniz savaşı belki arkanızda bırakırsınız ama sahipsiz topraklara adım atarsınız.
À l'ouest, au-delà du fleuve, vous échapperez aux combats, mais c'est les terres vierges.
Adımlarını gördüğümde bam, bam, bam, vuruyordu.
Quand je l'ai vu enchaîner les foulées. Boum, boum...
Seni takip ettiğim uygulamanın adı bu.
C'est le nom de l'appli qui m'aide à te trouver.
Jane Scott'un cesedini halletmem için beni tuttukları vakit davayı tekrar canlandırabilmek adına Göldeki Kadın Katili öldürmüş gibi yaptım.
Donc quand j'ai été engagé pour m'occuper du corps de Jane Scott, je l'ai fait ressembler au meurtrier de la femme du lac pour rouvrir l'affaire.
"Jungle Fever" filminde bunu aşık olduğu için kullanıyordu....... Leslie'yle birlikte onun adını söylüyordu...
Pense à l'acteur de Jungle Fever. Son nom rime - avec Lesley Cripes.
Ben canımı yakacağım adından siz de paranıza kıyacaksınız.
Je vais me faire mal, puis vous allez vous faire mal avec l'argent.
Adım adım ilerlememiz gerekiyor.
Une étape après l'autre, dans l'ordre.
O nasıl bir ad?
C'est quoi, ce nom?
İçimde bana benzeyen, bana ait olmayan bir benlik dışarı çıkmak istiyor, adını söylememi istiyor.
Une personne, un autre moi à l'intérieur qui ne m'appartient pas, mais qui veut sortir, qui veut que je l'appelle par son nom. Mais...
Bir tane daha alıp onun adını da Zik koymalısın.
Tu devrais en prendre un autre, et l'appeler Zig.
Örneğin uçabilen insanın bilimsel adı Batman'dir.
Le nom scientifique de l'homme volant est Batman.
Senin gelecek vaat eden bir projen var benimse büyük bir marka adım.
Tu as un projet intéressant et je suis dans l'immobilier.
- Ben buna mahkumun ikilemi adını verdim.
C'est pour ça que je l'appelle le dilemme du prisonnier.
Nasıl görüneceğine göre adım atıyor olsaydım arkamda duran jet benim olmazdı.
Si je bouge... en me basant sur ce qui semble bon, je suis sûr que ce coucou ne serait pas là.
Yarınki borsa açılışına kadar ödünç hisseleri vermemişsen senin adına tüm hisseleri zararına satın almam söylendi.
Si tu ne rembourses pas les titres à l'ouverture demain, j'ai ordre de te racheter toute ta position.
Adı bu mu?
C'est comme ça qu'il l'appelle?
Agnes Cully adında biri. Avrupa'nın göbeğindeki Marie Curie gibi.
Une native de l'Oklahoma, Agnes Cully, une sorte de Marie Curie d'Heartland.
Ondan da üç yıl önce, Agnes Cully, ya da bizim tanıdığımız adıyla Whitney Frost teorik olarak diğerinden bin kat daha fazla enerji üretebilecek bu reaktörün patentini aldı.
Trois ans auparavant, Agnes Cully... ou, comme elle se fait appeler, Whitney Frost... a fait breveter ce réacteur qui peut générer en théorie mille fois plus de puissance.
Ve sen de... şu adını sürekli duyduğum Ajan Carter olmalısın.
Et vous... devez être l'Agent Carter dont je n'arrête pas d'entendre parler.
Adına Bellek Yavaşlatıcı diyoruz.
On l'appelle l'inhibiteur de mémoire.
Eve aldım ve adını Boots koydum.
Je l'ai pris, et je l'ai appelé Boots.
Hilma af Klint'in çalışmalarını keşfettiğimde beni büyüleyen şey 20. yüzyılın başlarında çizilmiş bu ihtişam ve muamma dolu çizimlerdi. Ve bu çizimler, daha önce adını hiç duymadığım İsveç bir kadın sanatçı tarafından çizilmişlerdi.
Ce qui m'a fascinée quand j'ai découvert Hilma af Klint, c'est que ces grandes toiles énigmatiques dataient du tout début du 20e siècle et étaient l'œuvre d'une artiste suédoise dont je n'avais jamais entendu parler.
Öyle de diyebilirsin. Oranın adına koyabileceğin birçok şey var.
Vous pouvez l'appeler comme vous voulez.
Evinizi istediğiniz şekle getirmekten sadece birkaç adım uzaktasınız.
Très bientôt, vous pourrez obtenir l'intérieur dont vous rêviez.
Hatta, sen ve ben birbirimize güveniyoruz, ben de bu şişeye işiyorum çünkü yapmam lazım, ama aynı zamanda birbirimize güvendiğimizi göstermek ve birbirimize zarar vermek adına hiçbir şey yapmayacağımız için.
En fait, on se fait confiance l'un à l'autre. et je pisse dans cette bouteille, parce que je dois faire pipi, et aussi te montrer qu'on peut se faire confiance et que nous ne ferions jamais rien pour blesser l'autre.
her defasında bir suçlunun dairesine ya da bir kaçakçının zulasına adım attığınızda, avantaj ev sahibindedir.
Chaque fois que vous entrez dans l'appartement d'un criminel ou la planque d'un trafiquant, ils ont l'avantage du terrain.
Programın adı Dr. Greg ile Kalp İşleri, tamam mı?
L'émission s'appelle La Mécanique du coeur avec le docteur Greg, d'accord?
Doğru. Annesi ona doğduğu yerin adını koymuş.
Sa maman l'a appelé d'après la ville où elle est née.
Adına çalıştığı film stüdyosu hikâyeler üretiyor. Her biri ya gün ışığında drama ya da mehtapta rüya konulu.
Le studio de cinéma pour lequel il travaille crée des histoires, l'une, un drame ordinaire, l'autre, une rêverie nocturne.
Pekâlâ. Adını Walt'a ver, onu bir güzel terletsin.
Donne le nom de ce figurant à Walt pour qu'il l'interroge.
Chubby Cregar alkollüyken Gower'da o yayaya çarptığında aracı Joe'nun adına yaptırmıştık ve adam Los Angeles Hapishanesi'nde 6 ay yatmıştı.
Quand Chubby Cregar, ivre, a frappé un piéton sur la rue Gower, on a transféré le titre de la voiture à Joe, et Joe a purgé six mois à la prison du comté de L.A.
Birinci adım :
C'était l'étape un :
Sonraki adım : Empati kurmak.
Ensuite l'empathie.
Bu adamın veya adına imzalanan her şeyi araştırdık ve 25 nisanda William Stearn'ın Gümüş Elit Kartı ile Des Moineste, Downtown Marriott'a giriş yaptığını öğrendik.
On a regardé tout ce qu'il a signé, et tout ce à quoi il s'est inscrit, et le 25 avril, la carte Silver Elite de Stearn a été utilisée au Downtown Marriott à Des Moines, dans l'Iowa.
Ekranda adın yazılıydı. Seni "Yerel Kız" olarak tanıttılar.
Ils ont affiché ton nom avec la mention "fille du coin".
Büyük olasılıkla senden bir adım öndedir.
Il est probablement en avance sur vous...
Tüm şirketi ele geçirmesini kendi adını vermesini sağlamış.
Ça lui a permis de prendre le contrôle, de renommer l'entreprise à son nom.
O parayı ve ölen ortaklarının geride bıraktığı her şeyi aldın ve adını Axe Capital koydun.
Puis vous prenez cet argent et tout ce qu'il reste de vos associés morts, et vous l'appelez Axe Capital.
İki adım ötesi.
L'arrêt est juste à côté.
Telefonunda Nina'nın adını ilk gördüğümde kim olduğunu bile bilmiyordum 13 yaşındaydım sadece Polis Meyer olarak tanıyordum.
Tu sais, la première fois que j'ai vu le prénom Nina sur ton téléphone, je ne savais même pas qui c'était. J'avais 13 ans. Je connaissais juste l'officier Meyer.