Erkenden traducir portugués
2,198 traducción paralela
- Ben de erkenden yatmalıyım.
- Também preciso deitar-me cedo.
Televizyon izler, erkenden de yatarım.
Vou ver um pouco de Tv e vou deitar-me cedo.
Birisini erkenden tanıştırmaya getirip birkaç gün sonra da o kişinin neden bir daha asla geri dönmeyeceğini söylediğin milyonlarca sebeple baş başa kalıyorsun.
Quando trazes um rapaz cá a casa, pensas logo num milhar de razões, por que ele nunca mais deveria voltar.
Sabah erkenden, Brad'e Noel hediyesini vermeye gittim.
Vai! Vai!
Bu kadar erkenden mi?
Tão cedo?
Memur Westcott'ın böyle erkenden uğrayıp bizimle kahvaltı etmesi çok hoş değil mi?
Não é agradável de Diretor Westcott cair por tão cedo E tem café da manhã com a gente?
Sanırım erkenden yatacağım.
Acho que vou deitar-me cedo.
Böyle erkenden nereye kayboldun?
Por onde andastes tão cedo?
Ne yazık ki yarın erkenden Prag'a gideceğim.
Infelizmente, tenho que ir a Praga amanhã cedo.
Tamam, çocuklarımı erkenden ziyaret ederim.
Tudo bem, posso visitar os meus filhos cedo...
Kont Vizakna erkenden ayrıldı ve günlüklerinizden biri kayıp.
O Conde Vizakna partiu cedo. Falta um dos seus registos.
Matt'i almaya gideceğim, onu erkenden alayım.
Vou buscar o Matt. Vou buscá-lo mais cedo.
Sabah erkenden kalkıp halletmem gereken bir işim var.
Vou para casa, tenho que fazer de manhã.
Erkenden yola koyulmalısın.
Tem de se fazer cedo à estrada.
Kimileri erkenden emekli olur Kimileri hayal kurar ve eğlenir
Alguns se aposentam cedo Alguns ficam acordados para sonhar e meditar
Bu arada, sabah erkenden aradı.
A propósito, ele ligou hoje cedo.
yarın erkenden sınıfta olmaılıyım.
Tenho que ir estudar. Tenho aulas cedo amanhã.
Lord Melbourne erkenden gelecektir.
Calculo que Lord Melbourne aqui esteja muito cedo.
Erkenden başla, dostum.
- Cuidado por onde anda, irmão
Küvettekileri başınıza yıktığım için üzgünüm ama sabah erkenden işimin başında olmalıyım.
Peço desculpa por vos deixar com a louça para lavar, mas eu começo o meu turno amanhã bem cedo.
Eğer Henry'yi dinlesem elimdeki bütün evleri erkenden satmıştım.
Se tivesse escutado o Henry, teria vendido as casas logo de cara.
Bana bakıcılık yaparken tabi bu esnada siz toplantıda oluyordunuz beni erkenden yatırırdı ve kız arkadaşıyla konuşurdu.
Quando vao as reunióes e ele cuida de mim... ele me faz deitar cedo para falar com a namorada.
Erkenden ararlarsa böylece burada oluruz.
Caso eles liguem amanhã de manhã.
Yarın erkenden büyük annemi ziyaret etmeliyiz.
Temos que visitar a avó, muito cedo amanhã.
Sabah erkenden aramaya başlayabiliriz.
Podemos recomeçar ao início da manhã.
- Gitmiyor. - Felix beni erkenden atti.
Tive que sair mais cedo.
Erkenden çikiyorum, yani...
E vou mais cedo...
İşten yarım gün izin alıp, eve erkenden gelebilirim.
Posso vir para casa mais cedo e posso pedir meio dia livre no trabalho.
Erkenden okuyor musun?
A ler fora de horas?
Sabah erkenden uçağımız kalkıyor.
Temos um voo logo pela manhã.
Erkenden yatar, erkenden yola çıkarız.
Deitar cedo, cedo erguer.
Sıradaki şarkı gelecekten geliyor ama harika olduğunuz için erkenden dinleyeceksiniz.
Esta canção é do futuro, mas como vós estais a ser bons ouvem-na antes.
- Tamam. Bu sabah erkenden bir telefon aldık.
Chamaram-nos cedo esta manhã.
Erkenden içmeye başlayalım öyleyse.
Certo. Começamos assim, óptimo!
Annesi onu erkenden aldı.
A mãe dela já a veio buscar.
Midesi bulanmıştı. O yüzden annesi erkenden aldı götürdü.
Ficou agoniada e a mãe veio buscá-la mais cedo.
- Sabah erkenden iş başı yapacağız da.
- Tem de se levantar cedo.
Erkenden vaaz vermeye başladım ve öyle de devam ettim.
Apanhou-me de surpresa, comecei a pregar tão cedo e segui em frente.
Yarın sabah erkenden başlayacağız.
Começamos cedo.
Hayır. Erkenden giyinip parmak uçlarında yürüyordun.
Não, estavas a vestir-te com cuidado e a fugir em bicos de pés.
Erkenden kapatmayı nasıl karşılayabiliyorlar?
Como se podem dar ao luxo de fechar tão cedo?
- Sabah erkenden yapacağız.
- Vamos fazê-lo de manhã, bem cedo.
- Yarın erkenden toplantım var.
Temos uma reunião amanhã pela manhã.
Bir sabah erkenden, yeni yıldan sonraki günde... çiftliğime dönüyordum.
Uma certa manhã, um dia depois do ano novo... Estava a voltar para casa, para a minha fazenda...
Bu gece erkenden yatacaklar gibi.
Vou mais cedo para a cama esta noite, penso eu.
- Evet. Üsteğmen Clayton erkenden iki kişi yollamıştı.
O Tenente Clayton foi com dois tipos mais cedo.
Erkenden emekli oluruz.
Reformamo-nos.
ama görüntülerden izlediğimiz kadarıyla, dönüş için erkenden kırdığın gözüküyor.
Eu digo-lhe que, a partir das fotografias aéreas, parece que virou bastante cedo.
Aslında bu hafta sonu işim yok erkenden kalkıp kışlık elbiselerimi torbalara koyup yatağımın altına atabilirim.
Como não faço nada no fim de semana, vou acordar cedo, pôr as roupas de Inverno em sacos, e enfiar debaixo da cama.
Dönerken hava aydınlık olsun diye erkenden çıktım.
Fui cedo para não voltar de noite.
Erkenden çıkıp gelmemeli.
Ele não deve voltar em breve.
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erken döndün 21
erkencisiniz 19
erkencisin 101
erken geldin 38
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erken döndün 21
erkencisiniz 19