Geldi traducir portugués
82,592 traducción paralela
O bir gün geldi çattı işte.
Esse dia chegou.
Aklıma bir fikir geldi.
Tenho uma ideia.
Şimdiden kafası geldi sana.
Parece que já estás pedrada.
Quayle bana geldi.
Estava pronto para entregar toda maldita célula para safar o rabo dele. O Quayle veio ter comigo.
Kardeşim eve daha yeni geldi.
O meu irmão acabou de voltar para casa.
Sanırım başına korkunç bir şey geldi.
Acho que algo terrível lhe aconteceu.
Hücresinden biri yardımımı istemek için kapıya geldi.
Uma pessoa da célula dele veio bater-me à porta a pedir ajuda.
Vekil Alcala geldi, hanımefendi.
O Governador Alcala está aqui, senhora.
Çünkü dün gece yardım istemek için buraya geldi.
Porque ele veio aqui ontem à noite a pedir-me ajuda.
... hazırlanma zamanı geldi. Ve aydınlanmışlığımızla sabır ve bağlılığımızla konuklarımızı onurlandırarak, onları zafere taşıyacağız.
O Grande Dia estará connosco e nós que fomos iluminados, que honramos os nossos Hóspedes com a nossa paciência e obediência,
Pilot hakkında geldi.
Viemos por causa do piloto.
Redhats neden bizim için geldi?
Porque é que os Red Hats vieram atrás de nós?
Yüce Rab kaybolmuşsa iyi bir sebebi olabileceği aklına geldi mi hiç?
Já pensaste que se o Senhor está desaparecido, talvez tenha motivo para tal?
Geldi ve o sebebi duymak istiyorum.
Sim, e quero conhecê-lo.
Birkaç ay önce bir iki kere geldi.
Veio cá umas vezes, há uns meses.
Biliyor musun Lenny, Homer'ın sorumlu davrandığı görünce bir de, Aquaman'in Phoenix'e taşınması derken bana da işimi yapma isteği geldi.
É como se o Aquaman se mudasse para Phoenix. Sabes, Lenny, ver o Homer a agir responsavelmente... O Aquaman para Phoenix, acabei de perceber essa... faz-te querer colocar a gravata e fazer o meu trabalho.
Önce çiftleşip, sonra ölümüne dövüşmenizin zamanı geldi.
Muito bem, vamos, veado e porco.
Hey, Bart, Bart, buradan kurtulma şansımız geldi.
Ei, Bart, agora é a nossa oportunidade para fugir daqui.
Kitabın, İncilim haline geldi.
O seu livro tornou-se a minha bíblia.
Bay Burns, Obsidiyen kart faturanız geldi.
Mr. Burns, chegou a sua conta do Cartão Obsidiano.
Bu iyi geldi.
É bom.
Sonra zenginler geldi.
Depois vieram os ricos.
Gerçek öcünü almaya geldi
Está na hora de se saber a verdade
Sen söz yazarken kal geldi
És um Madoff lírico
Bunun gitme zamanı geldi.
Está na hora de ir embora.
Neşem yerine geldi.
Já estou mais animada.
Keyfim yerine geldi ama saksafonum yok.
A minha alegria voltou, mas o meu saxofone já era.
Böylece domuz ve Plopper tekrar bir araya geldi.
ENTÃO O PORCO, E O PLOPPER, REENCONTRARAM-SE.
- Ardından Lydia geldi.
- E depois houve a Lydia.
Vakit geldi. Diğer gemi gelip sizi Dünya'ya ve Mars'a götürmek için alacak.
Outra nave vem, leva a tua carga para Terra, para Marte.
Peki iş nasıl buraya geldi?
Então como vieste parar aqui?
Ganymede'den son gemideki grup dahil yaklaşık 3500 mülteci geldi.
Já incluindo os que vieram no último batelão, temos quase 3500 refugiados de Ganímedes aqui.
Aklıma geldi.
Mas quanto a mim.
Ben Nightingale koğuşundaydım. Hemşire Byron geldi ve Bay Bakewell'a bakmamı istedi.
Estava na Enfermaria Nightingale, quando a enfermeira Byron me pediu para ir ver o Bakewell.
Bilgi odasından geldi.
Acabo de ser informado, senhor.
Çoğu sabah yaptığı gibi 11 : 00 de buraya, odama geldi.
Sim, ele foi ao meu quarto, como fazia todas as manhãs, cerca das 11 horas.
Bir polis geldi.
Um polícia veio cá.
- O geldi?
- E ele veio cá, então?
O yüzden yardım için bana geldi.
Ela veio pedir-me ajuda.
Ordayken Renard eve geldi. Seni gördü mü?
O Renard apareceu lá em casa enquanto eu estava lá.
Bana biraz sıcak geldi.
- Ele parece um bocado quente.
Ya buraya geldiğinde giyinikti ve neyi varsa soyuldu, ya da parka çıplak geldi ve bir amacı olmadan öldürüldü.
Então... ele veio ao parque vestido e roubaram-lhe tudo, ou já veio nu e foi morto sem justificação?
Bir arama geldi. Şüphelinin tarifine uyan bir erkek Englewood Hotel'ine girerkek görülmüş.
Fomos avisados que um homem que confere com a descrição entrou no Hotel Englewood.
- kimse geldi mi?
É o Dan.
Evet, Wells, çığlık atarak az önce geldi, koşarak odasına çıktı ve kapısını kilitledi.
- Wells. Ele entrou a gritar, subiu e trancou-se no quarto.
Giyinip Babanın evine zamanı geldi.
Está na hora de te arranjares para ires com o teu pai.
Nick ve Monroe nasıl bir araya geldi.
Está bem, esse foi o modo como o Nick e o Monroe se conheceram.
Eve geldi.
O teu pai encontrou-o em Santa Mónica e trouxe-o de volta. Ele está em casa.
Bir bayan evime geldi.
Uma mulher veio ter ao meu apartamento.
Aklıma, bunu iptal edip, yeni bir e-posta adresiyle yeni bir bedava üyelik alma fikri geldi.
Bem visto, Simpson. SUCESSO - KUDOS BEXIGA CHEIA
Nick geldi.
- O Nick está aqui.
geldin 84
geldim 384
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldim 384
geldin mi 58
geldik 352
geldiğinde 28
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61