Açıkla traducir francés
1,879 traducción paralela
- Pekâlâ, açıkla.
- Très bien, expliquez.
Artık sırrını açıkla.
Tu peux sortir du placard.
Sadece telefon görüşmelerini açıkla ve hepimiz evimize gidelim.
- Dites-moi juste c'était quoi, ces appels. Et nous rentrerons tous chez nous.
Telefon görüşmelerini açıkla!
- Dites-moi c'était quoi, ces appels.
Telefon görüşmelerini açıkla!
Dites-moi c'était quoi, ces appels.
- Biraz daha açıkla...
- Dites-m'en plus. - Eh bien, laissez-moi vous dire, Vala...
Bana sadece adı açıkla.
Explique-moi d'où vient ce nom.
Ona açıkla işte.
Et explique-lui.
Tabajara'daki 4 ceset neyin nesi? Açıkla.
Explique-moi ces 4 corps retrouvés à Tabajara.
Açıkla.
Explique moi.
Tam açıkla.
Qu'avons-nous sur place?
- Öyle mi? "Fena değil" i bize açıkla.
Pas mal de gens la regardent. Vraiment?
Hayır, hayır, dur, lütfen beni aydınlat. Açıkla.
Non, s'il te plaît, éclaire-moi.
Mesaj attıysa numarası sende var demektir. - Ara ve her şeyi açıkla.
Bien, si elle t'a envoyé un texto, tu as son numéro.
Bunun neresi mantıklı açıkla bana.
Expliquez-moi en quoi c'est logique.
Açıkla bana!
Explique-moi.
Karen, sana açıkla dedim, bahane bul demedim.
Karen, je vous ai demandé d'expliquer pas d'excuser.
Bombayla olan bağlantını açıkla. Onlara dokunulmazlık karşılığında yardım etmeye çalışacağını söyle.
Explique tes liens avec les bombes, dis-leur que tu les aideras en échange de l'immunité.
- Açıkla.
- Explique.
Ona mantıklıca açıkla.
Esaaie de le convaincre.
Öyleyse sen söyle. bana açıkla. Anlamadığım konu ne?
Eh bien alors, explique-moi ce que je ne comprends pas.
Becerebilirsen açıkla.
Bonne chance avec celle là.
Halkın önüne çıkmalısın. Basın toplantısı düzenle, Peter'ın durumunu herkese açıkla.
Il faudra tout dévoiler, tenir une conférence de presse, rendre public le problème de Peter.
Haydi, basit şekilde açıkla.
Hey, allez-y, commencez.
Eva, bu kesintileri Mr. Monk'a açıkla.
Eva, expliquez ces sursauts à M. Monk.
Buraya gel ve açıkla.
Venez ici et expliquez-vous.
Julie'ye iyi dileklerimizi ilet ve neden gelemediğimizi açıkla.
Nos meilleurs voeux à Julie et s'il vous plait expliquez-lui pourquoi on ne peut pas être là.
Tamam, açıkla öyleyse.
Okay, ah oui, explique le moi alors.
Açıkla bana bunu!
Explique-moi ça!
Pekala, sen açıkla o zaman.
Bien, j'écoute votre version.
Peki. Bunu açıkla bana.
OK, expliquez-moi quelque chose.
Polisi ara. Durumu açıkla.
Explique tout ça à la police.
O zaman üzerinde bulduğumuz 22'liği açıkla.
D'où le.22 quand on t'a serré.
Görünen o ki, mantıkla açıklayamayacağın birşey bulmaktan korkuyorsun. - Kapa çeneni.
Mais on dirait que vous avez peur de découvrir quelque chose que vous ne pouvez pas expliquer rationnellement
Bu notun ne olduğunu açıkla?
C'est quoi ce billet d'excuse?
Minu Patel, sen açıkla bakalım.
Minu Patel, tu expliques.
- Açıkla.
- Je t'écoute.
Peki, ama benim göbek adım o değil. Bunu açıkla.
C'est pas mon 2e prénom.
Derin bir nefes al, gözlerinin içine bak ve açıkla.
Respire à fond, regarde-la dans les yeux et explique la situation.
Nedir onlar? Bizim için açıkla.
Détaillez-nous ça.
Kral sizi, neden açıklamadığınız için kafa tutmakla ve inatçılıkla suçluyor.
Le Roi vous accuse d'entêtement et d'opiniâtreté car vous n'exprimez point vos raisons.
- Kiki lütfen açıkla.
- Kiki, explique.
"Kötü" yü açıkla
Définis "mauvaise".
Tamam, açıkla bana. Lütfen, Molly.
Dans ce cas, t'as qu'à m'expliquer ce qui s'est passé.
Lütfen gidip durumu ona açıkla!
- Va le voir.
Evet, tabii, bunun için sağol, Dave, çünkü eğer bir şey varsa, yani, aklımda, kolaylıkla açılabileceğim, çok teşekkürler.
Merci beaucoup Dave, parce que si quelque chose... m'avait tracassé, maintenant je serais carrément angoissé.
Açık büfeler gibi işine de şevk ve yaratıcılıkla sarılsan keşke.
Lutz, pourquoi pas approcher ton job avec la même créativité et la même excitation que tu as pour les buffets à volonté?
Bir daha gün ışığını görmek istiyorsan paranın nereden geldiğini açıkla.
OK, vous allez comprendre, d'accord?
Tanrı aşkına, eğer o zaman pes edeceğini bilseydim, bu kadar eziyetin altına girmez, seni bir yastıkla boğar ve kalan zamanımı Çaylak'ın acınası günlüğüne yetişmek için harcardım.
Pour l'amour du ciel, si j'avais su à ce moment-là que vous abandonneriez, j'aurais laissé tomber, je vous aurais asphyxié et j'aurais eu du temps libre pour suivre le blogue de cet idiot.
Beni acımasızlıkla suçluyorsun, beğenmem mi lazım?
Puis-je aimer quelque chose, qui m'accuse de cruauté.
AsıI olarak bir kedinin poposunun senden uzaklaşırken ki görünüşünü tarif eden bir hiyerogliften geliyor. - Açıkla.
- quand il marche devant toi.