English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ A ] / Anlatın

Anlatın traducir portugués

8,288 traducción paralela
QDubs olayını anlatın bana.
Fala-me do QDubs.
Şimdi bana Finow Savaşı'nda olanları anlatın lütfen.
Agora, diga-me aquilo que aconteceu na Batalha de Finow.
İnceden anlatın.
Sejam objectivos.
Bu akşam 8'e kadar TV'ye çıkın, annemi nasıl infaz ettiğinizi anlatın yoksa Clarke ölür.
Anunciem às 20 esta noite que executaram a minha mãe. - Ou o Clarke morre.
Görüntüler gelmeden önce siz anlatın bakalım.
Diga-nos o que vamos ver quando visualizarmos as imagens.
- Hakkında bildiklerinizi bana anlatın.
Diz-me tudo o que sabes sobre ela.
Joshua'nın son görüsünü anlatın. Tek istediğim bu.
Apenas diz-me o que o Joshua viu na última visão é só isso que peço.
Geminin içi neye benziyordu? Hadi ama bir şeyler anlatın.
Como é o interior da nave?
Bu akşam 8'e kadar TV'ye çıkın, annemi nasıl infaz ettiğinizi anlatın yoksa Clarke ölür.
Vão à televisão às 20h, dizer ao mundo como executaram a minha mãe, ou o Clarke morre.
Dün seansta olanları anlatın. Harikaydı.
- Conte-nos o que aconteceu ontem.
Memelerin şehrinden bize duyduklarını hemen anlat.
Diz-nos o que ouviste na cidade das maminhas.
Bana onu anlatırsın.
E me dizes aquilo que se passa com o meu primo.
Onu bu polislere anlatırsın dostum.
Diz isso aos chuis, amigo.
Günü nasıl geçireceğimizin plânını yaptım, onu anlatırım sana.
E escuta o dia que planeei para nós.
Bruce, Wayne ailesinin fertleri belli bir yaşa geldiklerinde onlara iş hayatının ve normal hayatın bazı gerçekleri anlatılır.
Quando os membros da família Wayne atingem uma certa idade, alguns factos da vida e dos negócios são explicados.
Umarım bir gün tüm bunların nedenini anlatırsın bana.
Bem... Espero que me contes um dia do que é que isto se trata.
- Öyle bir anlatıyorsun ki sanki sanki bir gün bir anda bu kadar ustalaştın gibi.
Dizes tudo isso...
Bunları karakolda anlatırsın.
Conte-lhes essa lá na esquadra.
İzin verirsen sana Gece Odası'nı anlatırım.
Se deixares, eu falo-te da Sala Noturna.
Anlat bakayım, olayın ne senin?
O que se passa contigo?
Wells, duvardan geçip Hilebaz'ın bombasından kurtulmamı anlatırken Flash olmamı, koşmamı tanımlama şekli rüzgârı ve gücü hisset demesi- - Sanki daha önce yapmış gibi konuşuyordu.
Quando o Wells estava a orientar-me, a ajudar a tirar a bomba do Vigarista do meu pulso, a forma como descreveu o Flash a correr, a sentir o vento, o poder, é como se falasse por experiência própria.
Eğer beni seviyorsan sorunun ne olduğunu anlatırsın.
Se me amas, vais contar-me o que se passa contigo.
Ama işin doğrusu, benim için bir anlamı yok. Çünkü birini sevdiğinde ona her şeyi anlatırsın.
Mas o facto é que não importa porque quando se ama alguém, contas-lhe tudo.
Eğer beni seviyorsan Eddie bana sorunun ne olduğunu anlatırsın, yoksa...
Então se me amas, Eddie, ou contas-me o que se passa contigo ou...
Yardımımı istediğine göre çok çaresiz olmalısın. Anlat derdini.
Deves estar bem desesperado para pedires a minha ajuda, mas estou curioso.
Bu, o gece neler olduğunu üçüncü farklı anlatışın.
Esta é a terceira versão do que aconteceu naquela noite.
Danny annesine koşup her şeyi anlatacaktı. Danny'i durdurup, olanları anlatıp, ona güven verdikten sonra annesine söylememesine ikna etmesi için ufak bir zamanı var. Mark'ın ;
O Danny vai ter com a mãe a correr, vai contar-lhe tudo.
- Bay Tracey, bana Max Rager hava dalışı grubunu anlatın.
Sr. Tracey, fale-me sobre este grupo de pára-quedismo, o Max Rager.
Oyuncunun özelliklerinden biri de gösterişsiz oynamaktır. Ciddi bir hikaye anlatıcısı olmanın yanında eğlendirir de.
Um ator deve interpretar papéis leves tão bem como conta histórias sérias.
İnsanlar, oğullarının Vietnam'da ülkeleri için ölmesinden... gurur duyduklarını anlatıyorlar.
As pessoas falam do orgulho que sentem pelo filho que morreu no Vietname, a lutar pelo país.
Sen polislere gidip bildiğini anlatırsın.
Vai ter com os chuis, conta-lhes o que sabes.
Önce parasını ver ve sonra bana her şeyi anlatırsın.
Primeiro, passa para cá o dinheiro, depois, podes contar-me tudo.
Benim podcastime gelmelisin. Bana Nina'nın yaptığı her şeyi ve kendi rolünü anlat.
Devias vir ao meu podcast contar-me tudo o que a Nina estava a fazer e honrar a tua parte.
Merhaba millet, ben Noah Foster Lakewood cinayetlerinden sağ kalan öğrenci. Eski sunucunuz yerine misafir olarak "Bir Suçun Otopsisi" yayınının sonunu anlatıyorum.
Malta, fala o Noah Foster, aluno local e sobrevivente dos assassinatos de Lakewood, com o podcast do capitulo final do "Autópsia de um Crime"
Harika o zaman, arar planı anlatırsınız bana.
Fantástico! Liga-me depois para me pores a par do plano.
Jessie birine bir şey anlatırsam kelimesi kelimesine "kulak mememi beynime bağlayacağını" söylemişti.
A Jessie ameaçou, passo a citar : "atar as minhas orelhas ao meu cérebro" se alguma vez contasse a alguém.
Yarın sabah oraya gidip her şeyi onlara anlatırız.
Vamos lá amanhã de manhã e contamos tudo.
Emma Wilson'ı anlat bana. Nerede tanıştınız.
Conta-me sobre Emma Wilson Conheceram-se onde?
Sonra ben sana seni tutmanın ne kadar zor olduğunu çünkü herkesin kara listede olduğundan imkânsız demesini anlatırım.
Então posso dizer como foi difícil contratá-lo, quando todos diziam não, justamente porque esteve na lista negra.
Bunu nasıl yaptığını bize kendi sözcüklerinle anlatır mısın?
Diz-nos com as tuas palavras como é que o fizeste.
Basit anlatımla Güçlülerin kapanmasının yeşil ışığı yanıyor.
Em termos simples : a luz verde acende os poderes desaparecem.
Yasın, çok dürüstçe ve duygusalca anlatımı.
Uma demonstração de luto muito sincera e emocionante.
QDubs olayını anlat.
E o QDubs?
Şu adına çalıştığın Kanan'ı anlat bir bakalım.
- Fala-me do Kanan.
Bize sizin gibi bir adamın 20 yaşındaki üniversiteli bir kızla nasıl tanıştığını anlatır mısınız?
Pode-nos dizer como é que um homem como você conheceu uma universitária de 20 anos de idade...
Bize kesin olarak o gece olanları anlatır mısın?
Porque é que não... nos diz precisamente aquilo que aconteceu naquela noite?
Hatırladığınız kadarıyla olanları anlatır mısınız?
Se você quiser, poderia me contar o que exatamente aconteceu, como você se lembra?
Bana anlatırsınız ve belkide yakışıklı bir bağışçıyı kampanyanıza kabul edersiniz.
Podia pôr-me a par do seu programa eleitoral e, talvez, aceitar uma generosa doação.
Bilmeni isterim ki bana birşey olması durumunda, Amanda ya anlatırsın.
Quero que saibas, caso me aconteça algo, para poderes contar à Amanda.
Ne bileyim, arkadaşım Nancy geçen anlatıyordu da babası hep gece geç saatlere kadar çalıştığını söylüyormuş sonra bir gece, annesi ofisine gitmiş ama adam orada değilmiş.
Eu não sei, a minha amiga Nancy estava a contar-me como o pai dela dizia que trabalhava até tarde, mas depois, uma noite, a mãe foi até ao escritório e ele não estava lá.
Ya bana yer altı tüneli ile ilgili bildiğin her şeyi anlatırsın ya da kurşunu yersin.
Ou me diz tudo o que sabe da rede subterrânea... ou disparo contra si.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]