Uyanıyor traducir francés
622 traducción paralela
Gecenin bir yarısında uyanıyorum ve pençelerinin tıkırtıları beynimde yankılanıyor.
La nuit, je reste éveillée... et leurs pas murmurent dans ma tête.
Kim uyanıyor, ne veriyor?
Qui ferait une chose pareille?
- İşe yarar. Zaten uyanıyor.
Il se réveille.
Buradayım Steve. Uyanıyor Doktor.
Il se réveille, docteur.
Kahkahaçiçekleri uyanıyor
Le soleil est encore endormi Et les fleurs entrouvrent leurs corolles
Her gün içimde çalışma heyecanı uyanıyor.
La force de travailler grandit en moi jour après jour,
Bu kadar sabırsız biri için adam oldukça yavaş uyanıyor.
Pour quelqu'un qui était si impatient... il a du mal à se lever.
Cehennemin ahmak sandığı bir Peder, değişiyor, uyanıyor, en iyi iblisimi dolaba kapatıyor!
Un prêtre, que l'enfer prenait pour un benêt, se transforme, s'éveille, enferme mon meilleur démon dans son placard!
- Ne kadar aptal değil mi? Karnı aç uyanıyor, buna rağmen onlara yemek vermek istiyor.
Morte de faim, cette bécasse donnerait son pain.
Diğer konuğunuz uyanıyor galiba.
On dirait que votre autre invité revient à lui.
Anlıyor musun? Yapmalıyım. Çünkü eğer bir gece yapmazsam ertesi sabah baş ağrısıyla uyanıyorum.
Si je passe une nuit sans, j'ai la migraine le lendemain.
" Londra uyanıyor
" Londres s'éveille avec le jour
Kraliçe uyanıyor.
La reine se réveille.
Uyanıyor musunuz?
Lorsque?
- Şimdi uyanıyor musunuz?
Je crois. Et maintenant?
Kendine geliyor, uyanıyor.
Il revient à lui, il se réveille.
Uyanıyor. - Al işte.
Il se réveille!
- Acele et, Hubert, uyanıyor!
Vite, il se réveille!
- Bekleyin, uyanıyor.
Attendez, il se réveille.
Bir dostun dostu uyanıyor
Une grande amitié Va s'éveiller
İnsanlar uyanıyor.
Quelqu'un se lève.
Tanrım, uyanıyor.
Je vous l'avais dit! Il faut faire quelque chose.
Düşünsene, evde kendi yatağımda uyanıyorum ve başımdan aşağı su döken tanımadığım bir kadın görüyorum. Kadın "defol evimden git" diye bağırıyor.
imaginez moi me réveillant chez moi, dans mon propre lit, et voyant une femme étrange verser de l'eau sur moi.
Muhafaza etmek için savaştığınız bu var olmayan ülkenin genç insanları uyanıyor.
Ce pays de cocagne que vous tenez tant à préserver, eh bien, il se soulève.
Uyanıyor.
Il se réveille.
Günaydın güneş, yeryüzü uyanıyor
Bonjour, étoile brillante La terre te dit bonjour
Günaydın güneş, yeryüzü uyanıyor
Que nous chantons à l'aurore Bonjour, étoile brillante La terre te dit bonjour
Bu kadın, Şeytan tarafından ele geçirilmiş bir cadı gibi yarı uyur yarı uyanık haldeyken gizemli bir arzunun fitili ateşlemesine dayanamıyor. Bu cinnetle, evinde yangın çıkmasından korkması arasında bir ilişki var mıdır?
Comme une sorcière forcée par le Diable, cette femme tous les deux le font en dormant et se réveillent - est menée à un mystérieux rite, frottant des allumettes... cette possession a-t-elle quelque chose à voir avec sa crainte morbide du feu
Bir ay boyunca her gece uyanıp düşüneceğim : "Yaşıyor mu, öldü mü?"
Je m'éveiIlerai chaque nuit me demandant si tu es mort ou vivant?
Uyanıkken yaptığımdan daha iyisini yapıyor.
Il se débrouille mieux endormi que moi éveillé.
- Uyanıyor.
- Qu'est-ce qu'on fait?
Uyanın, uyanın. Dünyanın en büyük gösterisi başlıyor.
Entrez, venez voir le plus beau spectacle
Baba uyanık, anne çığlık atıyor, göz yaşı, suçlamalar, meydan okumalar!
Sinon le père s'éveille, la mère sanglote.
Alçak sesle konuşalım. En ufak tıkırtıda uyanıyor velet.
Les bruits et la lumière le dérangent.
Eros her şey yanıyor! Haydi, uyan Eros!
Eros, notre lune de miel est compromise!
Ciro uyan! Kar yağıyor.
Réveille-toi!
Luca, Luca uyan bak kar yağıyor! Kara bak!
Regarde la neige, Luca!
Haydi çocuklar, haydi Rocco, kalk artık uyan! Kar yağıyor kar yağıyor!
Faut se dépêcher.
Kişneyerek uyanıyor. Her şeyi göze almaya hazır.
Ah, il est prêt à flamber la baraque!
Uyan Humbert, otel yanıyor!
Debout! Il y a le feu!
- Uyanıklık yapmaya mı çalışıyor?
. - Tu joues au dur? .
Benimle birlikte bir saat olsun uyanık kalamıyor musunuz?
Ainsi, vous n'avez pas été capables de veiller une heure avec moi.
Uyanıkken de, uyurken de kurtulamıyor insan.
Vous voyez : même dans les rêves, on se fait posséder.
Gece uyanık olacağım, yağmur şiddetli yağıyor.
Je serai debout toute la nuit, à cause de la pluie sur le toit de la chambre.
Yaşıyor! Uyan!
Ça restera secret?
Bu beyefendi karısının mink etolünün rengine uyan bir müzik seti bakıyor.
Ce monsieur veut une chaîne stéréo assortie au vison de sa femme.
O andan beri uyuyor muydu? Şimdi de uyanıp, yemyeşil, soluk bir suratla, neler yaptığına mı bakıyor?
S'est-il endormi... pour se réveiller tout blême?
Ne sıkıcı, sadece burada oturuyor... ve hap alıyor ve kıçlarının üzerine oturup... kitapların arasında bitin gece... uyanık kalıyorlar.
Que c'est ennuyeux! Ils avalent constamment... des comprimés de benzédrine pour passer des nuits blanches... le visage enfoui dans une montagne de livres... avec leurs pouces au cul.
- Kalbi uyanıyor.
- Son cœur s'éveille à l'amour.
Son kez soruyorum, tarifime uyan bir rahip tanıyor musunuz?
Une dernière fois. Y a-t-il un prêtre qui soit notre homme? Allons!
Sanırım uyanıyor.
On dirait qu'il se réveille.