English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ K ] / Kendini bırak

Kendini bırak traducir francés

932 traducción paralela
Herşeyden önce, lütfen kendini bırakıp, bayılma.
Surtout, garde le contrôle de toi-même.
Birkaç gün sonra kendini bırakıp istediğin gibi ağlayabilirsin.
C'est une belle crise de nerfs... qui t'attend.
- Sadece bir oyun olduğunu biliyorum. Ama şimdi kendini bırakırsan, "idare eder" dersen, ileride de böyle olursun.
Ce n'est qu'un jeu, mais quand on renonce, on devient un lâche.
Neden arada bir kendini bırakıp rahatlamıyorsun?
Essayez de vous détendre un peu.
Kendini ona bırak, senin için her şeyi yapar.
Jette-toi à son cou. Il est prêt à tout par amour pour toi...
- Paul, kendini aç bırakıyorsun. - Hmm-mm.
Tu t'es laissé mourir de faim.
Kendini kandırmayı bırak Betty.
Arrête de te la raconter, Betty.
Adamlarına silahlarını bırakıp dışarı çıkmalarını söyle, yoksa kendini ölmüş say.
Dites à vos hommes de déposer les armes et de sortir d'ici ou vous êtes morts.
Ona nefretinle kendini zehirliyorsun. Sevgilim, lütfen onu gönder, ve bırak eve sevgi girsin.
Mon chéri, chassez-le et laissons l'amour entrer dans cette maison.
- Çocukları dışarıda bırakırsak. - Neden kendini kandırasın ki?
- sans parler des enfants?
Rahat bırak kendini.
On ne peut pas gagner sans les bonnes cartes.
Tamam, arkanı dön ve aşağı bırak kendini.
Très bien, retournez-vous et sautez.
Haykır, bağır, çığlık at... Kendini serbest bırak.
Alors crie, hurle tant que tu voudras.
Artık çok sakin ol ihtiyar. Sadece kendini serbest bırak.
Détendez-vous.
Bırak kendini iyice yorsun.
Laissez-le se fatiguer.
Tanrı aşkına çocuğum. Kendini mirastan mahrum bırakıyorsun.
Bonté divine, mon enfant, tu te déshérites.
Kendini toplarsan, bırakırım.
Calmez-vous, je vous lâcherai.
- Brad bırak, kendini yorma ya?
- Brad, doucement.
Kendini akışına bırak hayatım.
Profitons bien de cette expédition.
Gerçekleri kafana takmayı bırak artık. Biraz da kendini düşün.
lnquiétez-vous un peu moins de la vérité et un peu plus de vous-même.
Aklını başına getir. Oturup kendini yemeyi bırak.
- OK, asseyez-vous.
Evet, hepsi bu. Ed Blackburn'e olanlar yüzünden kendini suçlamayı bırak. Senin hatan değildi.
Vous n'êtes pour rien dans la mort de Blackburn.
Beni dinle, sırf kendini iyi hissetmiyorsun diye bir müşteriyi öylece bırakıp gidemezsin.
On n'abandonne pas les clients pour un rien! Qu'y a-t-il?
Babam onu tanırdı ve severdi ama Iris, adam ondan dansı bırakıp da sadece ona karılık yapmasını isteyince teklifi reddettiğini söylediğinde, babam kendini gülmekten alamadı.
Papa l'aimait bien mais il a beaucoup ri en apprenant qu'Iris avait refusé parce que cet homme voulait qu'elle arrête la danse pour se consacrer à lui.
Beni kötülemeyi bırak Blake. Belki biraz kendini ve komiteni kötüleyebilirsin.
N'essayez pas de salir ma réputation, vous pourriez être éclaboussé.
Dinle beni şimdi. Bırakırsan yalnız kendini aldatmıyor bu odadaki herkesten emeğinin karşılığını çalıyorsun.
Si tu abandonnes, tu te voles... et tu voles tous ceux qui ici ont travaillé pour toi.
Kendini düşün. Paranı al ve bu işi bırak.
Prends l'argent et quitte cette pourriture.
Düşünsene kendini yerli aşığı bir katile bırakıyorsun
Elle est tellement en manque qu'elle se taperait un meurtrier ami des Indiens.
Kendini dünyanın akışına bırak.
Et tout se passera bien.
Kendini öldürtmek istiyorsa bırak bunu Hannassey'ler yapsın.
S'il veut se faire tuer, laissez faire les Hannassey.
- Kendini acındırmayı bırak.
- Mets tes sentiments de côté.
Hiçkimse ölmeyi istemez. Kendini kandırmayı bırak.
Simplement, tu ne veux pas mourir.
Sızlanmayı bırak. Sadece kendini suçluyorsun.
Vous ne pouvez vous en prendre qu'à vous.
Bırak dünya kendini paramparça etsin, hak ediyor!
Que le monde se déchire, il n'a que ce qu'il mérite!
Baba gittiğinde ise, çocuk kendini tamamen yalnız bırakılmış hisseder.
S'il perd son père, il se sent perdu.
Kendini bana bırak.
- Rien. Fais-moi confiance.
Şimdi, şimdi elimi bırak ve kendini o tarafa at.
À présent, lâche ma main et retourne-toi.
Oyalanmayı bırak. Kendini toparla.
Allons, fais pas le zouave, un peu de courage.
Öyleyse sadece dene ve kendini serbest bırak.
Essaye de te détendre.
Sakin ol, evlat. Kendini rahat bırak.
Calme-toi, petit!
Bırak kendini!
Et vogue la galère...
Sonra sadece kendini akıntıya bırak.
Puis laisse-toi aller avec le flot.
Kendini tamamen onların ellerine bırak sevgili Bond-san.
Livrez-vous entièrement à elles.
O zaman bu dikkate alınmadı, ve onlar kendi endişeleriyle başbaşa bırakıldılar, böylece ekmeğinin derdinde olan birçoğu bırakın kendini mükemmelleştirmeyi, mükemmelliği düşünemez oldu.
pourtant on ne veut pas prendre cela en considération, on les abandonne au contraire à leurs soucis personnels, de sorte que maints d'entre eux, par suite du souci de leur subsistance, ne peuvent penser à se perfectionner, encore moins à se distinguer.
Kendini biraz rahat bırak. Kurcalama.
Arrête de faire le malade imaginaire.
Kendini kontrol etmeyi bırak.
Laisse-toi aller.
Başkalarını bırak da kendini düşün.
Tu ferais mieux de balayer devant ta porte.
Arkadaşlarını, aileni, işini sevmeyi bırak kendini sevmeyen ve saygı duymayan bir insansın.
Quelqu'un qui ne s'aime pas, ne se respecte pas... Qui n'aime ni ses amis, ni sa famille, ni son travail, rien.
Abdullah, kurşunlarını boşa harcama, en azından bir kurşun bırak yoksa kendini öldürecek tek bir kurşunun bile kalmaz.
Preserves au moins une balle, Abdullah, pour nous tuer avec.
Kendini üzmeyi bırak.
Ne te sens pas coupable.
Gözlerini yum ve bırak kendini...
Bien profondément.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]