English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ K ] / Kendi

Kendi traducir francés

101,915 traducción paralela
Her bir işletmemin kendi G6'sı var.
Chacune de mes entreprises a son propre groupe de 6.
Partine hologram olarak sızdığım için özür dilerim M.B. ... ancak ben de burada kendi küçük kutlamamı yapıyorum.
Désolé d'interrompre votre fête tel un holograme, M.B, mais j'ai ma propre petite célébration.
Böylece Burns holograma yumruk sallamaya başladı attığı yumruklar durmaksızın kendi suratına geliyordu.
Et ainsi Mr. Burns fut trop dur contre lui-même, Tapa sur l'hologramme, se tapant sans s'arrêter sur sa tête.
Pekala, o zaman kendi ellerimle öldürürüm onu!
Bien, je vais donc me suicider.
Altıncı pencere. Bu odadaki herkesi, kendi numaraları çağrılmaktan en uzakmış gibi hissettirebilir.
Il peut faire en sorte que chaque personne dans la salle se sente comme si leur numéro est le plus loin d'être appelé.
Tanrım! Haberlere o kadar sık çıkıyor ki.. ... artık kendi jeneriği bile var.
Il est si souvent aux infos, qu'il a son générique à lui maintenant.
Kurcalandıysa veri çekirdeği kendi kendini silecektir.
Les données s'effaceront elles-mêmes si elles sont falsifiées.
Benim için daha önce insanlar öldü. Kendi ellerimle öldürdüklerim de oldu.
Des gens sont morts pour moi avant, et par ma main également.
Kendi teorilerini haklı göstermek için bu görevi mahvetmeye karar verdin.
Vous gaspillez votre temps avec cette mission, déterminé à justifier vos propres théories.
Kendi gözlerimizle gördük.
On l'a vu de nos propres yeux.
Akıllı yaşamın doğası kendi kendini imha etmiş olabilir.
Peut-être est-ce la nature de la vie intelligente de se détruire.
Kendi yüzünle ilgili nasıl bir gariplik olabilir ki?
Qu'est-ce qui peut clocher?
Evet, bu onun kamuflaj sistemi. Kendi kendini gizliyor.
C'est le système de dissimulation.
Kendi kendinize ne yapıyorsunuz?
Comment vous vous débrouillez?
Kendi kendime?
Me débrouiller?
Belki de katil kendi izlerini örtmek için o mektubu arıyordu.
Le tueur cherchait peut-être la lettre pour couvrir ses traces.
Kendi hataları için beni suçlamak?
Me blâmer pour ses erreurs?
Bana kendi işe bak da diyebilirsiniz efendim, ama Bayan Thursday'le.. .. herşey yolunda mı?
Dites-moi si ce ne sont pas mes affaires, mais tout va bien, avec Mme Thursday?
Kendi kızın hakkında konuşmaktan mı kaçıyorsun?
Tu veux renoncer à parler de ta propre fille?
Kendi bilgisayarını ve dosyalarını mı, efendim?
Vous ne parlez pas de vos fichiers et de votre ordinateur, monsieur?
Adamn kendi.
Le gars.
Yani, bu karmaşayı çözmek için kendi Rosetta Taşı'mız olmalı.
On a besoin de notre propre Pierre de Rosette pour déchiffrer ce bazar.
- HI-hı. - Bazen önemli İnsanlar kendi aralarında bazığ şeyleri saklarlar.
Il est parfois important pour les gens de garder des choses juste entre eux.
Bu yüzden evinin yanındayım, Ve arka bahçede ona bakıyorum. Ve ben onu kendi çitinde işerken görüyorum.
Alors je suis à côté de sa maison, et je le regarde dans son jardin, et je le vois uriner sur sa propre clôture.
Otelin iyidilekleriye 2005 Brüt Buradan, kendi Willamette Vadisi'mizden.
Un Brut de 2005 un local de notre très chère vallée Willamette.
Ikiniz de benim için yaptıklarınız için minnettarım ama... Sizin ve benim kendi yerimize ihtiyacımız var,
J'apprécie vraiment ce que vous avez fait pour moi, mais... vous avez besoin de tranquillité et moi aussi.
Ve Diana'nın kendi yatağına ihtiyacı var.
Et Diana doit récupérer son lit.
Hayır, sizin de kendi yerlerinize ihtiyacınız var.
Non, vous aussi avez besoin d'espace.
Kendi araştırmalarına soktu. Bu yüzden ben kalmadım.
Elle était trop occupée dans ses propres recherches, donc je ne suis pas resté.
Bazıları eski, bazıları benim için bilinmiyor ki, Kendi hayal gücünden geliyorlar.
Certains sont anciens, certains me sont inconnus, ce qui suggère qu'ils viennent de sa propre imagination.
Ve bu, kendi topraklarında berbat olursanız demektir ki, Onlar ciddi şekilde dağıtacaklardır
Et, par cela, il veut dire que si tu fous le bazar sur leur territoire, ils vont sérieusement t'amocher.
Ama bu kendi başına yapmasından endişeliyim.
Mais je suis inquiète qu'elle le fasse toute seule.
Kendi başına yataktan kalkamıyordu.
Elle pouvait à peine sortir du lit seule.
Evet, bunu yapabilirsem, bunu kendi başıma yapacağım.
Je vais garder ça pour moi, si je peux.
Sadece Tanrı'ya kendi yöntemleriyle şükrediyorlar.
Ils ne font que louer le seigneur à leur manière.
Kendi yöntemleriyle, evet, kilisenin yasakladığı yöntemle.
À leur manière, oui, laquelle est interdite par l'Église.
Peki ya göründüğün gibi taş kalpli bir kaltak olmadığını kendi oğullarına inandırmaya çalışan kim?
Qui a essayé de convaincre tes propres fils que tu n'es pas la salope sans cœur que tu sembles être?
Ve bunu değiştirmenin tek yolu kendi işimizi yapıp kendi fikirlerimizle gelmeye başlamak.
Pour que ça change, on doit faire nos propres trucs, avec nos idées.
Kendi fikirlerimiz, anlıyor musun? Şu düşündüğümüz yat işi gibi mesela.
Nos idées, comme ce yacht auquel j'ai pensé.
Sana söylüyorum, kendi oyunumuzu oynayacağız, tamam mı?
Ça élèverait notre niveau.
- Ya içimizden biri kendi başına bir işimizi yaparsa? Ya da iki kişi ya da üç kişi?
- Si quelqu'un fait un coup tout seul?
Kendi kendime şöyle dedim, "Adamım Fiore'un canı sıkkın. Onu neşelendirmem lâzım. Bu bana düşer."
"Mon pote Fiore a le bourdon, je vais lui remonter le moral."
Toplar, testereler, kendi beynini dağıtmalar...
Tronçonneuses, cervelles explosées...
Kendi kanının tadını hissettiğini böyle ağzının içinde?
Le goût du sang... dans la bouche?
Kendi hakkımda konuşmak istemiyorum.
Je ne veux pas parler de moi.
Ellerim beni öldürmeye çalıştı kendi kollarımı kırdım.
Mes mains ont essayé de me tuer, donc je me suis cassé les bras.
Gelecek sefere kendi ketcabini alacak.
La prochaine fois, il aura son propre ketchup.
- Kendi mikrofonu yok mu?
Il n'a pas de micro?
Yapılacak en sağlıklı şey kendi kendine çıkman. Hayır.
Non.
Kendi şartlarıma göre.
À mes conditions.
Aynen. Ve bunu kendi başına yaptın.
Et vous avez fait cela seul.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]