English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ D ] / Demek istediğim de bu

Demek istediğim de bu traducir portugués

517 traducción paralela
- Bebek, George'u yer. - Benim demek istediğim de bu.
- Então, o Baby comeria o George.
- Tamam işte, demek istediğim de bu.
- Ora, por isso..
Evet, benim demek istediğim de bu.
- Depois comprei-o... - Por isso mesmo.
Demek istediğim de bu.
O que quero dizer...
Demek istediğim de bu.
Pois é justamente aí que eu quero chegar.
Demek istediğim de bu.
E é isso que eu defendo.
Benim demek istediğim de bu.
É a mesma coisa.
Demek istediğim de bu.
Foi o que quis dizer.
Demek istediğim de bu.
É isso que quero dizer.
Demek istediğim de bu.
É exatamente isso que quero dizer.
Demek istediğim de bu. Sorumluluk.
Cindy, é sobre isto a que me refiro... responsabilidade.
- Demek istediğim de bu.
- É a isso que me refiro.
Bu imkansız yaratık... Hayır, hayır, hayır, demek istediğim, bu enfes kadın zevk anında içinizden ayrıcalıklı birini neşesinde yalnız bırakmamak ister.
Essa criatura insuportável... não, essa mulher de caráter... não quer privá-los do privilégio de vê-la a sós.
Yani,... demek istediğim,... bu çok feci,... fakat aynı zamanda iyi de hissettiriyor.
Por outras palavras... eu quero dizer... que me sinto horrível... mas ao mesmo tempo sinto-me bem...
Bay Kelson... Onları almam sizce ne kadar sürer, önce... Yani demek istediğim, tüm bu bürokrasiden sonra.
Sr. Kelson... quanto tempo acredita que tomará... digo, depois de toda a papelada?
Demek istediğim hepimiz aynı savaşın kıdemli askerleriyken, bu hiç de hoş olmaz.
Seria extremamente desagradável, somos veteranos... da mesma guerra.
Demek istediğim, tam Joe'dan beklenebilecek bir şey bu.
É o tipo de coisa que se espera de Joe.
Şey, demek istediğim, kısaca toparlamak gerekirse, Sence bu kalabalığın miktarını nasıl denetleyecekler?
De um ponto de vista prático... como podem limitar a multidão?
Yo demek istediğim sattığınız biletlerden bari kâra geçebildiniz mi? Bizi bu hale sürükleyen insanların düşüncelerine göre, anla işte, biz aracı olduk biraz... böyle düşünseniz daha iyi anlarsınız.
Isto foi pago... por todos os que tiveram a ideia... de nos possibilitar ficar na posição... de ser um instrumento, um veículo para realizar isto.
İşte benim de demek istediğim bu.
O quê?
Bu, senin babanın düşüncesizliğiymiş fakat benim demek istediğim bu tür bir zorlama değildi.
Era meio cruel da parte de seu pai... mas não é desse tipo de compulsão que eu falava.
Bayım, demek istediğim, adamlar için normal ücret 6 pezo... gardiyanlar için de 10 pezodur. Bu ayyaş herif... 10 dolar için çizmelerinizi bile yalar.
senhor, estou tentando dizer-lhe que o preço normal é de 6 pesos por homem, e 10 pelos guardas, e esta besta bêbada... engraxa-lhe as botas com a língua por $ 10.
Bayanlar ve baylar, Oja'nın dedesini... bu hikayeyi gözünüzde canlandırmak için kullandık. Ama "canlandırmak" demek doğru mu? Demek istediğim, böyle bir hikayeyi... canlandırmak kolay iş değil.
Senhoras e senhores, usámos o avô de Oja para ajudar a dar verossimilhança à reencenação desta história, mas com uma história isto é difícil de acreditar, não é fácil!
Demek istediğim... bu otel son derece yetersiz ve kötü işletiliyor... siz de çok kaba ve saygısız bir adamsınız.
Gostaria de dizer que este hotel é deveras ineficiente e mal gerido e que o senhor é muito grosseiro e malcriado.
Demek istediğim Bay Rogers, bu sabah 100 doları kabul ettiğinizi söyledi. Bay Rogers ile konuşmak zorunda kalacağım.
Vou ter de ter uma conversa com o Sr. Rogers.
Demek istediğim, bu çiftliği almasaydınız at sırtında orada burada dolanan biri olsaydınız kişiliğinizin derinliğinde gizlenmiş vahşiliğe dönüş mü yapacaktınız?
Se tivesse um cavalo, um bom cavalo,... mataria esse selvagem que existe dentro de você?
Demek istediğim, eğer bir adamın sıradan yaşantısında suratında her gün orospu çocukları ile uğraşmaktan ötürü çizikler oluşuyorsa bu zenciye kimse yardım etmez.
Refiro-me a que quando um homem tem cicatrizes em seu focinho de porco de tratar com filhos da puta a cada dia em sua vida normal. Ninguém vai esmagar a este negro.
Bu işleri Jack'i incitmeden yapmanın yolları var, demek istediğim bu.
Há muitas maneiras de tratar disso de forma a não magoar o Jack, é o que quero dizer.
Yani Demek İstediğim İyi Kariyerli Birkaç Adamın Miamide Bulunuyor Yani Dikkatlerini Bu Yönde Çekebilecek.
Um par de espertinhos de Miami bem fornecido atrairia muitas atenções.
Demek İstediğim, Bu Aralar Fazla Tok Değilim.. Demek İstediğimi Anladın, Umarım..
De momento estou um pouco gordo, estás a perceber?
- Demek istediğim de bu!
Odiaria ver algo prejudicar sua carreira...
Benim de demek istediğim buydu, Madem bu bir iş neden daha verimli hale getirmek istemiyorsun?
Bom, lá está. Se é um negócio, por que não torná-lo mais eficiente?
Şu an daha fazla gibi görünse de gelecekte daha az olacak. Yani demek istediğim, bu ağacın 25 yıl garantisi var.
Agora é mais, mas será menos, porque esta árvore tem garantia de 25 anos.
Demek istediğim, seni uyuşturucuya alışıracak kişilere rastlayabilirsin çünkü kendiside uyuşturucu bağımlısıdır ve bu şekilde sana sahip olacaktır.
O mais certo é um deles asfixiar-te de tal maneira. até achar que és propriedade dele
Demek istediğim, hepimiz uçuyoruz fakat hiç biliyormuyuz bu genç bayanlar hostes olmak için nelerden geçiyor
Todos andamos de avião, mas será que algum de nós sabe aquilo por que passam estas jovens para serem hospedeiras?
Demek istediğim yaşlı adam konuşmayı bitiremez eski yollarla ilgili... moral, bu tarz kocaman mambo büyüsü.
Quer dizer, o velhote não pára de falar acerca da moda antiga espíritos, esse tipo de voodoo mumbo Jumbo.
Demek istediğim Kendini bu kadar hırpalamana gerek yok.
Não há necessidade de te matares a estudar.
Demek istediğim, bu şekilde kavgalı olmamıza gerek yok.
Mas não há necessidade alguma de andarmos às turras, Lister.
Demek istediğim bu zenci çocuk Alabama'da futbol oynamak istiyor.
Temos este rapaz de cor... Ele quer jogar futebol pelo Bear Bryant. - O Bear diz :
Hayır ha? Von Bulow'un suçlu olduğuna ben de katılıyorum. Fakat bu eğlence, yani demek istediğim bu bir mücadele.
Concordo que o von Bulow é culpado, mas esse é o gozo, esse é o desafio.
Ateşleme parçasını çıkarıp gösterdiğim bu adam demek istediğim, konuşacağına kendisini öldürmeme razıydı.
Os minutos me puxou para fora detonador que a tampa, este tipo - Quer dizer, ele estava realmente pronto a deixar-me matá-lo antes de ele falar. Tudo certo?
Demek istediğim bu değildi.
Não foi isso que quis dizer. Pelo amor de Deus, Lilly.
Demek istediğim ;... gerilmiş ve taşlaşmışsanız bu tip. malzemeler ne gibi bir fark oluşturur ki
Se não nos podemos esticar e bater uma sorna, naquela altura... não vejo que diferença farão os acessórios de cama.
Demek istediğim, siyah, yuvarlak düğmeleri bulmak bu kadar zor mu ki bunu bu kadar büyük bir olay haline getiriyorlar?
Será assim tão difícil arranjar botões redondos e pretos que têm de fazer disto uma coisa especial?
Demek istediğim bu konuda çok iyi değil ama seks yapmaya bayılır.
Não presta para nada, mas gosta de foder.
Demek istediğim, artık bu takıntılarından vazgeç.
Quero dizer, de certeza e sem dúvida nenhuma.
Demek istediğim, bu bir başkasının hatası değil.
Quero dizer, não é que a culpa seja de outra pessoa.
Demek istediğim, dünya üzerindeki hiç bir polis bu tarz pislikler yapmaz!
Não há cabrão de bófia que faça Uma merda destas!
Demek istediğim, tanınmış bir ailenin ferdine kendi ailesi sahip çıkıyorsa... bu herkesçe kabul edilmelidir.
Quero dizer, se um membro de uma família conhecida é apoiado por essa família, deveria ser considerado assunto encerrado.
Biliyorum kulağa tuhaf geliyor ama, demek istediğim.. .. bulunduğumdan beri sahip olduğum tek şey bu.
Bem, eu sei que soa estranho, mas, quer dizer é tudo o que tenho de quando fui encontrada.
Ve gecelerini, 65 milyon yıldır ölü olan şeyler hakkında okuyarak geçirmek. - Demek istediğim, bu tuhaf.
E depois passar as noites a ler sobre coisas que estão mortas à 65 milhões de anos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]