Hiç de öyle değil traducir portugués
280 traducción paralela
Bazı yaşlılar hiç de öyle değil.
Estes velhotes enganam.
Ama o vakit geldiğinde hiç de öyle değil.
Mas a verdade é que não é nada disso.
Hiç de öyle değil!
Isso não é verdade!
Hayır, tatlım, hiç de öyle değil.
Céu, não é.
Hiç de öyle değil.
Não foi nada disso.
Bizi kahraman sanacaklar. Hiç de öyle değil.
Não nos pinte como heróis.
Jim benim gibi Fransız. Alman birası umurunda değil. - Hiç de öyle değil.
O Jim é como eu, é francês, não quer saber para nada da cerveja alemã.
- Hayır, hiç de öyle değil.
- Não é verdade.
- Hiç de öyle değil.
- De maneira nenhuma.
Hiç de öyle değil. Zavallı yaşlı Roger'ın dün gece kente gelmesi için tuzak kurulduğu gibi berbat bir düşünceniz var... belki, Macbeth'in kurduğu türden.
Na sua ideia, acha que Roger foi atraído até aqui ontem à noite pelo próprio MacBeth.
Ama hiç de öyle değil. "Atın şu herifi dışarı."
Mas é : "Deitar fora falhado".
Bana verdiğin her şey çok iyi görünüyor ama hiç de öyle değil.
Tudo o que me dás parece bom, mas não é.
- Bence hiç de öyle değil.
- Não é verdade. - É, sim.
Hım, evet, korkarım ki hiç de öyle değil, George.
Hmm, sim, penso que não, George.
Bilmiyor musun? - Hiç de öyle değil!
- Não tem nada com isso.
Bence hiç de öyle değil tatlım.
Para mim, não, fofinho.
- Hayır, hiç de öyle değil.
- Vá lá, não é assim tão isolado.
Hiç de öyle değil evlat.
Bem, "filho"!
Biliyor musun, bence hiç de öyle değil. Savaşlarını kendi kazanan bir adama benzemiyorsun.
Não me parece, pois tu não és do tipo que trava as suas batalhas.
Hiç de öyle değil, Sadie.
Não é isso.
- Hiç de öyle değil.
- DE maneira nenhuma!
Ve bu "Hiç önemli değil" öyle mi?
E diz-me que não é nada de especial?
Hiç de öyle mühim bir şey değil komiser.
Nada de tão grande, tenente.
Hiç anlamadın zaten, ama yine de geldin, öyle değil mi?
Nunca entendeu, mas ainda assim veio, não foi?
O bir yalan. O hiç de öyle biri değil.
Isso é mentira, ela há-de ser sempre bonita.
Hiç de öyle değil.
- Nada disso, falava da mulher em geral.
Ama hiç de öyle değil.
Não achei nada disso.
Kendinden başka hiç kimseyi düşünmezsin, öyle değil mi?
Só falas de ti! Não tens outro assunto de conversa?
Hiç de öyle görünmüyor değil mi?
Mas isso nao faz sentido, nao e?
Hiç de delilik değil, magazin dergisinde öyle yazıyor.
Não é insanidade, é o que diz "Vanity Fair".
Başlangıçta öyle yaptım, ama sonra kendi kendime dedim ki ; "Hayır, bu hiç de dürüstçe değil."
Preenchi o primeiro, mas disse a mim mesmo : "Isso não é honesto."
Hiç de açlıktan ölmüş gibi bir halin yok, öyle değil mi? !
Não parece que esteja morta de fome, não é?
Hiç ama hiç mizah duygunuz yok, öyle değil mi?
- Não tem sentido de humor, pois não?
Bunları Star'a koymaya hiç gerek yok, öyle değil mi Kipling?
Não há necessidade de se saber disto no Star, pois não, Kipling?
Hiç de öyle değil.
Não está não.
Hiç de öyle biri değil.
Ela não é nada disso.
Bu hiç adil değil. Buna birlikte başladık ve öyle de bitireceğiz.
Estamos aqui juntos, sairemos juntos.
Biraz para hiç fena olmaz öyle değil mi?
Hei! Na horinha, depois de mais um dia, hã?
Yok canım, oğlunuz hiç de öyle mantıksız biri değil.
Vosso filho não é tão estranho como dizeis.
Ben de hiç iş kalmadığını düşünüyorsun, öyle değil mi?
Achas que não presto mesmo, não é?
- Jill hiç de öyle biri değil. - Değil mi?
Jilly não é assim.
Hiç de öyle değil!
De maneira nenhuma!
- Ben de öyle. - Ben senden daha açım. - Hiç de değil.
Vimos os seus conflitos antigos, suas armas primitivas, seus... patéticos confrontos fronteiriços.
- Bu mektupları size ulaştırmak... hiç de öyle kolay bir iş değil.
- Foi o que pensei. - A entrega destas cartas... não é uma tarefa fácil de levar a cabo.
- Bu hiç de kolay değil, öyle değil mi?
- Não é fácil, pois não?
Cinler gibi değil. Hiç de öyle hoş bir şey değil, korkarım ki.
Não são tão agradáveis como os duendes.
Fakat bunlardan hiç biri doğru değil... öyle değil mi?
Escudos a 90 porcento e a aguentar. Comandante, prepare-se para iniciar a manobra de ataque Kappa 010.
Öyle olabilir, ama hiç bir gemi, silahlarını yüklemiş durumda değil.
Pode ser que sim, mas as naves não ligaram seus sistemas de armas.
Bu hiç de hoş olmaz, öyle değil mi? - Kana bulandı.
Isso não saberá bem, saberá?
Bay Doyle'un kadınına öyle bakmak... hiç de doğru bir şey değil.
Não é boa ideia olhar assim para a miúda do Sr. Doyle.
Onu içmemeyi hiç düşünmezsin, öyle değil mi?
Não te importas de cortar isso com um bocado de água, hum?
hiç de bile 279
hiç de değil 689
hiç değilse 21
hiç denemedim 24
hiç de 24
hiç dert değil 31
hiç değil 97
hiç de komik değil 48
hiç de fena değil 32
hiç değişmemişsin 157
hiç de değil 689
hiç değilse 21
hiç denemedim 24
hiç de 24
hiç dert değil 31
hiç değil 97
hiç de komik değil 48
hiç de fena değil 32
hiç değişmemişsin 157
hiç değişmeyeceksin 16
hiç değişmemiş 30
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle değil 521
öyle değilmi 21
öyle değil miydi 23
öyle değildi 30
hiç duymadım 220
hiç durma 88
hiç değişmemiş 30
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle değil 521
öyle değilmi 21
öyle değil miydi 23
öyle değildi 30
hiç duymadım 220
hiç durma 88