English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Bu da

Bu da traducir portugués

202,721 traducción paralela
Margot, bu da ne böyle?
Margot, que diabo?
Bu da nesi?
O que é isso?
İşçiler tertibatı düzgün sıkıştırmamışlar dolayısıyla duman havayı yoğunlaştırıyor ki bu da elektrik sinyallerinin işleyişini zora sokuyor.
Os trabalhadores não apertaram bem, por isso, os gases condensam o ar, dificultando a acção dos sinais.
Bu da nedir?
O que é isto?
- Bu da ne yahu?
- Que diabos?
Bu da bana zaman kazandıracak.
Vou ganhar tempo.
Bu da...?
O que...?
- Bu da ne...? " Sevgili Scorpion Ekibi, sözleşmeyi ihlal ettiniz.
" Querida equipa Scorpion, vocês violaram o contrato.
-... ki bu da onu diskalifiye ettirecek. - Ve Walter da Natalya'yla...
Walter és o próximo da fila para jogar com a Natalya.
Bu da sana W.C.'yi verir ;
Que significa quarto de banho, entendi.
Ama en çok ihtiyacım olduğu zamanlarda bana umut verdi... ki bu da onun kadar önemli.
Mas deu-me esperança quando eu mais precisava. E isso foi também muito importante.
Bu da bir şeydir sonuçta.
Isso já é alguma coisa.
Bu da içine sinmemişti.
E não se sentiu bem com isso.
Bu da Philip.
Este é o Philip.
Bu hırsızlar bir yıl sonra Lüksemburg'da yakalanmamışlar mıydı?
Os ladrões foram detidos um ano mais tarde, não foram?
Ve davranışları hiç iyi olmadığından, bu onun bir anlaşma yapması ya da - onun için senin yaptığın anlamına gelir.
Como ele nunca se porta bem, isso significa que ele fez um acordo, ou que fizeste um por ele.
Tüm bu şamata da ne?
Que barulheira é esta?
Bu, bağlantıda olduğum sevimli küçük latin, bir fidye yazılım * dümeni için Helldritch'e sunucu yeri kiralamış.
Uma chola com quem tive um caso alugou espaço de servidor ao Helldritch para uma burla informática.
Ve Alexei Lagunov'u adalete teslim etmek için yardım ederken, ömrünün geri kalan kısmını da bu sebepten kaybetti.
E enquanto ajudava a levar o Alexei Lagunov à justiça, abdicou também do resto da sua vida ao fazê-lo.
- Hayatımın altı senesi boyunca bu anı görmek için çalıştım.
Tenho trabalhado para este momento durante os últimos seis anos da minha vida.
Ben de hayatımın geçmiş bir kaç saati sıkıntıdan patladım yani ikimiz de bu iş için çok çaba sarf ettik.
Estou chateado durante as últimas horas da minha vida, ambos temos muito em jogo.
Şimdilik bu konuyu bir kenara bırakalım, Batı Altadenia'nın karşı karşıya olduğu bütçe krizini nasıl çözerdiniz acaba hem de haberlere göre henüz şehrin mali tablolarını konseyden talep etmemişken.
Deixando esse tópico de lado, pode explicar como é que lidava com a crise financeira, já que dizem que ainda não solicitou cópia das finanças da cidade na Câmara Municipal.
Scorpion'da olma sebebin bu.
É por isso que estás na Scorpion.
Tamam, bu malzemelerin yaklaşık kaldırma kuvveti değerlerini hesaplamaya başla ve içine bir kaç yüzdürme yastığı... -... ve can yeleği parçaları da ekle.
Está bem, começa a calcular a capacidade de flutuação desses materiais, adicione algumas bóias e coletes salva-vidas.
Harika, umalım da bu mesajı duyan bize yardım edebilecek biri olsun.
Óptimo, espero que chegue a alguém que possa ajudar-nos.
Bu paket siz karaya dönerken Joan Davis'ten geldi.
Isto veio da Joan Davis enquanto voltavam à costa.
Peki ya sen bu konuyu alıyor musun?
É o cheiro da tua derrota. Sentiste esse cheiro?
Listedeki isimlerin her biri tam da bu ihtimale karşı tek tek şifrelendi yani birer birer kırılmak zorundalar.
Os nomes na lista estão codificados individualmente para estes casos, eles devem ser decifrados um por um.
Bu kadar kısa sürede kazanıp o turnuvaya katılacak biri varsa o da Scorpion'dur.
Se alguém pode vencer este torneio em tão pouco tempo, é a Scorpion.
Biz bu işi çözene kadar orada tutabilir misin ki?
- Não dá para aguentar?
Eğer onu kaçırmaya çalışırsan bu, sadece Amerikan Polisi onu bulduğunda işleri daha da kötüleştirir.
Se o tentares tirar de lá, só vais piorar as coisas quando os federais o encontrarem. E vão encontrá-lo.
- Çok basit. Teslim olduktan sonra, seni bu odada işleme alacaklar.
Estás a ver a saída de emergência à direita da mesa?
Bu da vezir takasıydı.
Depois, precisávamos de sair do contentor do lixo.
Bugün bu ayakkabıları mahvediyorum.
Essa foi a troca da rainha.
- Görünüşe göre bu durumlarda "dans" kelimesi isim olduğu kadar fiil olarak da kullanılıyor.
Parece que nessas coisas eles usam a palavra baile como verbo, bem como substantivo.
Ve işte bu... zaferimin sesi.
E aqui está. O som da minha vitória.
Bu sefer de evlenmek istediğim kadının... ailesine zarar verdim.
E desta vez, magoei a família da mulher com quem quero casar.
Olay da bu zaten.
Aí é que está.
Bu demek oluyor ki... ya bu kadına ve ailesine gerçeği söylemelisin... ya da gizleyip kendini affetmeyi öğrenmelisin.
Por isso, tens de dizer a verdade a essa mulher e à família dela. Ou mantê-lo em segredo e aprender a perdoar-te.
Bu annenin senden sakladığım... büyü kitaplarından biri.
É um dos livros de feitiços da tua mãe que te escondi.
Bu benim savaşım. New York'taki çatıda kötü yanımı... yok etmeye çalıştığımdan beri öyleydi.
Esta é batalha é minha, sempre foi desde que tentei destruir o meu lado negro naquele terraço em Nova Iorque.
Bu gemiye ilk kez bindiğimde... bana söylediğin şeyi hatırlıyor musun?
Lembras-te o que me disseste da primeira vez que embarquei?
Henry'ye, aileme ya da bu kasabaya... sahip olmazdım.
Não teria o Henry, nem a minha família, nem esta cidade.
Olay da bu ya.
Aí é que está.
Bu onun da öyle olduğu anlamına gelir.
E isso significa que ela também.
Doğrudan doğruya söyleyeceğini sanmıyorum ama şüphe çekebilecek bir şey diyebilirsin ya da davranışta bulunabilirsin, bu riske giremeyiz Paige.
Eu não acho que tu alguma vez tenhas que lhe falar sem rodeios, mas tu podes acabar por dizer algo ou agir de alguma forma que irá levantar suspeitas, e não podemos correr esse risco, Paige.
Stan Beeman, bu CIA'den Alan Streiter. - Nasılsınız?
Stan Beeman, Alan Streiter da CIA.
Ekipler bu adama muhtemel istihbaratsız diye yazmış.
As nossas equipas têm este tipo como improvável membro da inteligência.
Onun yanındayken işler kötüye giderse ya da içine sinmezse her şey üstüne geliyor gibiyse, duygusal ya da tedirginsen başparmağınla işaret parmağını birbirine sürt bu sırada da benimle babanı hayal et.
Agora... se tu estiveres com ele e as coisas começarem a ficar desconfortáveis ou a correr mal, estiveres a sentir-te oprimida ou emocionalmente incerta, esfrega o teu polegar e o teu dedo indicador juntos e visualiza-me a mim e ao teu pai, para ajudar-te a recordar quem tu és e de onde vieste.
Bu tatarcık türü tahılları yok etmekle kalmıyor daha da çok zarar verecek sporlar taşıyor.
Não só este mosquito pode dizimar cereais, como pode transportar esporos que conseguem provocar danos ainda maiores.
Sistemlerinin zayıf yanı da bu.
a fraqueza do sistema deles.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]