Ben onun traducir portugués
9,232 traducción paralela
Ama yapmak istedim. Elena'dan sonra Fisk'in yaptığı o kadar şeyden sonra, ben onun olacağını düşündüğüm depoya gittim.
Mas queria, depois da Elena, depois de tudo o que o Fisk fez,
- Ben onun evine gittiğimde dedi.
- Quando fui a casa dele.
Ben onun annesiyim.
Eu sou a mãe dele.
Ben onun kıçını kurtardım. Minnetini beni yererek gösteriyor.
Salvei-lhe o couro e ele mostra o seu apreço abandonando-me.
Ben onun babasıyım.
Eu sou o pai dele.
- Ben onun gibi değilim!
- Não sou como ela!
Ben onun büyük babasıyım.
Sou seu avô.
Sanırım ben onun yokluğunda acı çekiyorum.
Acho que sinto dor pela sua ausência.
Ben onun şeytanını taşıyorum, Abigail.
Eu lido com o demónio dela, Abigail.
- Ben onun yaptığını sanmıyorum.
Sim, acho que não foi ele.
Ben onun tarafındayım.
Estou do lado dele.
Ben onun annesiyim.
Sou a mãe dela.
Ben onun hatası olduğunu sanmıyorum.
Não acho que a culpa tenha sido dele.
Ama dürüst olmak gerekirse, ben onun için kötü hissettim.
Mas para ser honesto, senti-me mal por ele.
Ve artık ben de onun hastane masraflarını ödeyemeyeceğim.
Ela está doente.
Ben sadece onun kaygılarını iletmeye çalışıyorum.
Só estou a tentar transmitir as preocupações dela.
Yani onun çocuklarını ben büyüttüm sayılır. Ne değişti peki?
O que mudou?
Ben ayak olduğunu sanmıştım ama el çıkması da onun kadar kötü sayılır.
Está bem. Pensava que era um pé, mas uma mão é igualmente mau.
- Babasıyım ben onun.
Não concordo.
Onun bıraktığı yerden ben devam edeceğim.
Eu ia continuar onde ele parou.
Ben düşündüm, onun-ortağı ona kız, mağdur olsun yardımcı oldu.
Antes do Winthrop ter raptado a minha filha, eu estava a trabalhar numa pista. Descobri que o cúmplice estava a ajudá-lo a conseguir as raparigas, as vítimas.
Onun iyi bir isim korumak için Ben hala katkıları alırım.
Ainda recebo contribuições para preservar o seu bom nome.
Ama onlar sadece diyemeyiz Ben, onun vücudun iyileşme anlamına diye bilincini yeniden olacak olduğunda.
Quero dizer, o corpo está a curar-se, mas eles não conseguem dizer quando é que ela vai recuperar a consciência.
Amerikan topraklarında bir terörist kaçak durumda ve ben de onun sabit diskini görmek istiyorum.
Há um terrorista à solta em território americano, e quero ver o seu disco rígido.
Bugün ben de onun hayatını kurtarıyorum. Sen de kimseye değer vermiyor olsan bile bana yardım edeceksin. Kendi kızın Julia da buna dahil.
Então, hoje vou salvá-la, e tu vais ajudar, mesmo que não te importes com ninguém, nem mesmo com a tua filha Julia.
Onun kararını ben vereyim.
Eu é que avaliarei isso.
- Onun annesiyim ben.
Sou a mãe dela.
Ben onun annesiyim.
Eu sou a mãe dela.
Şu an için kartlar onun elinde. Bu yüzden bana zıpla derse, ben de zıplamak zorundasın.
No momento, ela tem todas as vantagens e quando ela diz "salta", eu tenho que...
Ben de onun için endişeleniyorum.
Também estou preocupada com ele. Eu...
Böylece onun bedenini ilk ben keşfedebilirdim.
e fui correr bem cedo para que fosse eu a descobrir o corpo.
10 sene önce bütün sistemi onun üzerine kurmuşlardı. Onlar bulmadan ben onu bulmalıyım.
Construíram um sistema de segurança durante 10 anos para a protegerem.
Ben Franklin ve onun yaptıkları hakkında konuşmak yok, ve eski flörtün Betsy Ross hakkında.
Nem relatar os estudos com o Ben Franklin ou o teu caso com a Betsy Ross.
Ben de onun büyük hayranı falan değilim.
Não sou grande fã dela, também.
Her şey onun suçlu olduğunu gösterirken sen ona sadık kaldın, ve ben de kendime neden diye sorup durdum.
Permaneceste ao lado dele por tudo o que ele foi acusado e eu continuei a perguntar-me o porquê.
Ben de onun patronuyum.
E eu sou o chefe dele.
Onun ben olmadığımı nereden anladın?
Como... como sabias que não era eu?
Ben de onun sayesinde oldum diyebiliriz.
Ele fez-me a mim possível.
Onun icabına ben bakarım.
Eu trato daquele.
Ben küçük yaştayken onu kaybettik ama onun hakkında hiç konuşmuyorum.
Ele morreu quando eu ainda era jovem. Mas eu... Nunca falo dele.
- Ben üstlenmeye çalıştım ama o başta olduğundan bu yana, onun olduğuna ısrar ettiler.
- Tentei levar a culpa. Mas insistiram nela, porque ela era a encarregada.
Onun başına gelen en iyi şeyim ben.
Sou a melhor coisa que lhe aconteceu.
Ben o birkaç çekim var söyleyebilirim, onun eklemleri bakılırsa. Eh.
A julgar pelas articulações dele, diria que ele também deu alguns socos.
Ben o senin bir arkadaşım oldu tahmin ediyorum , onun kostüm bakılırsa?
A julgar pelo disfarce dele, suponho que era um amigo vosso?
Evet, ben, öyle düşünüyorum ve sonra onun iş arkadaşları kullanılan mürettebatın geri kalanı olarak.
Sim, acho que sim, e usou os colegas de trabalho como o resto da equipa.
Ben onun nabzını kontrol etmek ulaştı.
Verifiquei o pulso.
Onun yerinde olsam ben de onu kimsenin almasına izin veremezdim.
Também não deixava que alguém me tirasse a Anna.
- Ben de onun gibi olmak istiyorum ve burada yapabileceğimi duydum.
É assim que quero ficar e soube que este sítio pode fazê-lo.
Bu seninle ilgili değil ; bu benim ve onun arasında ve ben bunu ona hatırlatacağım.
É entre nós os dois, e vou lembrá-lo disso.
Ben anlaşmayı imzalarsam, onun işi biter ve Katrina'yı yardımcım olarak tekrar işe alırım.
E contrato a Katrina como minha associada.
Onun yaptığı gibi ben de seni terketmeyeceğim.
Não vou deixar-te, como ela fez.
ben onun karısıyım 17
ben onun annesiyim 16
ben onun babasıyım 28
ben onunla konuşurum 28
ben onunla ilgilenirim 52
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
ben onun annesiyim 16
ben onun babasıyım 28
ben onunla konuşurum 28
ben onunla ilgilenirim 52
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23