Inanmıyorsun traducir francés
1,631 traducción paralela
Eğer senin söylediğin kadar uzun süredir arkadaşsak... sana çocuklarımın isimlerini söylemiş olmalıyım. Bana hala inanmıyorsun, değil mi?
Si nous sommes amis depuis aussi longtemps que tu le dis, j'ai du te dire les noms de mes enfants.
Tanrı'ya inanmıyorsun ama adamın birine inanıyorsun.
Tu ne crois pas en Dieu, mais tu suis aveuglément un seul homme?
Sanırım tatlı dilin yılanı deliğinden çıkaracağına inanmıyorsun. Ama hazır cevaplığın da yılanlar üzerine aynı etkiyi yapacağına inanıyor musun?
On n'attrape pas les mouches avec du miel, mais en attrape-t-on plus en les humiliant?
Bak, inanmıyorsun.
- Tu vois, tu n'y crois pas, non?
Bana inanmıyorsun.
Tu ne me crois pas.
- Anlaşılan o ki ; bana inanmıyorsun. - Hata yaptığını itiraf etmekte bir sorun olmadığını söylediğimde, bana güven diyorum sadece.
Tu peux me faire confiance quand je te dis que tu peux avouer avoir fait une erreur.
Dürüst ol baba. Buna inanmıyorsun.
Papa, tu n'y crois pas sincèrement!
- Buna gerçekten inanmıyorsun.
Tu le penses pas vraiment.
O bilişsel psikoloji zırvasına inanmıyorsun değil mi?
Tu ne crois pas à tout ce concept cognitif de merde?
Elbette inanmıyorsun. Beni sorumlu tutuyorsun.
Non, vous me croyez responsable.
Buna gerçekten inanmıyorsun.
Tu ne crois pas ça.
Bana asla inanmıyorsun.
- C'est la vérité! Tu ne me crois jamais.
- Yani, gerçekten inanmıyorsun?
Alors tu ne crois pas vraiment?
Hâlâ davaya inanmıyorsun.
Je vois que tu ne crois toujours pas aux causes.
Yanımdasın, çünkü daha iyisini hak ettiğine inanmıyorsun çünkü yapabileceğinin en iyisinin bu olduğuna inanıyorsun.
On reste parce qu'on trouve qu'on ne mérite pas mieux. On croit qu'on ne peut pas faire mieux.
Bir dakika çaldık, Tanrı'ya inanmıyorsun dediniz.
On joue une minute, il me dit que je crois pas en Dieu.
Bana inanmıyorsun ama öyle.
Crois-moi, c'est vrai.
Hiçbir konuda bana inanmıyorsun.
Tu ne me crois jamais.
Sen de bana inanmıyorsun değil mi?
Tu ne me crois pas non plus.
Biliyorum sen de bu hayalet palavralarına inanmıyorsun.
Toi non plus tu ne crois pas aux fantômes.
Onun bana inanmayacağını bilmeliydim ; ama sen neden inanmıyorsun?
Je me doutais qu'elle ne me croirait pas.
Ama sen romantizme inanmıyorsun.
Mais tu ne crois pas aux romans.
Şöyle diyeyim. Sen bunu satıyorsun, ama kendi ürününe inanmıyorsun.
Si je te résume, tu vends un produit auquel tu ne crois pas.
Ama sen bana inanmıyorsun.
Mais toi, tu ne me crois pas.
Ama sen bunlara inanmıyorsun Yuri.
Mais tu n'y crois pas, Yuri.
Yani sen inanmıyorsun?
Donc, tu n'es pas croyant?
Muhtemelen bana inanmıyorsun ama doğru olan bu.
Tu ne me crois sûrement pas, mais c'est vrai.
Yapacak işi olan bir tek sen mi varsın? Bence buna kendin bile inanmıyorsun.
Tu crois être le seul qui ait du travail?
- Bana inanmıyorsun.
Tu ne me crois pas.
Hadi Richie, buna inanmıyorsun, öyle değil mi?
Richie, tu vas pas me dire que tu crois à ça, hein?
Sen bu zırvalara inanmıyorsun, değil mi?
Ne crois pas ces conneries.
Biliyorum peri masallarına inanmıyorsun. Ama inansan ben parlayan zırhları içinde senin şövalyen olmak isterdim.
Je sais que tu ne crois pas aux contes de fées, mais si tu y croyais,
- Niye bana inanmıyorsun ki?
- Pourquoi ne pas me croire?
Bana inanmıyorsun, değil mi?
Tu ne me crois pas, hein?
Niye, sen artık inanmıyorsun musun?
- Toi, t'y crois plus?
Neden bana inanmıyorsun?
Pourquoi vous ne me croyez pas!
Bana inanmıyorsun, değil mi Teresa?
Vous ne me croyez pas Teresa?
Neden bana inanmıyorsun?
Pourquoi ne me croyez-vous pas?
Haydi ama, inanmıyorsun, değil mi?
Tu vas pas croire ces conneries?
Çok para kazanırız bu işten! Hala inanmıyorsun değil mi?
- Tu ne me crois pas plus que ça?
Adam uçuyordu hani kuş misali. Ona da mı inanmıyorsun?
Le gars était en train de voler, tu ne vas pas le croire non plus?
- Sen Tanrı'ya bile inanmıyorsun.
- Espèce de nain! - Capricieuse! - Je te supporte plus!
Collier'ın gerçekten bunu yapabileceğine inanmıyorsun, değil mi?
Tu ne crois pas vraiment que Collier peut faire ça, si?
- Ama inanmıyorsun.
Tu ne peux pas.
O hurdanın gerçekten de uçacağına inanmıyorsun, değil mi?
Tu ne crois tout de même pas que cette poubelle va voler, non?
Hız hedefliyoruz. Zaten uçacağına inanmıyorsun.
Et tu ne pensais pas qu'il volerait de toute façon.
Katra'nın içinde olduğuna inanmıyorsun.
Vous ne croyez pas au katra.
- Açıkça görüldüğü gibi, inanmıyorsun.
De toute évidence, non.
Bana inanmıyorsun?
Tu ne me crois pas?
Bana inanmıyorsun, değil mi?
- Tu me crois pas c'est ça?
Gösterdim ve hala inanmıyorsun öyle mi?
Comment t'as fait ce truc?
inanmıyorum 653
inanmam 64
inanmayacaksın 31
inanma 22
inanmalısın 26
inanmıyor musun 67
inanması zor 44
inanmıyor musunuz 18
inanması güç 18
inanmam 64
inanmayacaksın 31
inanma 22
inanmalısın 26
inanmıyor musun 67
inanması zor 44
inanmıyor musunuz 18
inanması güç 18