Bir şekilde traducir portugués
37,393 traducción paralela
O anda geri çekilseydi o zaman Marcus da dâhil herkes, onun tahta geçmeye en yakın kişi olan Marcus'un öz oğlundan kontrolü almaya hazır olduğunu açık bir şekilde anlayacaktı
Se recuasse naquele momento, todos saberiam, incluindo Marco, que estava pronto a usurpar o poder do filho de Marco, que seria o próximo na linha de sucessão.
Lucilla o dönemde muhtemelen Roma İmparatorluğunda göz önünde olan en güçlü kadındı. Ve Crispina da bir şekilde onun pozisyonunu gasp etmiş olabilirdi.
Lucila fôra talvez a mulher de poder mais visível no Império Romano, na época, e Crispina poderá ter usurpado a sua posição.
Bunun anlamı, her yeni hastalığın halk arasında hızlı bir şekilde yayılabilmesi demekti.
Qualquer nova doença seria rapidamente propagada entre a população.
Bu işi farklı bir şekilde halletmeliyiz.
Temos de arranjar outra forma.
Bu oyunların parasını bir şekilde bulacağım.
Assegurar-me-ei que estes jogos são pagos.
Cleander başarılı bir şekilde hem rakibini elimine etmiş hem de plana dâhil olduğunu gösteren izleri yok etmişti.
Cleandro eliminou com sucesso a sua competição e qualquer traço do seu envolvimento na conspiração.
Narcissus bir sporcuydu ve güreşçiydi. Ve Commodus da eğitimi için ona güvenmişti çünkü müsabakalara çıkmadan önce belli bir şekilde forma girmesi gerekiyordu.
Narciso foi um atleta, um lutador, e Cómodo vai ter com ele para o treinar, porque ele quer atingir o nível de aptidão física que é necessária para participar nos jogos.
Kılıç, hızla boğazını keserken sakin bir şekilde ileriye bakması gerekiyordu.
Tinha de estar calmo à sua frente, enquanto a lâmina entrava na sua garganta.
Sanırım kristal bir şekilde göğsümün içine girdi.
Acho que o cristal entrou no meu peito.
Ama barış sağlandığından beri, bunu eşit bir şekilde paylaşabiliyoruz.
Mas desde o acordo de paz, podemos partilhar e continuar a partilhar.
Mucizevi bir şekilde kurtulabileceğimize dair bir fikrin varsa, şimdi tam sırası! Sence bu onları tutar mı?
- Achas que vai segurá-los?
Muhtemelen mükemmel bir şekilde kaslı bacaklarınla bunu tahmin etmen zordur.
Cerveja. Deve ser difícil para si imaginar com as suas... Pernas musculosas e perfeitas.
Umarım beni bağışlarsın böylece bir gün buna gülebiliriz, tıpkı saçını kötü bir şekilde kestiğim günkü gibi.
Só espero que possas perdoar-me para que possamos rir disto, como fizemos com aquele corte de cabelo.
Ve satış gerçekleşince harekete geçerler ve Amerika tarihinin bir parçasını başarılı bir şekilde yeniden alırlar.
Quando a venda se processa, eles atacam e recuperam com sucesso um pedaço da história da América.
En güzel iç çamaşırlarını Victoria's Secret yapıyor Çok doğal bir şekilde bu iki şey yeryüzündeki en büyük şovu oluşturmak için bir araya geliyor
Victoria's Secret faz a melhor lingerie, então é natural que se unam para o maior desfile da Terra.
Benim anlamadığım şey, bu kadar hızlı bir şekilde nasıl yerimizi buldular?
O que não entendo é como souberam exactamente onde estávamos tão rapidamente.
Bunu bir şekilde öğrenmem gerek.
Tenho de saber, de uma maneira ou de outra.
Geyşa robot bir şekilde şifrelemesini çözdü.
Um robô-gueixa conseguiu furar a encriptação dele.
Kuze hafızasını sildi ve bir şekilde yeni bir gerçeklik yerleştirdi.
O Kuze apagou-lhe a memória e de alguma forma instalou uma nova realidade.
O yüzden başka bir masanın önünde garip bir şekilde dur istersen.
Por isso, pode ir apresentar-se diante de outra mesa.
Cazip bir şekilde tanımlayamadım sanırım.
Acho que não fiz uma descrição apelativa.
İnanılmaz bir şekilde, anne aracına atladı ve şüphelileri takip etti.
De forma incrível, a mãe, ao volante do seu próprio carro perseguiu os suspeitos.
Konsey üyesi Rodriguez bir şekilde tüm bunlarla bağlantılı.
O Vereador Rodriguez está ligado a tudo isto, de algum modo.
O adamı bir şekilde teknede alıkoyduğundan gayet eminim.
Garanto-vos que ela descobriu como meter aquele tipo no barco.
Bir süreliğine Zalesie'de kalabiliriz ama savaş kapıya dayanırsa bir şekilde ülkeyi terk etmemiz gerekir.
Poderíamos ficar em Zalesie durante algum tempo, mas se a guerra chegar, teremos de encontrar uma forma de abandonar o país.
Varşova halkının Alman kuvvetlerinin şehre girişini sessizce şereflerine yakışır bir şekilde ve sakince kabul edeceğine inanıyoruz.
Estamos dependentes da população de Warsaw para aceitaram a entrada das forças alemãs silenciosamente, honorávelmente, e calmamente.
Onu düzenli bir şekilde besliyor musunuz?
Dá-lhe de comer de forma regular?
Kendi menfaatine kullanmazsam, kafasızlık etmiş olurum. Ne kadar etkin bir şekilde bana karşı kullanıldığını göz önünde bulundurursak.
E seria insensato da minha parte não usar isso em meu proveito, tendo em conta quão eficazmente foste usada contra mim.
Bu tek bir şekilde son bulacak, Paul.
Só há uma maneira, Paul.
Bütün koloni üyeleri sağlıklı ve sorunsuz bir şekilde hiper uykuda Origae-6'a doğru gitmekte.
Todos os colonizadores em sono criogênico permanecem intactos e inalterados. Estamos a caminho de Origae-6.
Çünkü en kolay yol, pürüzsüz bir şekilde günah ve lanet ile kaplıdır.
As saídas fáceis foram amaciadas pelo pecado e pela perdição.
Ve tıpkı güneş, ısısı ve ışığıyla her şeyin üzerini eşit bir şekilde kapladığı gibi günahkarlık sizi saracak. Adeta bir veba gibi.
E assim que o sol deles brilhar com luz e calor sobre todas as coisas de forma igual também a culpa te envolverá como uma praga.
Yine de taşın görünüş zamanı ve gücü bir şekilde bu suçlarla bir ilgisi olduğunu gösteriyor.
Ainda assim, o momento do aparecimento da Pedra e o seu poder indicam que está relacionada com estes crimes.
Tuhaf bir şekilde onun hakkında tanıdık olan bir şey.
Há algo de estranhamente familiar nele.
Seni bekliyorum Kendini idare etmek Bu dünyada belli bir şekilde.
Espero que te comportes de certa maneira neste mundo.
Hızlı bir şekilde!
Acelerem!
Begbie garip bir şekilde tepkisiz ve tedirgin olduğunu fark ediyorum.
"Reparo que o Begbie parece estranhamente submisso e desconfortável."
Kız kapıyı açtığında ona havalı, hoş bir şekilde gülümse.
E quando ela abrir a porta, mostre um sorriso confiante.
Ama o sizi bir şekilde lanetlemiş.
Mas ele os amaldiçoou.
Cesedini düzgün bir şekilde gömmemize bile izin vermedin.
Nem nos deixaste enterrar o corpo dela convenientemente.
Ama, bir şekilde küçük kızımın ölmesine izin veriyorsun.
No entanto... Deixou a minha menina morrer.
İmparator, kanlarını dökerek senatoyu cezalandırmak güçlü bir masaj verir. Ama sokaklar feci şekilde karışır.
Meu Imperador, punir o Senado derramando o sangue deles enviará um mensagem forte, mas haveria tumultos nas ruas.
Öncekinde işler doğal bir şekilde gelişmişti.
Há pouco, as coisas começaram de forma orgânica e, agora, parece forçado.
Sadece bu da değil, tamam mı? Kafiye şeması, a-b-c-b-d-b olarak gidiyor ve hece sayısı da sekiz, altı, sekiz, altı olarak sabit bir sekilde ilerliyor.
O esquema de rimas A-B-C-B-D-B e a estrutura silábica de 8-6-8-6 permanece constante.
Bir şekilde gitmem lazım.
Tenho de ir.
Hayattan önemli bir ders çıkarttım dedi. Gençken tüm kuralları öğren. Çünkü bu şekilde annen ve baban mutlu olur.
Aprendeu todas as regras quando era jovem, porque agrada aos pais.
Bir şekilde götürmen lazım.
Desenrasca-te.
Pekala kızlar, misafirlerimiz uzunca bir yoldan geldiler bu yüzden onlara karşı misafirperver olalım. Şirin Korusu'na yakışır şekilde.
Certo, raparigas, entretanto, os nossos convidados fizeram uma longa viagem, por isso, vamos mostrar-lhes hospitalidade, ao modo do Bosque das Smurfs.
Dost bir şovmen olarak söylemeliyim ki, konuklarına bu şekilde davranmamalısın.
Como colega do espectáculo, não são maneiras de tratar as visitas.
Bir şekilde o geri döner ama...
de qualquer modo ele voltaria.
Evet, ama gece görüşümüz bile olsa bu şekilde bilinmeyen bir adada olan iki kayıp insanı bulabilmemiz imkansız.
Sim, mas é impossível avistar duas pessoas inconscientes numa ilha desconhecida à noite, mesmo com visão noturna.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir saat sonra 47
bir şey oldu 106
bir saniye 1866
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir saat sonra 47
bir şey oldu 106
bir saniye 1866
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17