English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ O ] / Onu biliyorum

Onu biliyorum traducir francés

3,364 traducción paralela
Evet, onu biliyorum.
Oui. Je le connais.
Sadece çok düşük, onu biliyorum.
Elles sont minces, minuscules même
onu biliyorum.
Je le sais.
Onu biliyorum, bana başka bilgi lazım.
Je le sais. Je parle pas de ça.
Daha oynamadım ama onu biliyorum.
Non, je connais de nom.
- Gücünle ilgili ruh hâlinin sınırlı olmasının seni çok uzun zamandır rahatsız ettiğini biliyorum. Hep onu aşmak istedin.
Je sais que ça vous a longuement perturbé le fait que votre état sentimental soit connecté avec votre capacité, que vous avez toujours voulu la transcender.
Muhafızların onu asla bulamayacağı bir yer biliyorum.
Je connais des endroits que la garde ne trouvera jamais.
Doktor olabileceğini biliyorum ve eğer onu uyandıramazsam ne kadar sürede acıkır ya da başka bir ihtiyacı olur?
Je sais que vous êtes docteur, et si je n'arrive pas à le réveiller, combien de temps lui reste-il avant de commencer à mourir de faim?
Tor'un sorununa neyin neden olduğunu biliyorum sanırım. Onu uyutmak zorunda mıydın Tor yoksa aşı da yaptırabilir miydin?
Est-ce que tu avais besoins de le dénigrer, Tor, ou a tu pu lui obtenir les injections?
Onu sevdiğimi biliyorum ama ben...
Je sais que... je l'ai aimé, mais je...
Onu bırakmanın zor olduğunu biliyorum Sarah ama ben ona bakabilirim.
Je sais que ça a dû être dur de l'abandonner, Sarah, mais je peux prendre soin de lui.
Onu sen araştırdın. - Biliyorum, biliyorum.
Allons y Tommy.
Sinirli falan olduğunu biliyorum,... ama dün olanlar için onu suçlayamazsın.
Marshall, permettez, je sais que vous êtes contrariée mais je ne pas peux lui reprocher une erreur commise hier.
Onu nasıl unutturacağımı biliyorum.
Je sais comment faire pour que tu l'oublies.
Onu istemediğini biliyorum.
Je sais que ce n'est pas ça.
Onu onların öldürdüğünü adım gibi biliyorum.
Je le sais.
Özeline karşı koruyucu olduğunu biliyorum o yüzden ben de onu belli bir uzaklıktan takip ettim.
Je sais qu'elle protège son intimité, donc je l'ai suivie à une distance raisonnable.
Onu öldürttüğünü biliyorum.
Je sais que tu l'as fait tuer.
Biliyorum, bu yüzden gidip onu almak zorundayım.
Je sais. C'est pourquoi je dois aller le chercher.
Fakat şu an itibariyle o gayet iyi. Biliyorum kulağa çılgınca geliyor, fakat ben onu yerde serpe serpe dağılmış yatarken görünce...
Ça a l'air dingue, mais quand je l'ai vu étendu sur le sol comme ça...
Onu biliyorum.
Je le sais.
Ama artık nasıl göründüklerini biliyorum, onu unutturamaz bana.
Il m'a crié dessus. Mais je n'oublierai jamais ce que j'ai vu.
Heves kırıcıydı, ama bekle, onu aramadan önce ya da başka bir şey, aa, tamam. Senin oğlun olduğunu biliyorum, ama ben de bir nevi onun öğretmeni olmaktan baba figürü olmaya geçmeye çalışıyorum...
J'ai été démoralisant, mais attends, avant que tu l'appelles, ou quoi que ce soit, je sais que c'est ton fils, mais j'ai aussi essayé de faire passer cette transition de professeur à une sorte de parent...
Onu bir tür mitolojik koruma canavarı olarak düşünmenin romantik olduğunu biliyorum ama Simon Holmes'u nasıl açıklayacaksın?
Je sais que c'est romantique de penser qu'il est une sorte de bête mythologique protectrice, mais comment expliquez vous Simon Holmes?
Onu kontrol edemediğini biliyorum.
Je sais, et je sais que tu ne peux pas le contrôler et que...
Ben onu sadece namından dolayı biliyorum.
Je ne le connais que de réputation.
Onu araştırmıyorum. Evet, biliyorum.
- Je ne le courtise pas.
Ben, "Biliyorum. onu yaptık."
"Je sais. On l'a fait ça."
Onu bu işe dahil etmemem gerektiğini biliyorum ama kendimi tutamadım. Ona bağlanmıştım.
Je savais que je n'aurai pas dû le fréquenter, mais je ne pouvais pas m'en empêcher.
Kulağa saçma geldiğini biliyorum ama onu hayal kırıklığına uğratıyormuşum gibi hissediyorum. Kardeş sevgisi...
Et je sais que ça à l'air vraiment... dingue, mais je me sens comme... comme si je la laissais tomber, et... l'amour d'une soeur est...
Ve aklından ne geçirdiğini biliyorum o yüzden çıkar onu kafandan.
Et je sais ce que tu penses, alors arrête tout de suite.
- Onu ben de biliyorum.
Ça devait arriver.
- Onu özlediğini biliyorum ama...
Je sais qu'il te manque, mais tu- -
Onu tercih ettiğinizi biliyorum.
Je sais que vous le préférez.
Kardeşim olduğu halde onu örnek alırdım. Benimle gurur duyacağını biliyorum.
C'était mon petit frère, mais je l'admirais et il serait fier de moi.
O benim onu sevdiğimi biliyor, ben de onun beni sevdiğini biliyorum.
Il sait que je l'aime et il m'aime.
Biliyorum ki Bongo burada iyi bir eve sahip ve Burns onu burada asla bulamaz.
Je savais que Bongo aurait une joli maison là bas et Burns ne le trouverait jamais.
Marvin'i özlediğini biliyorum ama resmi giyinilen bir yere onu getiremezdik zaten.
Marvin te manque, mais c'est pas comme si on avait pu l'emmener à une soirée habillée.
- Bak, dinle. Marvin'i özlediğini biliyorum ama resmi giyinilen bir yere onu getiremezdik zaten.
- Marvin te manque, mais on aurait pas pu l'emmener à une soirée chic.
Biliyorum ama onu görmedim.
Je sais, mais je l'ai pas vue.
Fazla ısınır ve patlar, limitlerini biliyorum çünkü onu ben taktım.
J'ai greffé cette horloge ( Decrescendo ) Je connais ses limites...
Annemi hatırlamıyorum ama onu sevdiğimi biliyorum.
Je ne me souviens pas de ma mère. Mais je sais que je l'aimais.
Biliyorum Duşta hep onu söyler.
Je sais, je sais, je chante sous la douche.
Onu hissettin, biliyorum.
Je sais que tu l'as ressenti.
Onu öldürdüğünü biliyorum.
Je sais que tu l'as tuée.
- Cody'ye almıştım onu. - Evet, biliyorum.
- Je l'avais acheté pour Cody.
Biliyorum, gene nöbet geçirirse onu buraya getirebilirsin.
Je sais et si elle a une autre crise, on la ramène directement.
- Bak, onu sevmediğini biliyorum ama...
Je sais que tu ne l'aimes pas.
Onu kendim kadar iyi biliyorum.
Je la connais, comme je me connais.
Ne istediğimi biliyorum ama onu kırmak da istemiyorum.
Je sais ce que je veux. Mais je ne veux pas lui faire de peine.
Biliyorum. Onu yeneceğim.
- Je vais l'aplatir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]