Evet de traducir francés
88,296 traducción paralela
Evet Dean bu onun Pan'ı.
Oui, c'est la flûte de Pan.
Evet, bence de.
En effet.
- Evet, oradaydım.
Je me souviens de vous.
Evet, böyle bir tane daha vardı.
En voilà une autre de semblable.
- Killer Frost ve Flash gibi mi? - Evet. Sen de yapılması gerekenin beni kendinden uzaklaştırmak olduğunu mu düşündün?
Tu pensais que me repousser était la meilleure chose à faire?
- Evet. Niye hiçbir şey hatırlamıyorum?
Je ne me souviens de rien.
- Bilim Kulübü. - Evet.
Le club de science...
- Bir de anime kulübü mü? - Evet.
Et le club animé?
- Evet, tabii.
Pas de problème.
Evet, CCPD'de, Julian Albert'ın uzman idaresinde olay yeri inceleme uzmanı olarak görev yapıyorum.
Je fais partie de la police scientifique du CCPD sous les ordres de Julian Albert.
Evet.
Pour vous et les cours de collège de Barry? Ouais.
- Evet, sen de yardım ettin.
- Ouais, vous avez aidé. - - Je n'ai pas...
Biliyorum ama her ona hayır demeye çalıştığımda ağzım evet diyor.
Je sais, mais chaque fois que j'essaie de lui dire non, Ma bouche dit "Oui".
- Bu inekçe de "evet" demek.
C'est "Oui" en Nerdish.
Evet, işte bu yüzden kardeşimin doğaüstü tasmasını çekiştirdiğimde böyle baş belası yere geldim.
Oui, c'est pourquoi il est une telle douleur dans le cul Quand vous tirez sur la laisse surnaturelle de mon frère.
Evet, ama telafi aşamasındayım.
Mais je suis à la pointe de la rédemption.
- Evet. Bonnie bir şeyler biliyor mu merak ettim.
Je me demande si Bonnie sait quelque chose à propos de ça.
Evet öyle çok mantıklı!
Oui, c'est ça, c'est tellement... Ça a tellement de sens!
Evet, ama kim bilir benim ne kadar var.
Oui, et qui sait combien de temps il me reste.
Evet, Dorian'dan araştırmamızda yer almasını istedim.
Oui, j'ai demandé à Dorian de prendre la tête de nos recherches.
Evet, oranın da tek eksiği buydu.
Ouais, ça ferait vraiment ressortir le potentiel de l'endroit.
Evet, artık benimle görüşemeyeceğini kastettim.
Sinon tout ça est hors limite. Rien de plus.
Evet, çünkü hiçbiri birini öldürecek kadar beni önemsememiş.
Oui. Car personne ne tenait assez à moi au point de tuer quelqu'un.
Evet, ciddi problemleri olan biri üzerinde.
Sur quelqu'un avec de sérieux problèmes.
Evet, cinayet bu konuyu çözer.
Un meurtre pratique de cette façon.
- Evet. Seni sahildeki partiden hatırlıyorum.
Je vous ai reconnu de la fête à la plage.
Evet o vardı bir de. O konudaki fikrimi değiştirdim aslında.
Oui, eh bien... j'ai changé d'avis sur tout ça, en fait.
Evet, sonra çocuğun okulda gerçekten öğrenci olduğunu anlayınca bu deneyin gerçek olabileceğini düşünmeye başladım.
Oui et quand j'ai réalisé que ce gamin était un vrai étudiant de Malibu, j'ai... j'ai commencé à me dire que cette "expérience" pourrait être vraie, aussi.
Evet. Ben şey yapmaya çalışıyordum da...
J'étais... j'essayais de...
Evet, artık her tarafından kan çıkmadığı için.
Oui. Maintenant que vous ne saignez plus de l'intérieur.
Evet, ben de yapamam.
Moi non plus.
- Evet. - Sen de en az onun kadar kötüsün.
- Tu es aussi mauvaise que Lui.
Evet kamera yanmış. Ama sen de gördün değil mi?
La caméra est morte, mais vous l'avez bien vu?
Ama Morax 2. rütbe bir şeytan iki bebeğini almış böylece Awar'ın elinde evet dört bebek kalıyor.
Mais Morax, démon de rang 2, lui en a pris deux, ce qui a laissé Awar avec... Oui... Quatre bébés.
Evet belki yeniden başlıyordur. Belki bir çeşit döngüsü vardır.
Peut-être qu'ils ont repris un espèce de cycle?
Evet şimdi de Daryn Boston.
Oui, et maintenant, Daryn Boston.
Evet. Kara Bill ile ilgili ne bildiğini söyle?
Dites-nous, vous savez quoi de Black Bill?
Evet, eskilerde insanların Moloch'ı kilitleyip hapsetmişler.
Oui, un membre de la famille, un jour, il a enchaîné Moloch, l'a enfermé. Et affamé.
Evet şu an elimde sadece bu var.
Là tout de suite, c'est tout ce que j'ai.
Evet ben de.
Moi aussi.
- Evet ben de öyle.
- Moi non plus.
- O taraftandı evet.
- De cette direction, oui.
Evet, belki de.
Peut-être.
Evet olanlardan sonra eşim tekrar işin başına geçti.
Oui, ça a permis à ma femme de reprendre possession des lieux après ce qui est arrivé.
- Evet eve girdiğimi hatırlayacaktır.
Elle se souviendra de mon retour.
- Evet, çocuğun tanığıyla görüşmek gerek.
On doit vérifier l'alibi de ce gamin.
Evet bugün sahilde yanına gelecektim ama ortam fazla kalabalıktı.
J'ai tenté de te parler, au foot, mais y avait trop de monde autour.
Evet ve hemen dediğimi yapmazsan kanıtlamak zorunda kalırım.
Et vous serez arrêté si vous ne sortez pas tout de suite.
- Evet ya da hayır şeklinde cevap ver.
C'est un oui, pas de doute.
- Evet gayet de yargılıyorsun.
- Si.
Neye? Trish'e aşık olduğuna mı? Evet muhtemelen.
Il est peut-être amoureux de Trish, oui.
evet dedi 25
evet dedim 36
evet de desen 16
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
detroit 189
dennis 260
evet dedim 36
evet de desen 16
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
detroit 189
dennis 260