Bir isim traducir portugués
10,417 traducción paralela
Bir isim söylüyor. Jim Harmon.
Ele está a dizer um nome.
- Güzel bir isim.
- Meera. - Bonito. Meera Dev Malik.
- Hadi ama, Khali ismi güzel bir isim.
Vá lá, não é assim tão antigo.
Pandora... ilginç bir isim.
Pandora. Que nome interessante.
Farklı bir isim kullanması beni şaşırtmadı.
Não me surpreende que ele usasse um nome diferente.
Bir erkek için tuhaf bir isim olmuş.
- Nome estranho para um homem.
Her din ayrı bir isim veriyor buna, ama aslında hepsi aynı şey.
Cada religião chama por um nome diferente, mas, na verdade, todas falam sobre a mesma coisa.
Sanırım bir isim soruyordu sana.
- Acho que ele lhe pediu um nome.
Ed herhangi bir isim sormadıklarını söyledi.
Ed disse que não falaram em nomes.
Tek bir isim.
Um nome. Um nome.
O evdeyken bir isim gördük.
Têm 30 segundos para sair dessa sala. " Quando estávamos lá em baixo, naquele sítio, vimos um nome. - Qual nome?
- Reddington bana bir isim verdi. - Kim?
- O Reddington deu-me um nome.
Şöyle ki, birinin başka bir isim bulmasını istemiyoruz.
A verdade é que não queremos mais ninguém.
Tamam... bir isim.
Está bem... Um nome.
Sana bir isim vereceğim.
Vou dar-vos um nome.
Pekala, eğer bir isim değilse peki ne?
Muito bem, e se não for um nome?
Ne saçma bir isim.
Que nome tão estúpido.
Akılda kalıcı bir isim.
Que nome sensato.
Bir isim ortağıyla konuşuyorsun, o yüzden biraz saygılı konuşmanı öneririm.
Temos de falar. Está a falar com um sócio-gerente, sugiro que o faça com o mínimo respeito.
Ona depresif bir isim vermek istesem gizli tehlike falan derdim.
Sabes isso. Se quisesse dar-lhe um nome depressivo, chamava-lhe Ameaça Fantasma.
Hatta Meat Cute'ta Suzuki kendi kanıyla bir isim yazmıştı.
Estava um nome escrito com o próprio sangue do Suzuki no Meat Cute.
Psikiyatriste göre güzel bir isim.
É um bom nome para uma psiquiatra.
- Hoş bir isim bence.
- Isso é querido.
Herif kendine mantıklı bir isim bile seçemiyor.
O tipo nem escolhe um nome que faça sentido.
Şey bir isim var.
Bem... Há um nome.
Masalara baktığım bir işim var orada.
Trabalho lá a limpar as mesas.
Phil, bana başka bir takma isim koysan olur mu?
Phil, não te importas de inventar outro apelido carinhoso para mim?
Yarın önemli bir işim var, yarından sonra olur mu?
Amanhã tenho uma tarefa importante.
İthalat-ihracat sektöründe büyük isim yapmış varlıklı bir Alman sanayici.
Ele é um industrial alemão rico um grande nome no negócio de importação e exportação.
Benim işim yargıç olarak kurbanlar için adaleti getirmek ve bir daha kimseyi incitmeyeceklerinden emin olmak.
O meu trabalho como juíza é obter justiça para as suas vítimas, e garantir que ele nunca mais magoa ninguém.
Bu çok berbat bir takma isim.
Bem, tem um pseudónimo muito mau.
Kasabanın lideri olarak, her bir kişinin tövbesini almak benim işim.
Como líder da cidade, é o meu dever ouvir as confissões de cada um.
Yapacak bir işim var. Akşama onu da getir.
Tenho um assunto a tratar.
Burada bir adam bırakın. İşim bittiğinde, ben ona bildiririm, Hamid.
Ele saberá quando eu acabar.
Erkek bir hırsız için daha iyi isim yoktur.
O nome perfeito para um ladrão cavalheiro.
Bir işim kaldı.
Tenho mais uma coisa para fazer.
Bir kaç insan olayı görüp, haber vermiş. Kimse isim almamış.
Algumas pessoas viram e ligaram, mas ninguém tem um nome.
Çok orijinal bir isim.
Muito original.
Samar sahte isim kullanarak bir bina satın almış.
Samar comprou-o sob pseudónimo.
Bir saate işim biter, evde görüşürüz.
Acabo dentro de uma hora. Vemo-nos em casa.
Kontrattaki isim sahteymiş ama evde kanı bulan apartman yöneticisi bir polis tutanağı tutmuş.
- Foi arrendado com um nome falso. O administrador apresentou queixa por encontrar sangue em casa.
Kaçtı, yeni bir isim aldı ve serbest kaldı.
Ele fugiu, adoptou um novo nome, nova casa.
Bak, burada bir sürü yapacak işim var.
Olha, tenho imensas coisas para fazer aqui.
İsim takma oyununu ve kan davanızı bir kenara bırakıp biraz çalışabilir miyiz?
Pudemos deixar de lado as ofensas... As lutas de sangue e começarmos a trabalhar?
Biliyorum senin için hep öyle. Bir hafta içinde inşaata başlıyoruz o yüzden işim çok yoğun.
Sei que é sempre assim para ti, mas a obra começa daqui a uma semana, é duro.
Yapmam gereken bir işim var.
Tenho trabalho a fazer.
- Yapacak bir işim vardı.
Tive algo a fazer.
Bir isim söyleyin.
Preciso de um nome.
Burada bir isim daha var.
Há um outro nome aqui.
- Bir isim buldun mu?
- Conseguiste um nome?
İşim bitince eve gideceğim, sevgili karımla kucaklaşacağım sonra iyi eleştiriler almış bir dizinin 3-5 saatini izleyip yatacağım.
Depois do trabalho, vou para casa, enrosco-me com a minha adorada esposa e vejo três a cinco horas de dramas aclamados pela crítica. Depois, vou dormir.
bir işim çıktı 20
bir işim var 34
isim 189
işim 71
isim yok 36
işim yok 17
işimi 37
işim var 162
işim bitti 87
isimsiz 20
bir işim var 34
isim 189
işim 71
isim yok 36
işim yok 17
işimi 37
işim var 162
işim bitti 87
isimsiz 20