English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ O ] / Oradaydın

Oradaydın traducir francés

2,164 traducción paralela
- Tabi ki doğru. Oradaydın.
- Si, c'est vrai.
Bir hafta oradaydın ve diğer hafta gitmiştin.
Vous étiez là, puis vous avez disparu.
O yüzden mi oradaydın?
C'est pour ça que tu étais là à la compétition?
Bir gün kampüsteki kitapçıya gittim... ve sen oradaydın. İkinci kitabını tanıtıyordun.
Et un jour, j'étais à la librairie du campus et vous étiez là, pour promouvoir votre second livre.
Evet. Her an oradaydın, uyurken veya uyandığımda.
Je veux dire tu étais là chaque minute que je sois endormi ou éveillé.
Öldüğümüz gece, oradaydın.
La nuit de notre mort, tu étais là.
Oradaydın, itiraf etti değil mi?
Mais, vous étiez là. Il a avoué, non?
Senin sayende daha iyi yaşayan insanlar. Onların hayatları uzun oldu çünkü o 20 dakikada oradaydın.
Tous les gens dont la vie est meilleure, ces vies qui ont été prolongées parce que vous étiez là ces 20 minutes.
Sen de oradaydın.
S'il te plaît!
Sen de oradaydın, bu çok özgün olur, seninle çalışmak benim için büyük bir şans olur.
Tu étais là. C'est vrai. Je serais content de t'avoir.
Sen oradaydın?
Tu y étais?
Böylece onlar Memorial'daki lüks Fransız lokantasına gittiler ve sen de oradaydın.
Ils sont allés dans cet endroit français branché près du monument et tu y étais.
Sen oradaydın ve bir adamla yemek yiyordun.
Tu y étais, tu dînais, avec un homme.
Sen oradaydın.
Vous étiez présente.
Evet, sen de oradaydın, Jemaine, ama sen çok güzel bir şey yaptın.
Tu étais dedans aussi, Jemaine, mais tu as fait quelque chose de très sympa.
Evet bir de oradaydın ancak aniden orada olmak istemedin.
Ça, et le fait d'être là, et soudain de plus vouloir être là.
- Geçen de oradaydın!
L'autre jour, tu y étais déjà!
- Peki sen neden oradaydın?
Pourquoi étiez-vous là?
Sende teknik olarak oradaydın. Çünkü onun karnında ufak bir bebektin.
Nous devons d'abord nous assurer qu'elle n'est pas partie en voyage.
Öldüğü gece oradaydınız. Ertesi gün olay yerindeydiniz. Sonra katile şantaj yapan kadının yanındaydınız.
Vous étiez là la nuit où elle est morte, puis le lendemain, et vous écoutiez quand une femme essayait de faire chanter l'assassin.
Unutmadın, değil mi? Sen de oradaydın.
Tu t'en souviens, n'est-ce pas?
Oradaydın.
Vous étiez ici.
Dün gece neden oradaydın, Brandon?
Que faisiez-vous là, hier soir?
Siz oradaydınız. Ne olduğunu görmüş olmalısınız.
Vous étiez là, vous savez ce qui s'est passé.
Tanrıya şükür, tam zamanında oradaydın.
Dieu merci, tu es arrivé au bon moment.
Kafam ne kadar karışmış olursa olsun, ya da ne kadar kaybolmuş gibi olursam olayım, sen hep oradaydın....... beni buluyor ve kurtarıyordun.
Malgré le fait que j'ai été confuse ou si j'ai pu être perdue, tu m'as toujours retrouvée et tu m'as sauvée.
Walter, sen de oradaydın ve biliyordun.
Walter, vous y étiez. Et vous saviez.
Ama olay yerine geldiğimizde siz de oradaydınız.
Mais vous étiez là quand on est arrivés.
Asıl soru, öldürüldüğü gece, kaçınız oradaydı?
Combien d'entre vous étaient là la nuit de sa mort?
Silahın olası alıcısı bu sabah ülkeye iniş yaptı. Sabah 07'de O'hare havaalanına indi. Biz de oradaydık.
L'acheteur potentiel a atterri aux États-Unis ce matin, à 7 h, à l'aéroport O'Hare, où nous l'avons cueilli.
Sen de oradaydın Paul.
Vous y étiez, Paul.
Yani Jenna, Suzanne'in en son görüldüğü yerde, yerdeki kapağın oradaydı. - Yazık ki bir önemi yok.
Jenna était donc à la porte d'accès au moment où Suzanne a été vue la dernière fois.
Ama hayalet oradaydı. Onu vurması için bırakmalıydın, dedi.
Mais le fantôme a dit que j'aurais dû la laisser lui tirer dessus.
Ve o oradaydı. Gözlerime inanamadım.
Et pourtant elle était là, je n'en croyais pas mes yeux.
- Ve daha kötü yapmak için oradaydım.
- Je n'ai rien fait pour t'aider.
Karımın büyükannesinin yüzüğü, annesinin akiki de oradaydı.
Il y avait la bague de la grand-mère et le camée de la mère de ma femme.
Hayır, dün gece oradaydım, ama Bob'la karşılaşmadım.
Non, non, j'étais là bas hier soir, mais je n'ai rien fait à Bob.
Oradaydım. Ne olursa olsun bunu yapar mıydın?
- J'y étais.
Adamın oradaydı.
Votre larbin est venu.
Yani, Leeza oradaydı, ama cinayete odaklanmamıştı.
Leeza était là, mais elle n'était pas concentrée sur le meurtre.
Karınla birlikte oradaydın.
- Stan...
Süper penisinin fotoğrafını çekerken ben de oradaydım.
J'étais là quand il a photographié votre super-bite.
Oradaydı ama artık yaşamıyordu...
- Non. Elle est là, puis elle n'est plus là.
Zavallı kocası bu sabah oradaydı ama rahatsız etmek istemedim.
Son pauvre mari était là ce matin, mais je n'ai pas voulu l'embêter.
Bu sebeple polise hiç bildirmediler. Burke'ler oradaydı.
Ils n'ont donc rien signalé.
Oradaydın.
Vous étiez là.
Oceanic altılısı bulunduğunda ve kurtulduğunda, hayatının aşkı Nadia Sayid'i karşılamak için oradaydı.
Lorsque les Six de l'Oceanic sont secourus et découverts, l'amour de sa vie, cette femme appelée Nadia, est là pour accueillir Sayid.
Sen de oradaydın. Olan, biteni gördün.
Tu étais là.
- Oradaydın, bunu sen de gördün.
Tu as tout vu.
Herkes bize arkasını döndüğünde o oradaydı.
Quand on s'est retrouvé seul, - elle était là.
- Başka biri daha oradaydı, bu da o federallerin rastlantı olmadığı anlamına geliyor.
- Quelqu'un d'autre était là, ce qui veut dire que ces fédéraux n'étaient pas là par hasard.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]