Durum ne traducir francés
3,808 traducción paralela
Ama yine de,... durum ne kadar kötü olursa olsun hep bir yolunu bulduk,
Mais néanmoins, aussi mauvaise que la situation est était, on s'en est toujours sorti.
- Hakira. servis asansöründe durum ne?
Super. Et l'ascenseur de service?
- Durum ne?
A quelle occasion t'es là?
- Durum ne kadar kötü?
C'est grave? Pas terrible.
Sence bu durum ne ifade ediyor? Ne yani, mangırı yollardan mı toplayacaktı?
T'as cru qu'il allait vivre de petits casses?
O durum ne âlemde bu aralar?
Comment ça se passe aujourd'hui?
Siz de durum netlik kazanana kadar kimseye tek kelime etmeyin.
Vous deux, ne dîtes pas un mot à qui que ce soit jusqu'à ce que nous sachions exactement ce qu'il se passe.
Durum ne olursa olsun birbirimize güvenebilmeliyiz.
Nous pourrons toujours nous faire confiance, quelque soit notre rang.
Durum ne?
Alors?
- D'de aylaklar var! - C'de durum ne? !
- Des rôdeurs dans le D!
Sen de onu istemiyorsun. Durum böyle, değil mi?
Tu ne veux plus d'elle, c'est ça?
Olur da gelmezse de, bu durum bu insanları oldukça karanlık bir ruh haline itip, hayatın yaşamaya değer olup olmadığını sorgulamalarına neden olacaktır.
Par contre, si elle ne vient pas ce sera assez pour pousser ces personnes dans un endroit très sombre et leur faire se demander si la vie vaut tout simplement le coup.
Tamam, ideal bir durum olmadığı doğru ama ne zaman böyle oluyor ki?
O-Ok, ce n'est pas une situation idéale, Mais... est-ce que?
Olay şu ki, Tess ile aramdaki durum da kişisel ve bir Bölge Savcı Yardımcısı'nın ilgisine kesinlikle muhtaç değil.
Le truc c'est que, ma situation avec Tessa... C'est personnel, aussi, et ça ne requiert pas l'attention du procureur du district.
Her şey bir yana, bu imkansız bir durum gibi görünüyor ve başka neyi farklı yapabilirdim, bilmiyorum.
tout le reste il semble juste que cette situation impossible, et je ne sais pas ce que j'aurais fait différemment, mais... quitter ma..
Ben de çocuklarım küçükken acil bir durum olduğunda ne yapacaklarını öğretmiştim :
Quand mes enfants étaient plus jeunes, Je leur ai appris quoi faire en cas d'urgence :
Bir daha fahişeyle yatmayacak olsan bile bu durum anlaşılması imkansız olan şeyi değiştirmiyor.
Même si tu n'en touchais plus jamais, ça ne changerait pas ce qui est impossible à comprendre.
Video konusunda ikileme düşeceğin bir durum yaratmak istemedim.
Je ne voulais te mettre dans une position où tu aurais à décider quoi faire avec cette vidéo.
Bu yaptığımız gizli infazlardan biri değildi. İkincisi, bu durum hiçbir şeyi değiştirmez.
Ce n'était pas un meurtre dissimulé, et ensuite, ça ne change rien.
Benim en güzel yönlerimden biri şudur, Savcı Rios ortada hoşuma gitmeyen bir durum varsa kimsenin ne olduğunu sormasına gerek kalmaz.
Une des bonnes choses à propos de moi, Assistante Rios, c'est que lorsque je ne suis pas contente les gens le savent tout de suite.
Sizce de bu durum öldürücü enjeksiyonun sistematik bir sorunu değil mi?
Et vous ne pensez pas que c'est un problème systématique de l'injection létale? Je ne pense pas.
Bunlar bizim aradığımız insanlar eğer bize isimlerini verirsen durum çok kötü olmaz.
Ce sont ces personnes que nous voulons, donc si vous nous donnez leurs noms, Ça ne sera pas trop grave.
Benimle ilgili bir durum olduğunu neden düşündüğünü anlayamıyorum.
Je ne comprends pas pourquoi tu penses que j'ai un problème avec ça.
Bunun olağanüstü bir durum olduğunu o yüzden Ethan'ı almayacağını söyledi.
Elle a dit qu'il y avait des circonstances particulières, voilà pourquoi elle ne peut pas envoyer Ethan en famille d'accueil.
Kaçak bir katile ne diyorsunuz bilmiyorum hanımefendi ama ben buna son derece acil durum derim.
Je ne sais pas comment vous qualifiez un meurtrier en liberté, madame, mais j'appelle ça une circonstance exceptionnelle.
Ciddi bir durum olmasaydı törenden ayrılmazdım herhalde.
Je ne serais pas parti des funérailles si ce n'était pas important.
En azından şu durum için sorumluluk üstlenir gibi görünemez misin?
Tu ne pourrais pas prendre au moins ta part de responsabilités dans cette affaire?
Oylama, 21 saat içinde sonuçlanmadan evvel... -... acil durum yardımı istiyoruz.
Et nous demandons une requête d'urgence avant que l'on ne conclue le vote dans approximativement 21 heures.
Kızdığımdan değil ama durum böyle yani.
Je ne suis pas en colère, c'est simplement comme ça.
Bu durum hiç içime sinmiyor Martin.
Je ne suis pas à l'aise avec ça.
- Durum ne?
Alors?
Ve bunu önemseme, aşırı bir durum olmaz... gemi tamamen kapatılır, yerinde sıkıntıdan ölürsün.
Ne doutez pas de vous. En cas de problème, la cabine sera dépressurisée. Vous mourrez tout de suite.
Ne kadar ironik bir durum bu?
Sérieux. C'est ironique, non?
Durum şu ki, Ne yaptığımı bilmiyorum.
Le truc c'est que, je ne sais pas ce que je fais.
Durum buysa, neden bekâr bir kadının peşine düşmedi öyleyse?
Si c'est le cas, pourquoi ne pas chercher d'abord une femme célibaire?
Başka ne işler peşindeyse artık, onlar kafa yorulmayacak kadar sıkıntılı bir durum.
Ce qui se passe d'autre est presque trop gênant à contempler.
Ayrıca kadınların pantolon giymesi ne zaman kabul edilebilir bir durum oldu?
Quand le port du pantalon est-il devenu acceptable pour une femme?
Carrie, doğruca Temyiz Mahkemesi'ne gidip acil durum temyiz başvurusu yapacağım.
Je vais directement au tribunal faire appel.
Dün Silas'tan yürüttüm. Ve bilgin olsun, eski erkek arkadaşın hakkında psişik rüyalar görmen konusunu kafaya takmayacak kadar ilişkimize güveniyorum. Ama bu yine de berbat bir durum.
Accrochée à Silas hier, et pour l'info, j'ai confiance en notre couple que tu ais des rêves psychiques avec ton ex-petit copain ne me dérange pas, mais ça craint quand même.
Acayip bir durum yoktu. Ne kadar büyük olduklarına bakmak içindi.
Y a rien de bizarre, c'était juste pour voir s'ils étaient gros.
Bu işte hasarlık bir durum yok!
On ne fait de mal à personne!
Ne boktan bir durum.
Ça craint.
Annem ve babamla ilgili bir durum var ama babam bana içini açmaz, dinlemez beni.
Il y a cette chose qui se passe entre nos parents et... il ne se confie pas, il ne m'écoute pas.
Durum ne kadar kötü olursa olsun her zaman doğru kararları veriyorsun.
Pourquoi me confies-tu cette décision?
Ve böyle bir durum da yaşanmazdı.
Et nous ne serions pas dans cette situation.
İnsanların senin kim olduğunu tanımamasına izin vermemen biraz boktan bir durum.
C'est dommage que vous ne laissiez pas les gens voir qui vous êtes réellement.
Ne kadar münasebetsiz bir durum farkında mısın?
Est-ce que vous savez à quel point c'est indécent?
İşte durum şu ki, buraya ilk senin geldiğini kimse görmedi.
Le truc c'est que personne ne t'as vu arriver ici en premier.
Bu durum böyle devam edemez.
Cette situation ne peut continuer.
Durum şu ki ; ne yazık ki... geçenlerde... ölmüş olan bir ajanınızla görüşmüş birini tanıyorum. Marat Milankovic.
Quel qu'il soit, est j'ai quelqu'un qui avait pour but de parler à l'un de vos agents qui a récemment... malheureusement... mort, euh, Marat Milankovic.
Ne çeşit bir tıbbi acil durum hakkında konuşuyoruz?
De quel type d'urgence médicale on est en train de parler?
durum nedir 160
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
nero 36
new york 2524
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
nero 36
new york 2524
nepal 33
newt 42
newman 169
nellie 86
newsweek 23
neşter 48
nerede yaşıyorsun 103
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
newt 42
newman 169
nellie 86
newsweek 23
neşter 48
nerede yaşıyorsun 103
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139