English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Ç ] / Çılgınca

Çılgınca traducir francés

5,330 traducción paralela
Bütün bunlar çok çılgınca.
Aucune idée. Tout cela est plutôt dingue.
Pekâlâ, bu kulağa çılgınca gelebilir bir dakika bana ayak uydur, olur mu?
Ok, ça peut sembler dingue, viens juste avec moi pendant une seconde, d'accord?
Aslında çok çılgınca bir hikaye.
C'était une folle histoire, en réalité.
Çılgınca bir şey yapma, tamam mı?
Art, t'as vu de quoi ils sont capable. Ne fait rien de dingue, d'accord?
Sarah Manning, biliyorum bu çılgınca gelebilir ama bence sen balık burcusun.
Je sais que ça peut sembler fou, mais je pense que tu es... Poisson.
# Bu gece ve çılgınca bir şey yap #
♪ Tonight and do something crazy ♪
- Aman Tanrım, bu çılgınca.
- C'est incroyable
Callie'nin başka bir ailesi olduğunu öğrenmenin çılgınca geldiğini biliyorum ama korkmanı istemiyorum.
"autre famille" n'a pas du être facile, mais je ne veux pas que tu ais peur.
Çok çılgınca. "Altın Pusula" filminden fırlamış gibi.
C'est un truc de fou. On se croirait dans The Golden Compass.
Sanki bu senin işinmiş gibi konuştun, ki bu çok çılgınca olurdu.
Vous en parlez comme si c'était votre métier.
Kulağa ne kadar çılgınca geldiğinin farkında mısın? Evet, farkındayım.
Oui, je le sais, et je dis quand même.
Çılgınca, değil mi?
C'est fou, non?
Hayatımda verdiğim tüm çılgınca kararlar burada başladı. Tıp dalını bırakma kararı babamın işlerini reddetme ve suçla mücadele kararı son erkek arkadaşıma tekmeyi basıp ondan ayrılmak hepsi burada verildi.
Toutes les folles décisions que j'ai prises dans la vie, ça s'est passé ici... la décision d'arrêter la médecine... de refuser les affaires de papa, et de commencer la réinsertion des criminels... de rompre avec mon copain et le faire dégager... toutes ces décisions... ici.
Kulağa çılgınca gelmeden hepsini bir seferde söylemek çok zor.
Est-ce exagéré de tout dire à la fois ici sans avoir l'air dingue.
Kafayı bulmuşsun gibi çılgınca davranıyorsun.
Vous êtes tous sautés en haut et agir fou.
Bu çok çılgınca. Bıyık takan bir kadın...
Non, tu as raison, ça craint.
Söylemek üzere olduğum şey çılgınca görünebilir
♪ Ce que je vais dire peut sembler fou ♪
İnsanlar çılgınca şeylere inanıyor.
Les gens croient des choses dingues.
O zamanlar herkes bunun çılgınca olduğunu düşünürdü.
Tout le monde a dit qu'elle était folle à l'époque.
- Bu çılgınca.
- C'est dingue.
Bu çılgınca.
C'est dingue.
Tabii, evet. Dün geceki Valleywag partisinde gördüm onu. Çılgınca bir şeydi bu arada, dostum 12 kız falan rahat vardı.
Je l'ai vue à la soirée de Valleywag hier soir, d'ailleurs c'était fou, mec, il y avait genre 12 filles.
Öylesine çılgınca öldürmeliyiz ki kimse kurtulamasın.
Nous devons tuer si sauvagement que personne ne survivra.
Umut etmenin çılgınca olduğunu biliyordum.
Je savais que j'étais fou d'espérer.
Çılgınca.
C'est fou.
Tilton'ın sonuçları hep aynıydı. Ama aynı taneciklerin kurşun içeriği üzerine Patterson'ın sonuçları çılgınca tutarsızdı.
Mais les résultats de Patterson concernant le taux plomb dans ces grains étaient grandement inconstants.
Bu çılgınca.
C'est fou.
Hep çılgınca şeyler yapar.
il est tout les temps en train de faire le fou.
Çılgınca şeyler söyler.
De dire dire n'importe quoi.
Bir tür kayıt hatası falan yaptılar sanırım, bilmiyorum. Çılgınca ama kabul edildi.
Il y a dû y avoir une erreur administrative quelconque.
Aptalca, çılgınca şeyler yapmak sizi genç tutar.
Faire des choses stupides et folles, c'est ça qui te fait rester jeune.
Çılgınca, aptalca şeyler benim göbek adımdır!
"Choses stupides et folles" est mon nom de famille!
Dairenin yakınlarındaki çöp konteynırlarını araştırıp Ella'yı boğarken kullandığın şalı bulmaktan daha çılgınca değil.
Excepté qu'on a cherché dans les poubelles autour de votre appartement, Et nous avons trouvé l'écharpe d'ella.. Celle que vous avez utilisé pour l'étrangler.
- Bu çılgınca.
- C'est dément.
Kocaman, romantik, çılgınca bir şey yapmak istiyorum ve bunu seninle yapmak istiyorum.
Je veux faire quelque chose de grand, de romantique, de fou... et je veux le faire avec toi. Attends.
Çok çılgınca olabilir ve aradığım ilk kişi sensin.
Ça va être dingue, et tu es le premier que j'appelle.
Ronny, biraz çılgınca ama içimden bir ses senin bu işte çok iyi olacağını söylüyor.
Ronny, ça peut sembler fou mais mon instinct me dit que tu serais bon à ça.
Bu çılgınca!
C'est fou!
Boyle, buraya gel ve vücudumun önünde durup ona bunun çılgınca olduğunu söyle.
Boyle, viens la et tiens toi face à moi et dit lui que c'est fou. Aïe!
- Çılgınca.
- C'est fou. - Ouais.
Ve çılgınca olduğunu biliyorum. Geçmişin, tüm bu saçmalıkların ve bu kâbusun.
Et je sais que c'est fou, en y repensant, toutes ces foutaises... ce cauchemar.
Biliyorum, çılgınca geliyor değil mi?
Je sais. C'est dingue, hein?
Bunun çılgınca geldiğini biliyorum ama orada olduğu için mutlu olmalısın. Özellikle, şimdi seni bulduğu için.
Je sais que ça a l'air fou, mais tu dois être heureux, pour lui, là bas.
İşte bu! Bu en çılgınca şey!
C'est la chose la plus folle entre toutes.
Bu mistik ayin masasının etrafında oturmak yerine çılgınca bir şeyler yapıp... Ne bileyim! ... Depo'nun taşınmasını durdursak?
Au lieu de s'asseoir autour de la table mystique de Kumbaya, on pourrait faire quelque chose de dingue comme, je ne sais pas, arrêter de déménager, non?
Harley'nin, senin çılgınca fikirlerini dinleyip gözlerini tekrar morartmasını önlemek adına...
Mais pour éviter à Harley d'autres yeux au beurre noir pour avoir écouté des conseils que tu as admis être débiles...
Aslında çılgınca fikir falan vermedim.
En réalité, je n'ai pas admis lui avoir donné des conseils débiles.
Ama bu çılgınca fikri kimse önemsemedi.
Mais personne n'a porté attention à cette folle notion.
- Hatırlamaz mıyım? - Aklımda çok çılgınca şeyler dönüyordu.
J'avais des trucs vraiment bizarres dans la tête.
Çılgınca.
Tarée, va.
- Çılgınca.
- C'est dingue?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]