Bir ne traducir francés
375,907 traducción paralela
Bir daha dışarı çıkamayacaksın.
Vous ne sortirez jamais, donc.
Ve bir daha asla dönemeyeceğim.
Et je ne reviendrai jamais.
Bilmiyorum, ama eğer banka soymak istiyorsan, belki... belki bir şey çalması gerekiyordur?
Je ne sais pas, je suppose que si tu emmènes un voleur, c'est que tu as besoin d'aide pour voler un truc?
Ne tür bir dava?
Quelle cause?
Ne zaman düşman bölgesine girsem, yerel halktan bir rehber bulurum.
À chaque fois que j'ai été en territoire hostile, j'avais un guide local.
Eğer bir şeyler yapmazsan, bu ikisi önlerine çıkan herkesi acımasızca öldürecekler. O topraktakiler de dahil.
Si vous ne faites rien, ces deux-là vont massacrer tous ceux qui se mettront sur leur chemin, dont les gens sur ces terres.
Plan şu... sana beni seçmenin ne kadar iyi bir fikir olduğunu göstereceğim.
Le plan... Je vous montre pourquoi c'était une bonne idée de m'emmener.
Belki de öldürmek günlük bir şey olmamalıdır.
Peut-être que tuer ne devrait pas être un truc du quotidien.
Ama bir gün fark ettim ki artık kaçamazdım. Savaşmam gerekiyordu.
Et puis j'ai réalisé un jour que je ne pouvais plus fuir, que je devais me battre.
Beni bir daha kandırmaya çalışırsan, ne kadar korktuğunu o zaman görürüz.
Essayez de me tromper encore une fois, et nous verrons à quel point vous serez effrayée.
Pekala, dinle. Güvenini asla zedelemeyeceğimi biliyorsun. Ama güven zedelememe kuralımı bir kere bozup sana güveneceğim çünkü arkadaşımızın gerçekten yardımımıza ihtiyacı var.
Bien, tu sais que je ne trahirai jamais un secret mais je fais faire une exception juste cette fois parce que notre amie à besoin d'aide.
Bir düşünsene, kız hayatı boyunca istediği her şeye sahip olmuş ve elde edemediği tek şey Axl.
La pauvre. Elle a toujours tout eu dans la vie, et la seule chose qu'elle ne peut pas avoir c'est Axl?
Tatlı bir oğlanla beraberim ve kimseye söyleyemiyor muyum?
Je sors avec un mec trop mignon et je ne peux le dire à personne?
Ailem böyle bir şeye asla izin vermez.
Mes parents ne feraient jamais ça!
Sonuç olarak senden asla istemediğim bir şey isteyeceğim ve benden daha iyi olduğun için belki yaparsın.
Alors, je vais te demander de faire un truc que, personnellement, je ne ferai pas, mais tu es lieux que moi, alors tu le feras peut être.
O ipi çekmeye başlama çünkü hepimizin başka bir yerde mutlu olma şansı var.
Tu ne peux penser comme ça, parce qu'il y a de fortes chances que l'on pourrait tous être heureux ailleurs.
- Bir nine gibi araba sürmüyorum.
Je ne conduis pas comme une vieille.
Bir sürü arkadaşım ve aile öldü, acıyı önlemeye çalışıp duruyorum.
De nombreux amis de la famille sont morts, donc je veux travailler pour ne pas penser à la douleur.
Üzerinde görmediğim bir şeyi sana almayacağım.
Je n'achèterai pas quelque chose que je ne t'ai pas vu essayer.
Ben bir arada kalmaya çalışırken Brick havuzu elinde tutmak için ne gerekiyorsa yapıyordu.
Pendant que j'essayais de garder mon calme, Brick faisait tout ce qu'il pouvait pour garder sa piscine.
Bu hiç benlik bir şey değil.
Non. Ça ne me ressemble pas du tout.
Mezuniyet yaklaşıyor, bütün arkadaşlarımın bir işi var ve bir iş bulamayacağımı düşünmeye başladım.
La remise des diplômes approche, tous mes amis décrochent des boulots, et je commence à penser que ça pourrait ne pas arriver pour moi.
Benim hakkımda bildiğin her şeye karşı olacak ama ben korkunç bir dişçi asistanı değilim.
Je sais que ça va à l'encontre de tout ce que tu sais sur moi mais... je ne suis pas une très bonne assistante dentaire. Maintenant je sais ce que je fais.
Odamın annemin projelerini yapabileceğini düşündüğü sonra çamaşırların kurutulduğu bir oda olmasını istemiyorum!
Et je ne veux pas être dans une chambre où maman pense pouvoir faire des projets et où elle finit par faire sécher des pulls.
Bir şey söylememem gerekiyordu.
Merde. Je ne devais pas en parler.
Ne kadar güçlü olduğuna dair bir fikrin var mı?
As-tu la moindre idée du pouvoir que tu as?
Peki, bir emlakçı bütün gün ne yapar?
Donc ça fait quoi toute la journée un gestionnaire immobilier?
Bir şeyler yapmaya çalışıyorum küçük şeyler, ne olursa. Peki. Bu hataları yapan kişinin gerçek ben olmadığımı kendime göstermek için.
J'essaie de faire des choses, des petites choses, presque rien, pour me prouver que la personne qui a commis ces erreurs n'est pas réellement qui je suis.
Çalıntı parayı bir bankaya emanet edemezsin, değil mi?
Tu ne peux pas déposer de l'argent volé à la banque n'est-ce pas?
Neden bir şey söylemedin?
Pourquoi tu ne dis rien?
Sizden öyle bir şey istemedim.
Je ne vous ai rien demandé.
Eve ne zaman geldiğin konusunda bir bilgin var mı?
Tu sais quand tu rentres?
Pekala, işler iyice bozulmadan bir şeyler söyleyeyim.
Puis-je vous parler avant que ça ne dégénère?
Bu iyiliğe karşılık bizimle bir vakaya gelmeye ne dersin?
Si tu me rendais la pareille en venant t'occuper d'un cas avec nous?
Eğer bu bir ilerlemeyse diğer Amerikalıları nasıl tehlikelerin beklediğini bilemeyiz.
Donc s'il y a escalade, on ne sait pas quels dangers d'autres Américains risquent de rencontrer.
"Erdem ne fakirliğin yok ettiği ne zenginliğin sağladığı bir şeydir."
"La pauvreté ne détruit pas la vertu pas plus que la richesse ne l'accorde."
Bu kadar basit bir vaka için buraya kadar gelmenize üzüldüm.
Je suis navré que vous ayez eu à venir jusqu'ici pour ça... Comme vous dites, "Une affaire on ne peut plus claire".
- Bir şeyi kanıtlamaz.
Ça ne prouve rien.
Ama küçük bir metal parçasını sorun edeceğini sanmıyorum.
Mais une petite pièce d'étain ne semble pas être un problème pour vous.
Tim'in çıkışında sıradışı bir şey görünmüyor.
L'enregistrement montre que Tim est parti et que rien ne sort de l'ordinaire.
Tıp fakültesindeyken ne olmak istediğime karar verememiştim, sonra bir gün ilk kadavramı gördüm.
J'étais en troisième année, et je ne savais pas vraiment ce que je voulais faire, puis j'ai eu à faire à mon premier cadavre.
Bir şey hatırlamayacaklarsa onları niye intihara yöneltiyor?
Alors pourquoi se suicident-ils s'ils ne se souviennent de rien?
Evet, iki turist de beni bir gecelik tuttu, - ama ikisi de seks istemedi.
Oui, deux touristes et américains m'ont engagée pour la nuit mais aucun ne voulait de sexe.
Garip gelecek ama bir şey istemediler.
Aussi étrange que cela paraisse ils ne voulaient rien.
Benimle, arkadaşlarımla ya da ailemle ilgili bir şey bilmiyorsunuz.
Vous ne savez rien sur moi ou mes amis ou ma famille
"Bana gelip sevişmek ister misin?" diyen bir emoji olmaması ne kötü.
Dommage qu'il n'y ait pas d'emoji qui dise "Hey, tu veux passer et coucher avec moi?".
Ben, kadınlar sana karşı bir şey hissetmiyorsa seks yapmaz. Duygusuz bir şey istiyorsan ondan bir şey alamazsın. Ciddi misin?
Ben, les femmes ne couchent pas si elles n'ont pas de sentiments pour toi, donc si tu n'es pas là-dedans avec des sentiments... tu ne ressentiras pas les siens.
Sonuç olarak bir şeyler elde etmek için en az ne yapmam lazım?
Vraiment? Donc, fais-moi un résumé, quel est le minimum que je dois faire pour avoir quelque chose?
Sarılmak zorunda değildim bir daha ne zaman görüşeceğiz muhabbeti yoktu.
Pas de câlin obligatoire, pas de conversation étrange pour savoir quand est-ce qu'on va se revoir.
Beni aramızda özel bir şey olduğuna inandırmıştın :
Je ne peux pas croire que tu sois si désespérée d'avoir un copain pour m'avoir joué le sale tour de me faire croire qu'on avait un truc spécial :
Bir yanım onu içerde görmediğim için seviniyor. - Buna dayanamayabilirdim.
Je préfère ne pas l'avoir vu enfermé, je ne le supporterais pas.
bir nedeni yok 30
bir nevi 51
bir nedeni olmalı 22
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neyi var 56
neon 28
new york times 63
bir nevi 51
bir nedeni olmalı 22
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neyi var 56
neon 28
new york times 63