Etrafında traducir portugués
6,149 traducción paralela
Bak etrafında olup ne yapman gerektiğini söylememe gerek yok.
Olha, não precisas que te diga o que fazer.
Connie bile bu herifin etrafında pervane gibi dolanıyor ve siz bayım kıskançsınız.
Até a Connie caiu aos seus pés, e tu, senhor, estás com ciúmes.
5 yaşındayken okulda kalemimi sıranın etrafında hareket ettirirdim.
Quando tinha cinco anos, eu costumava mover os lápis à volta da minha secretária, na escola.
Güzellik etrafında bir dönüp, bana o popoyu göstersene.
Querida, dá uma voltinha. Mostra-me esse corpo.
- Etrafında olmamı seviyorsun, değil mi?
Gostas de me ter por perto, não gostas? Sim, gosto.
Sürekli etrafında erkekler dolanıyor. Her gece.
Estás rodeada de tipos lá, todas as noites.
Bağlı olduğu kutsal öğretilerin binlerce yıldır vi-go etrafında olmasının bir sebebi var.
Os ensinamentos sagrados aos quais ele aderia existem há milhares de vi-go, por uma boa razão.
Ve sen büyürken etrafında olmadığım için cidden üzgünüm.
E lamento imenso por não ter estado aqui para te ver crescer.
Tabii, belki de dünyanın etrafında döndüğünü sanan berbat kıyafetli kuzenlerinin yanında oturabilirler.
E talvez possam ficar ao lado do primo mal-vestido que pensa que o mundo gira à volta dele? Claro. Tenho o sitio indicado.
Bir süre Gabe'nin etrafında olmamak buraya kadarmış.
Lá se vai a distância do Gabe.
Onun etrafında gelişmişsin Greg.
Ray, você cresceu à volta dele.
Evsiz bir adam Porsche'un etrafında alışveriş poşetlerinden ev yapıyor. Yazık.
Um sem-abrigo está a construir uma casa com sacos das compras à volta do Porsche.
Ailen hep etrafında oluyor.
Um ano com a tua família.
Ateşinin etrafında toplanın dostlarım çünkü bildiğiniz hikâye anlatacağım.
Reúnam-se em torno da fogueira, meus amigos, porque esta é uma história e pêras.
Otelin etrafında bir tur atalım, kimsenin izlemediğinden emin olalım.
Vamos verificar outra vez, para ver se há alguém a vigiar.
Bir anda yıkıldı. Evin etrafında üç sokak vardı fakat yaralanan olmadı.
Caiu... a três quarteirões de casa, mas ninguém se feriu.
En azından Batman'in beni etrafında tutması için bir bombaya ihtiyacı yok.
Ao menos ele não precisa de uma bomba para eu ficar com ele.
İlkokulun etrafında sinsice yürürken gördüm ve onlar...
Andavam perto da Escola Básica esta noite.
Bazı insanlar iyileştiklerinde seni boynunun etrafında ilmikle gördüklerini söyledi.
Algumas pessoas dizem que quando acordaram, viram-te com uma corda à volta do pescoço.
Etrafında seyirlik bir hatun istiyorduysa en azından Romanoff'u seçebilirdi.
Se queria uma mulher gira, ao menos escolhia a Romanoff.
Kalenin etrafında tam olarak kaç devriye noktası olduğunu biliyorum.
E sei quantos postos de vigia cercam o castelo.
- Blok etrafında bir tur at Lionel.
Porque não dá uma volta ao quarteirão, Lionel?
Şu parkın etrafında yarışalım mı?
Porque é que não vamos correr pelo parque?
Kadınların etrafında nasıl dolandıklarını bilirsin.
Sabeis como são as mulheres convosco.
Nikel bakırı merminin artıklarını Daniel'in iyileşen silah yarasının etrafında buldum.
Encontrei resíduos de bala cuproníquel na ferida de bala remodelada do Daniel.
Burada olduğumu biliyordun, ama Amy evden ayrılana ve evin etrafında kimseler kalmayana kadar bekledin.
Sabias que estava lá, mas esperaste a Amy sair, até não ter ninguém aqui.
Evin etrafında üzülüp ağlamış sonra bunlar herkesin gözü önünde olmaya başlamış.
E havia muito choro pela casa e depois isso começou a acontecer no exterior.
Çünkü Miles Matheson ve Sebastian Monroe ikisi birden Willoughby'nin etrafında kol gezdikleri için senin kasaban olması gereken şehirde.
Porque o Miles Matheson e o Sebastian Monroe estão ambos nos arredores de Willoughby, que era suposta ser a tua cidade.
Musallat olmuş bir hayalet gibi sürekli etrafında olmasam belki gider.
Talvez fosse. Se eu não estivesse sempre com ela, como um fantasma.
Sanırım gözümün etrafında hissediyorum.
Acho que consigo senti-lo à volta do meu olho agora.
Seni bir daha çocuğumun etrafında görürsem, öldürürüm.
Aproximas-te da minha filha novamente e eu mato-te.
İddiasına varım ki etrafında birsürü eşcinsel vardır ve o bilmiyordur.
Aposto que convive com maricas e nem sabe disso.
Bu pislik herif benim kızımın etrafında da dolanıyor!
Aquele sacana também costuma conviver com a minha filha!
Ama hayatımızı asla gelmeyecek bir şeyin etrafında harcayamayız.
Mas não podemos passar as nossas vidas à espera por algo que pode nunca vir.
Etrafında oturmak... Ne kazandıracak?
O que é que esperas conseguir ai sentado?
Yapılacak bir şeyler planlamalıyız etrafında oturmak değil.
Temos de pensar em alguma coisa que possamos fazer, - e não ficar sentados.
Asabi insanların etrafında olmak beni rahatlatıyor çünkü yerimi biliyorum.
Estar perto de pessoas irritadas acalma-me, pois sei onde estou.
Ben kardeşlerime etrafında olması gerekir.
Preciso de estar junto dos meu irmãos.
Eğer benim etrafında o kadar fazla olmama dayanabilseydin o işe başvururdum. Ve müdüre telefonlarımız için özel uygulamalar kullanıp... kullanamayacağımızı soracağım.
E vou pedir ao diretor para nos arranjar aplicações para o telemóvel.
Birincisi, dünya nüfusunun yarısı okyanusun 120 mil etrafında yaşıyor.
Metade da população mundial vive até a uma distância de 180Km de um oceano.
Etrafında askerleri var.
Ele tem um exercito à sua volta.
Saat tam üçte,... oranın sahibinin etrafında bir takım olaylar olacak.
Exactamente às 15 horas, haverá um incidente no recinto dos proprietários.
Hepsi değerli Kralın etrafında.
Estão todos a guardar o seu precioso Rei.
Yahudiler ve doğulular onun etrafında zillerini çalıyorlar.
O judeu e o cockney armaram-lhe uma cilada.
Bu kalbin etrafında...
- É o fluído acumulado, à volta do coração.
Hep neden diye merak etmiştim. Seni o kadar sevdim ki senin etrafında olmak bana acı vermeye başladı.
Sempre quis saber porque é que a adorava tanto mas custava tanto estar consigo.
Onlar neden etrafında değiller bilmiyorum.
Não sei porque tu não as tens.
Yerde küçük bir delik görseniz ve üstüne bassanız, deliğin etrafına bakar, taşları kaldırır, sırtın aşağısında niye yuvarlanmış taşlar var diye merak edersiniz.
Vês um pequeno buraco no chão e pisas nele, olhas em volta, pegas numas pedras, imaginas de onde deslizaram segues até o cume com os olhos.
Yanında kaç kişi olsa da etraf ne kadar temiz görünse de kim ne derse desin sen ne düşünürsen düşün güvende değilsin.
Não importa quantas pessoas estão ou quão limpa pareça a área, não importa o que digam, não importa o que pensas, não estão seguros.
Anlamadığınız şeyler hakkında sayıp sövmeden önce size etrafı göstermemi ister misiniz?
Podem conhecer o espaço antes de começarem a combater algo que não conhecem?
Bulabildiğim en güzel kızlarla kaplardım etrafımı. Sonra seyirciye ben dışında herhangi bir şeye bakabilecekler mi diye sorardım.
Rodeei-me das raparigas mais bonitas e, depois, desafiava o público a desviar os olhos de mim.