Doğu traducir francés
7,356 traducción paralela
Orta Doğu umutsuz vaka.
- Le Moyen-Orient est sans espoir.
Rusya'nın Orta Doğu barışından hiçbir kazancı yok.
La Russie n'a rien à gagner de la paix au Moyen-Orient.
Orta Doğu'nun farklı olması için bir neden göremiyorum.
En quoi le Moyen-Orient serait-il différent?
Orta Doğu gibi mi?
Comme le Moyen-Orient?
Bilindiği üzere, Birleşik Devletler Orta Doğu'da askeri harekata destek vermemiştir.
Nous soutenons rarement une action militaire au Moyen-Orient.
Bunun da bana Kuzey Doğu Tarafı'ndan dost kaybettireceğine eminim.
Au risque de me faire mal voir dans l'Upper East Side.
Arkadyalıları doğu duvarından çıkarabilir miyiz?
Peut-on déplacer les Arcadiens du mur Est?
- Tamam, Doğu bloğu sakin.
Tout est calme côté ouest.
Doğu Kapısı'nda bekleyen bir araç olduğunu söylemiştiniz.
Vous avez dit qu'il y avait une voiture attendant à la porte est.
Evet, Dan, çaldığından eminim, ama doğu tarafındaki odadan geldiğini söyledi
Oui Dan, je suis sure qu'il a sonné. mais on aurait dit que ça venait de la chambre ouest.
Doğu kısmındaki misafir odası.
La chambre Ouest.
Nakliyecilik şirketim, Batı Sahili'ne ve Doğu Ülkeleri'ne dönerken, Nikaragua'yı kestirme yol olarak kullanıyor.
On coupe à travers le Nicaragua pour rallier la côte ouest et l'Orient.
Düşündüm de Doğu Yakası'ndaki iskelelerden başlarız.
Bon... Voilà ce que je propose. On commence par les quais de l'East Side.
Tercihen Üst Doğu Yakası'nda.
De préférence dans l'Upper East Side.
Hele bahsettiğin kişi doğu yakası gettosunda oturan bir yahudi köylüsü değilse yeme de yanında yat.
Et s'il s'agit d'un Juif qui n'est pas issu du ghetto de Lower East, c'est encore mieux.
- Orta Doğu'dan bir yerden para getirdiğini söyledin.
Qui? Tu as dit qu'il recevait de l'argent de quelqu'un du Moyen-Orient?
Doğu Berlin'den Batı Berlin'e taşındığımız zamanlar, Herkesin nefret ettiği çocuktum.
À l'époque, quand on a déménagé de l'Allemagne de l'est à Berlin ouest, tout le monde me détestait.
Burası doğu morfin odası.
C'est la chambre à morphine.
Evet ama Doğu Yonkers'ın iki yerleşim yerine sıkıştıracaksınız.
Que vous voulez bâtir à East Yonkers.
- Doğu yakasını her yerinde var değil mi? - Gördüm.
- Dans tout l'East Side.
Bu rakamların çoğu doğu yakasından mı?
Ces nombres... C'est l'East Side?
Doğu yakasıysa adamı yerinden edeceğim.
Parce que si c'est l'East Side, je vais l'aplatir.
Bir dahaki sefere doğu dediğinde, beni batıya gönderme.
La prochaine fois que tu veux que j'aille à l'est ne dis pas l'ouest.
Doğu kanadı, zemin kat.
Aile est, Rez-de-chaussée.
Doğu tarafı, hedefi kovalıyoruz.
Direction Est. Poursuivant la cible.
Kız arkadaşlarımla evden gizlice kaçardık ve şehrin doğu yakasındaki "Ruby's" denen bara gitmek için otostop çekerdik.
Je sortais de la maison en douce, et avec mes copines, on faisait du stop jusqu'à l'est de la ville, dans un bar appelé Ruby's.
Birisi, doğu yakası alışveriş merkezinde, bir av eşyaları dükkanından tüfek satın almak için onaylatmayı deniyormuş.
Quelqu'un essaye de la faire accepter pour acheter un fusil à un magasin d'articles de sport au centre commercial Est.
Güney tarafında 6 tane doğu tarafında da muhtemelen bir 4 tane daha.
6 au sud, et probablement 4 à l'est.
Doğu çıkışına doğru gidiyorlar!
Il est parti vers la sortie est!
Doğu Yakası'ndaki tüm morg ve hastaneleri aradım. Tanıma uyan kimliği belirsiz bir kadın yok. Bebek de aynı.
J'ai contacté les morgues, les hôpitaux de la côte, personne ne correspondait à la description.
O şeyle Coney Adasına kadar gidebilir, doğu şeridindeki tüm şehirleri bombalayabilirler.
Ils pourraient aller au large de Coney Island et atomiser toute la côte Est.
Biri, Doğu Merkezdeki marketin orada bütün buz makinalarını çalmış.
On a volé les glaçons d'une machine d'une supérette à East Center.
Bu tam Doğu Yakası'nda mesai bitiş saati En büyük katliamı yaratabileceği zaman.
En plein dans l'heure de pointe sur la Côte Est. C'est là qu'il peut faire le plus gros carnage.
Doğu tarafındaki avluda, beşinci kat.
Atrium est, cinquième étage.
21 : 00 Doğu saati, 04 : 00 yerel saatte girmeye hazırız.
On doit arriver à 4 h du matin, heure locale.
"Batı Virginia var ya neden Doğu Virginia olmasın?"
"Il y a la Virginie de l'Ouest, il devrait y avoir celle de l'Est".
Antik yakın doğu sergisi.
Des antiquités du Proche-Orient.
İsminizin okunduğunu duyarsanız kalkın ve düzgün bir şekilde, size doğu kanatlarına kadar eşlik edecek olan, arkamdaki arkadaşlarımın yanına gelin.
Tenez, quand je crie ton nom... Et suivez collègue derrière... Qui vous accompagnera à l'aile est.
Evet, Hint ya da Orta Doğu kökenli bir hastam var.
J'ai une patiente d'origine indienne ou du Moyen-Orient.
İlk durağımız Doğu Los Angeles'da.
On s'arrête d'abord à East L.A.
Osip'in adamları, Doğu bloku kızları çalıştırıyorlar. Güney Kaliforniya'da, bir yıldan fazla oldu Frank.
Les hommes d'Ossip... font bosser des filles de l'Est en Californie depuis plus d'un an.
Doğu bloğu kızları.
Des filles de l'Est.
Doğu Los Angeles'ta, Los Angeles nehrinin orada.
Dans l'est de L.A., près du fleuve.
Eylülün yedisinde, bu koşullar şu anda Birleşik Devletleri'in doğu yakası üzerine doğru ilerlemekte olan Faith Kasırgası'nı doğurdu.
Le 7 septembre, ces mêmes conditions ont créé l'ouragan Faith qui s'avance vers la côte est des Etats-Unis.
Ve tüm doğu sahili'ni tehlikeye atıyosunuz.
En mettant en danger la côte est.
Doğu yakası boyunca yedi vali.
Sept gouverneurs de la côte est.
" Başkan Underwood güçler ayrılığı ilkesini sarsmıştır ve bütün Doğu Yakası'nın kaderini Faith Kasırgası'nın eline bırakmıştır.
" Le président a sapé la séparation des pouvoirs et confié le destin de la côte est à un ouragan.
Kasırga dindiğinde ve doğu yakasındaki insanlar tekrar güvende olduklarında kampanyalarımıza devam etmeyi dört gözle bekliyoruz.
Nous reprendrons nos campagnes quand tout se dissipera et que les gens seront en sécurité.
Herkesin yüzyılın kasırgası olarak beklediği fırtınada Georgia'daki sel baskınına sebep olan yağmur haricinde doğu kıyısının geri kalanında bir şey olmadı.
A part les inondations en Géorgie dues aux pluies résiduelles, le reste de la côte n'a pas été touchée par l'ouragan annoncé comme la tempête du siècle.
- Dökül bakalım Jim. - Doğu yakası sonuçları geliyor, bekle.
Je t'écoute.
Bir tarama yapip tum Dogu yakasindaki sistemi baştan başlattik.
Euh, nous avons lancé un diagnostique et relancé le système complet tout le long du littoral oriental.