Karşı ateş traducir francés
342 traducción paralela
Boxerlara karşı ateş emri verdim.
C'est moi qui ai ordonné de tirer sur les Boxers.
- Karşı ateş açmayacağız.
- Ne pas riposter.
Çünkü karşı ateş açarsak, onlara, bize karşı kullanmaları için yeni propaganda malzemesi vereceğiz ve savaş isteyen Komünistlerin ekmeğine yağ süreceğiz.
Car si nous ripostons, cela servira la propagande contre nous. Les communistes veulent que nous déclenchions une guerre afin que la Russie vienne au secours de la Chine, et s'en empare.
O halde, niye korumalarınızın hiçbiri karşı ateş açmadı?
Pourquoi vos gardes n'ont-ils pas riposté?
Karşı ateş açalım mı?
Mais ce problème dépasse le domaine de mon expérience.
Onları, karşı ateş açacağımıza dair uyarın.
Prévenez que nous allons tirer.
Karşı ateş, Bay Worf.
Ripostez, M. Worf.
Borglara karşı ateş gücünü arttırmak için yapılan geliştirmeler... burada da etkili olabilirdi.
Les moyens utilisés pour accroître la puissance de tir contre les Borgs pourraient être efficaces.
Henüz karşı ateş açmadılar.
Ils ont pas encore riposté.
Sonra karşı ateş açıp, onları yok etmişizdir.
Nous avons dû les détruire.
- Komutan, karşı ateş açıyorlar.
- Commandant, ils ripostent.
Kaçış manevraları Teğmen. Karşı ateş.
Manoeuvre d'évasion et riposte.
Onlara saldırırsak, karşı ateş açarlar.
Si on l'attaque, il ouvrira le feu aussi.
- Karşı ateş.
- Procédure de riposte.
Karşı ateş açıyorlar.
Ils ripostent.
Karşı ateş.
Ouvrez le feu.
Hayvanın sezgisine karşı, gerçek eğlence aklıma daha yatkın bu yüzden, vuracak kadar yaklaşınca, ateş etmem.
Le vrai plaisir est de mesurer mon esprit à l'instinct d'un animal... qui ne va pas me laisser approcher pour pouvoir tirer.
Bizi yoğun ateş altında tutuyorlardı bu yüzden, şu kütüğün ardından, karşıya geçip, tepenin altına ilerledim.
Les Allemands nous arrosaient. J'ai traversé ici, en rampant jusqu'à ce tronc d'arbre.
Karşıya geç ve ben ateş edince, sen de ateş et.
Traverse la gorge et ne tire que lorsque je tirerai.
Ateş ettiğinde, karşındakini hedef olarak düşün, insan değil.
Quand tu tires, ne pense pas à l'homme, mais à la cible.
Sokağın karşı tarafından biri ateş etti. Balkondan geliyordu.
Le tir venait d'en face, je l'ai vu.
Suçu, emirlere karşı gelip ateş açmak ve mevziyi terketmek.
Bien, mon capitaine.
- Kafana takma. Birden karşılaşıyorsun işte. Elindeki bütün el bombalarını at, hiç durmadan ateş et ve kaç.
Si tu rencontres l'un d'eux, c'est simple, tu lances toutes tes grenades et tu te casses.
Sana karşı arzularım ateş gibi yükseliyor.
Mon désir augmente et tombe comme une fièvre.
Batıya doğru ateş ederlerse, karşılık veriyoruz.
S'ils tirent dans la zone ouest, on riposte.
Karşındakinden daha hızlı silah çekip, ateş etmelisin.
Faut dégainer et tirer plus vite que l'adversaire.
Ateş eden bir birlikle karşılaşmak istemediğiniz sürece, evet.
Tu préfères un peloton d'exécution?
Tut, nehrin karşı yakasına ateş etmek için tüfeği kullan, makineliyi sonraya sakla.
Prend, mais pour la rive d'en face - la carabine. En réserve, la mitraillette.
Yolun karşısındaki adamlara ateş ediyorlar.
Rien. Ils tirent sur des gars de l'autre côté de la route.
Ben de kasabada kalıp, polis ve doktoru yüksek ateş ve delilik belirtilerine karşı dikkatli olmaları konusunda uyardım.
Je suis resté en ville, j'ai demandé à la police et au médecin de signaler tout cas de fièvre et de délire.
Karşı sıradaki çatıların birinden rahatlıkla ateş edilebilir.
N'importe qui peut tirer dans ces fenêtres de l'autre côté de la rue.
Bugünün haber başlıklarına bakarsak, sabaha karşı çıkan çatışmada Tehlikeli bir çetenin üyesi 6 genç Los Angeles'ın güneyinde polisin açtığı ateş sonucu öldü.
Au chapitre des nouvelles locales, il faut signaler la mort de 6 jeunes membres d'un gang très dangereux abattus par la police dans le sud de Los Angeles.
Bu sabaha karşı polisin açtığı ateş sonucu ölen gençlerin "Yeşil Fırtına" isminde bir Los Angeles çetesinin üyesi oldukları öğrenildi.
Les jeunes tués par la police lors de la fusillade de ce matin appartenaient tous à un gang appelé "Terreur verte".
Ateş etmeyi bilen bir kadın yerine binlerce manyak vahşiyle karşılaşmayı yeğlerim.
Plutôt affronter une horde d'Apaches qu'une femme sachant tirer.
Kenar mahallelerdeki gece buluşmalarında iş görür ama o şeylerle dışarıda yine karşılaşacaksak daha fazla ateş gücüne ihtiyacımız olacak.
Suffisant pour les soirées dans le ghetto, mais pour se faire ces mecs dehors, il va falloir du plus sérieux.
Adam psikolojik olarak dengeli saygı duyulan bir rahipti ama aniden 9 milimetreyi çıkardı ve karşıya ateş etti.
Un homme stable et un ecclésiastique respecté, qui tout d'un coup sort un 9 mm et se met à tirer.
Asker... bugün, sayıca bizden üstün bir düşman birliğine karşı pusu kuracağız. Kamuflaj, şaşırtma, çapraz ateş... ve deniz piyadelerinin doğal atılganlığı silahlarımız olacak.
Nous allons accrocher une force hostile numériquement supérieure... en progressant à couvert, par surprise... en faisant appel au tir croisé... et à l'agressivité naturelle du Marine.
Hırsız bana ateş etti, bende karşılık verdim ve zavallı Bella arada kaldı ve çapraz ateşte vuruldu.
Je l'ai utilisée pour payer ce dîner. Y compris le caviar dans lequel tu trempes le coude.
- Tüm güç kalkanlara. - Nesne ateş ediyor. Karşı ateş açın!
Je trouve étrange que nos visiteurs n'éprouvent pas plus de compassion envers leurs camarades qui ont péri, alors qu'ils éprouvent pour cette cargaison une grande anxiété.
- Karşı koyarsanız ateş ederiz! Haydi ama dostum, kanunsuz birine mi benziyorum, sakin ol biraz!
Arrêtez les gars j'ai l'air du type qui se balade avec un flingue?
O telefonda 20 dakika görüşme yapıyor, ve sonra birbirinize karşı çatışma durumuna geçiyorsunuz. Aynı çapraz ateş gibi.
Il interviewe les gens pendant 20 minutes, et ensuite... vous vous critiquez, comme dans un débat politique.
Kalan dar vaktimizi kurtarma çabamızın bir parçası olarak bu bulamacı vücuduna sürmeme izin ver. Sonra da şöminede içimizi ısıtacak bir ateş yakıp bir battaniye alır, ateş karşısında New York ve oradaki güzel günlerimizden konuşuruz, ve haftasonunun kalanında M ile başlayan o kelimeyi hiç ağzımıza almayız. Tamam mı?
Pour essayer de sauver le peu de temps qu'il nous reste, laisse-moi t'enduire, et ensuite je nous ferai un petit feu et on se blottira dans une couverture et on parlera de New York et du bon temps qu'on a passé toutes ces années
O ateş etti. Ben de karşılık verdim.
- Je me suis montré, il a tiré, j'ai riposté.
Teslim oluyoruz. - Zırhımız inikken ateş ederlerse karşılık veremeyiz.
- S'ils tirent, sans nos boucliers...
Bizim manevralarımızı karşılıyorlar efendim, ve ateş ediyorlar.
Ils anticipent notre manoeuvre. Ils viennent de faire feu.
Naklim karşılığında 2 Ağustos'taki ateş olayı hakkında bilgi vereceğim. "
En échange... je vous donnerai des informations sur un tir illégal le 2 août.
Huron kendi ırkından kardeşlerini ateş suyuyla serseme çevirip topraklarına el koyacak ve altın karşılığında beyaz adama mı satacak?
- Oui! Les Hurons donneront du brandy a leurs frères Algonquins, et voleront leurs terres pour les échanger contre de l'or avec l'homme blanc?
Etrafta koşuşturup karşılıklı ateş etmenin modası hiç geçmeyecek galiba.
Tous à courir partout, à se tirer dessus les uns les autres vous auriez du prévoir que tôt ou tard, ça passerait de mode.
Çığrından çıkan bir sarhoş eğlencesi miydi... dediğin gibi bir hata mıydı? Sen tam silahını teslim ediyordun ki... kazayla ateş aldı. Yoksa bu topluma karşı dikkatle planlanmış... ve kötü niyetle tasarlanmış iğrenç bir suç muydu... buna jürinin karar vermesini beklememiz gerekecek.
Que ce soit une simple cuite qui a mal fini, une erreur, comme vous dites, vous alliez remettre votre arme et le coup est parti tout seul, ou que ce soit un crime odieux, conçu et exécuté avec préméditation,
Sonra birdenbire, bir açıklama aklımda beliriverdi bir kadının vücudunun oluşma şekli bir erkeğin vücudunun ona karşılık verme şekli belimde yanan ateş birleşmek için kuvvetli arzu hepsi tek göz alıcı anda bir araya geldi.
Alors soudainement, j'ai été frappé par une révélation... la manière dont le corps d'une femme est fait... la manière dont le corps de l'homme lui répond... le feu brûlant en mon échine... le désir intense de fusionner... Tout m'est apparu en un brillant éclair.
Bu gemiye ateş açarak, Federasyona karşı bir savaş eyleminde bulunuyorsunuz.
En ouvrant le feu, vous avez commis un acte de guerre.
ateş 1641
ateşli 35
ateşim var 24
ateşi var 45
ateşin var mı 136
ateşkes 51
ateşle 61
ateş et 239
ateş yok 22
ateş serbest 41
ateşli 35
ateşim var 24
ateşi var 45
ateşin var mı 136
ateşkes 51
ateşle 61
ateş et 239
ateş yok 22
ateş serbest 41
ateş etmeyin 472
ateşiniz var mı 50
ateşin mi var 17
ateş kes 57
ateş etmek yok 25
ateşi söndürün 21
ateşin var 55
ateşi kesin 198
ateş mi 17
ateş edeceğim 31
ateşiniz var mı 50
ateşin mi var 17
ateş kes 57
ateş etmek yok 25
ateşi söndürün 21
ateşin var 55
ateşi kesin 198
ateş mi 17
ateş edeceğim 31
ateş ediyorlar 29
ateş ederim 25
ateşi kes 46
ateş edin 99
ateş etme 368
ateş açın 38
ateş edildi 21
ateşin yılıydı 19
ateşe hazır olun 23
ateşe başlayın 20
ateş ederim 25
ateşi kes 46
ateş edin 99
ateş etme 368
ateş açın 38
ateş edildi 21
ateşin yılıydı 19
ateşe hazır olun 23
ateşe başlayın 20