Bir an traducir francés
37,135 traducción paralela
Bir an önce halledelim şunu.
Entrons et finissons-en.
Beş yıldır çabalıyorsun ama bir an olsun başaramadın!
Tu visais 5 ans d'études, tu n'as même pas tenu une heure!
İçtenlikle şunu söyleyebilirim ki, bir an tereddüt etseydim şu an burada olamazdım.
Je peux honnêtement dire que si j'avais hésité, j'aurais été un homme mort.
İndirim saatindeyiz, raporları tamamlayıp günü bitirelim bir an önce!
C'est l'happy hour... Finissons ces rapports et la journée est finie.
- Artık Dante ile yeni bir anım olmayacak.
Maintenant, je ne vivrai plus rien avec Dante.
Onu bir an önce bulmamız gerek.
Il faut la retrouver.
Bakayım çalışacak mı? Evet, bir an önce hallet Ella. Kayıp olan kadın hayattaysa hemen işe koyulmalıyız.
Aussi vite que tu peux, Ella, on doit procéder comme si cette femme disparue était toujours vivante, d'accord?
Kadının bir an önce cehenneme gitmesi lazım.
Et elle doit aller directement en Enfer le plus tôt possible.
Geçen gün babamdan bahsederken aramızda samimi bir an olduğunu düşünmüştüm. Ortak olduğumuzu düşünüyordum. En önemlisi de arkadaş olduğumuzu.
Je pensais qu'on avait eu un vrai moment l'autre jour, en parlant de mon père... je nous croyais partenaires, et plus important, amis.
Umarım bir an önce düzelir.
J'espère qu'elle ira mieux.
İstediğin şeyi alman için, hadi bir an önce başlayalım o zaman.
On va commencer par là et mener à bien cet accouchement.
Çaresiz bir anımda kurnazca hayatıma giren delinin tekisin.
Vous êtes entré dans ma vie dans un moment de désespoir.
Her şeyi açıkladığın büyük ve karmaşık bir an bekliyordum. Ama senin de herkes gibi kör ve deli olduğunu anlıyorum.
J'attendais le moment où vous auriez tout expliqué, mais je vois que vous êtes aussi aveugle et taré que les autres.
Ama aramızda... Aramızda özel bir an geçti.
Mais je pense... qu'on a partagé un moment.
- Özel bir an mı?
- Un moment?
Bu çok önemli bir an.
Et c'est... c'est... c'est un moment tellement important.
Bir yıl önce öldü.
Elle est morte il y a un an.
Şey... Bir yıldır kimseyle sevişmedin!
Tu n'as pas baisé depuis un an!
Bir yılı aşkın bir süre önce laboratuvarda uyandım.
Je me suis réveillé dans ce labo il y un an.
Jervis hayatımın büyük bir kısmında beni tutsak etti. Kaçma fırsatını bulduğum an ondan uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım.
Jervis m'a gardée prisonnière toute ma vie, et quand j'ai enfin réussi à m'échapper, je me suis enfui le plus loin possible.
- Umurumda değil. Şu an aptal bir bilmece çözmek istemiyorum.
Je n'ai pas besoin d'une stupide énigme.
Fakat dürüst olmak gerekirse şu an bir ilişkiye hazır değilim.
Mais pour être complètement honnête, Je ne suis pas vraiment "amoureuse" pour l'instant.
Beni kurtarmak için hala bir şansınız olduğunu düşünürseniz bu anı hatırlayın.
Super. Si vous pensiez qu'il restait la moindre chance de me sauver, laissons ça prouver votre erreur.
Fakat şu an bir polis değilim, Boris.
Mais là je ne suis pas un flic.
Katilin saldırma anı bir turistin kamerasına yansımış.
Des touristes ont pris le début de l'attaque en arrière-plan d'une photo.
Bir yıldan fazla oldu.
Un peu plus d'un an.
Herhangi bir ilerleme kaydedip kaydetmediklerini şu an kapalı durumda bulunan şu kapının ardındaki kişi dışında kimse cevaplayamaz.
Si les recherches avancent ou non, personne ne peut nous dire, sauf celui derrière cette porte, qui reste fermée.
Soo-an'a iyi bir baba olamıyorsun.
Tu ne peux pas être un bon père pour Soo-an.
Geçen yıl bir kıza tecavüz ettiği şeklinde etrafta söylentiler dolaşıyor.
Il y a une rumeur qui tourne disant qu'il a violé sa copine l'an dernier.
Pekâlâ... anlaşılan bir tanıtımdaymış ve bir savaş anıtının önünde özçekim yapmış.
On dirait qu'elle est allée à une manif et elle a fait un selfie devant un mémorial de guerre.
BİR YIL SONRA
UN AN PLUS TARD
Keyfimden dolayı bir yıldan beri buraya tıkılı kaldığımı mı sanıyorsun?
Tu crois que je suis resté coincé un an par plaisir?
Bir yıldan beri buradaysam, bizim için işler iyi gitmediği için buradayım.
Si j'ai été arrêté pendant un an... c'est parce que les affaires ne vont pas bien pour nous, Gennari.
Pablo ölü bir adam. Bu an meselesi.
Pablo sera bientôt un homme mort.
Şu an iyi bir fikir değil, aşkım.
Je crois pas que ce soit une bonne idée, pour l'instant.
Kendini bir yaş yaşlanmış hissediyor musun?
Alors, ça te fait quoi, d'avoir un an de plus?
Evet, şu an bunun kötü bir fikir olduğunu fark ettim.
Oui, et je réalise qu'elle était vraiment mauvaise.
Şu an bir döngüde.
C'est une boucle.
Şu an Konsey'e yeni üyeler sokarak değişiklikler yapmak için uygun bir zaman değil.
Ce n'est pas le moment de modifier le conseil en introduisant de nouveaux membres.
Şu kulüpten bir an önce çıkmazsak birisine dalacağım.
On doit sortir d'ici avant que je frappe quelqu'un.
Bir yıl önceydi.
On pensait qu'il était caché en Tchétchénie, mais apparemment non. C'était il y a un an.
Eşin zor bir durumda şu an, Jack. Şimdi, sadece senden bana güvenmeni istiyorum.
Votre femme est en détresse respiratoire.
Evet... "Roanoke Kabusum" un birinci sezonu biteli bir yıl oldu.
Bon, ça fait un an que la première saison de Mon cauchemar à Roanoke s'est terminée.
Biliyorsun, arkadaşım geçen sene tıpkı böyle bir şey yaptı. Tezi için, ama onunki kırmızıydı gerçi.
Mon ami a fait un tableau comme celui-ci l'an dernier pour un sujet, mais le sien était rouge.
Evet, her an bir fırsattır.
Car chaque instant est une opportunité.
Düğünü planlamak için bir yılın olacak, tamam mı?
Tu vas avoir un an pour planifier le mariage, d'accord?
Hatta beni çok heyecanlandıran ve sonunda hazır hissettiğim bir pozisyona başvuracağım. Tamam, belki anı yaşamayı öğrenmeme yardım etmiş olabilirsin ama kendi yolumda yaşayacağım.
En fait, je vais postuler à un autre poste, là-bas qui me réjouis vraiment et pour lequel je me sens enfin prête et, tu m'as peut-être aidée à cueillir le jour, mais je le cueillerai à mon rythme, je te remercie.
Benim için önemli olan şey konuğun... hah anı. Bir şey keşfettiğini hissetmesi.
La chose qui est importante pour moi c'est que l'hôte ai... le moment a-ha, où ils sentent qu'ils ont "découvert" quelque chose.
"Bu ilginç bir ara olacak."
" Hey, ce sera un interlude intéressant pendant un an.
Onun için bu, anılarının... EŞ YAZAR ATELIER CRENN : METAMORPHOSIS OF TASTE bakış açısının, duygularının ifadesi... bu da birçok şefin arzuladığı bir şey... ama onun için çok önemli.
Pour elle, c'est toujours une expression de sa mémoire, son point de vue, ses émotions, et c'est quelque chose auquel de nombreux chefs aspirent, mais, pour elle, ça semble vraiment central.
İçinizdeki bir şeyi tetikliyorum... içinizdeki anıları.
Je déclenche quelque chose en vous... les souvenirs en vous.
bir anda 56
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir anlamı yok 53
bir anlaşma yapalım 69
bir an için 64
bir anlaşma yaptık 80
bir anlaşmamız var 19
bir anlaşmamız vardı 48
bir anlaşma yapmıştık 33
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir anlamı yok 53
bir anlaşma yapalım 69
bir an için 64
bir anlaşma yaptık 80
bir anlaşmamız var 19
bir anlaşmamız vardı 48
bir anlaşma yapmıştık 33
bir anlığına 20
angela 430
angel 413
anladım 3457
anladim 18
andre 197
andré 63
antonio 300
andrés 28
andres 17
angela 430
angel 413
anladım 3457
anladim 18
andre 197
andré 63
antonio 300
andrés 28
andres 17