Je traducir francés
4,679,533 traducción paralela
- Özür dilerim.
- Je suis désolé.
Şu noktada, sıradan bir geceye de razıyım.
Je me contenterais d'une nuit banale.
Bay Jeffords, bütün hayranlarımın bilmesini isterim ki, polisin yasa dışı madde bulduğu ceket benim değildi.
M. Jeffords, je veux que mes fans sachent que ce n'est pas ma veste, dans laquelle les flics ont trouvé de la drogue.
Tamam, üçte görüşürüz. Ve yıl dönümü hediyesi istemiyorum.
Rendez-vous à 15 h, mais je ne veux pas de cadeau.
Bugün okula gitmek zorunda mıyım?
Je suis obligé d'aller à l'école?
Ama 5.30'dan beri ayaktayım, hava soğuk ve gazete dağıtırken yoruldum.
Je me suis levé à 5h30 et il fait froid, je suis fatigué.
Ben de mızmızlanmandan yoruldum.
Je suis fatigué de t'entendre.
Kaçıncı sınıfta olduğumu bile bilmiyor.
Il sait même pas en quelle classe je suis.
- Ben yapamam.
Je peux pas!
Yıl sonu pizza partisinde gözüm var.
Je veux avoir droit à la soirée pizza en fin d'année.
Peynire, buğdaya, domatese ve suya alerjim var zaten.
Je suis allergique au fromage, à la farine, aux tomates et à l'eau, de toute façon.
Vivian Saunders, gözlerime inanamıyorum.
Vivian Saunders, je ne rêve pas!
Bir malikânede yaşıyor olabilirim ama ben hâlâ vakumlu kabı icat edip, feci zengin olan sıradan bir ev kadınıyım.
J'habite peut-être un palais, mais je suis toujours la ménagère qui a inventé la fermeture hermétique pour devenir riche à en crever!
Ben burada oturup, satılan her kâseden telif hakkımı alarak, antik maymun pençesi koleksiyonuma bakmaktan memnunum.
Je préfère simplement rester ici, à amasser les droits sur chaque récipient vendu en admirant ma collection de pattes de singes.
Eh, tabii. Bilmez miyim. Ama...
Oui, je comprends ça...
İşte karşınızda "Salata Kurutucu!"
Je vous présente... l'agitateur à salade!
Bu neden benim umurumda olsun ki?
Et je suis censée m'y intéresser parce que...
Üzgünüm ama galiba grip olmuşum.
Je suis un peu grippé.
Bu gece gelebileceğimi sanmıyorum.
Je pourrai pas venir, ce soir.
Buraya gel istersen, rektumdan ateşini ölçeyim. Ayağımı sokarak, yalancı pezevenk!
Tu devrais venir pour que je prenne ta température rectale à coups de pied, espèce de menteur à la con!
Smokey, çok üzgünüm ama bu gece yıl dönümüm ve ben...
Je suis désolé, c'est mon anniversaire de mariage...
Mağazaya daha gitmedim.
Je sais pas encore.
Ne yani, İran Şahı mıyım ben?
Je suis pas le shah d'Iran!
Sohbet etmek isterdim ama bugün yıl dönümümüz ve Sue'ya bir hediye almalıyım.
J'adorerais discuter, mais c'est notre anniversaire de mariage et je cherche un cadeau.
Greg'le benim gibi mutlu olmanıza çok sevindim.
Je suis tellement contente! Vous êtes comme Greg et moi!
Affedersin sevgilim. Bunları denemem gerekiyor.
Excuse-moi, mon amour, je vais les essayer.
Seni gördüğüme sevindim Ginny ama Sue için güzel bir şey seçmeliyim.
Je te laisse, il faut que je trouve quelque chose.
Eyvah, Sue'ya çok güzel bir şey almalıyım.
Il faut que je trouve un truc extra.
Ben fikir değil, tutku satın alırım!
Je n'achète pas des idées, j'achète de la passion!
Bende tutku var!
Je suis passionnée!
Öyleyse, kocan için çok üzülüyorum.
Alors, je plains votre mari.
- Bu icat için kıçımı yırttım.
- Je me suis cassé le cul!
Kennedy vurulduğundan beri böyle ağır çekim alkışlamamıştım.
Sue, je n'avais pas applaudi comme ça depuis la mort de Kennedy.
Bir ürün böyle satılır ve ben böyle bir tutkuya destek olurum!
Ça, c'est de la vente! Et c'est le genre de passion que je soutiens!
Lisedeki koro şefime söylediğim gibi : Bu bebeği istiyorum! Ve bu bebeği satmak istiyorum!
Comme je l'ai dit à mon prof de chorale au lycée, je veux ce bébé et je veux vendre ce bébé!
Kızlar, haftaya hissedarlar toplantısında, sadece fotoğraflar için poz vermemi beklediklerinde, Salata Kurutucu'yu gözlerine sokacağız!
Les filles, à l'assemblée des actionnaires, ils s'attendront à ce que je pose devant les photographes, et on leur jettera l'agitateur à la tête!
Bunu her yere yanımda götürüyorum.
Je l'emmène partout.
Kevin Murphy! Sonunda buldum seni!
Je te cherchais!
Çok iyi çalıyorsunuz! O şarkıyı taşaklarımda hissettim.
Vous avez un bon son, je l'ai ressenti dans les couilles.
Balım nabzımı yükseltiyor, beni çok terletiyor, bana burnumda bir delik varmış gibi hissettiriyor. O kızı çok seviyorum be!
Elle me fait vibrer, elle me fait transpirer, j'ai l'impression d'avoir un trou dans le nez, je l'adore!
Onun bebek yapmasını istiyorum!
Je veux avoir des bébés avec elle!
Of be, benim uzanmam lazım.
Il faut que je m'allonge.
Zaten böyle daha iyi kullanıyorum. Direksiyonun altına bakmayı seviyorum.
C'est mieux comme ça, je vois sous le volant.
Artık seninle arkadaş olmak istemiyorum.
Je veux plus être ton copain.
Ben hazırım.
Je suis prête.
Çok üzgünüm.
Je suis désolée.
Çocuklara ben bakarken böyle şeyler hiç olmuyordu.
Ça n'arrivait pas quand je m'occupais des enfants.
Ben sana güzel bir küllük aldım. Kristalden yapılmış. Neredeyse elmas sayılır.
Je t'avais acheté un cendrier en cristal, pratiquement du diamant.
Üzerime düşeni şimdi yapıyorum!
Maintenant, je fais pas rien!
Haftanın altı gecesi kıçımı yırtıyorum, yoldaki her kasisi hissediyorum çünkü değerli bir hizmet sunuyorum!
Je me casse le cul 6 nuits par semaine sur tous les nids de poule, pour fournir un service important.
İnsanları mutlu ediyorum!
Je rends les gens heureux.