Hıc traducir portugués
4,433 traducción paralela
Virüs görünmez bir ateş gibi önüne çıkan her şeyi yok ederek hızla yayıldı.
O vírus espalhou-se como um fogo invisível, destruindo tudo no seu caminho.
Bir Hıristiyan kadar bağışlayıcı!
Como perdoar como um Cristão.
Senin gözünde hep bir hırsız veya uyuşturucu satıcısı olacağım.
Para ti serei sempre uma ladra ou traficante.
Raflara çıkacak yeni makineler ya hızlı olmalı ya da ucuz.
A próxima máquina a chegar às lojas ou é mais rápida ou mais barata.
Maliyeti düşürürsek giriş bariyerlerini düşürmüş oluruz. Hızı iki katına çıkarınca da onlar da iki katına çıkarır.
Se baixarmos o custo, baixamos os entraves de acesso ao mercado e ao duplicar a velocidade, permitimos-lhe fazer duas vezes mais.
Hıncımı almak için mi çalışmayı elden çıkardığımı düşünüyorsun?
Acha que abdicaria do meu trabalho só para a ofender?
Herkesi buradan hızlıca çıkarmak zorundayız.
Temos que tirar todos daqui rapidamente.
Evden hızlı çıkmıştım.
Saí à pressa.
Gemma olur da hızlıca çıkmak zorunda kalırsın diye arabamı sana bırakmamı söyledi.
A Gemma achou que devia deixar-te o carro, em caso de necessidade de saíres à pressa.
Daha hızlı girmiş olabilirsin ama çıkış konusunda üstüme yok.
Podes invadir mais rápido, mas eu sou melhor em escapar.
C - H-U-T-Z-P-A-H..
C-H-U-T-Z-P-A-H...
# Söz veriyorum 55'in üzerine çıkmayacağım #
Juro que não passo dos 25 Km / h
İlk 3 kurbanın hepsinin polis kayıtları var araba hırsızlığı, şiddetli saldırı ve uyuşturucu satıcılığı.
Conseguiam sentir o cheiro a álcool. As primeiras três vítimas tinham passagens pela polícia, roubo de carros, furtos e tráfico.
Hepsinin S.H.M'de görev yapabilecek yeterliliğe ulaşmasını istiyorum.
Quero todas as estações sintonizadas no Centro de Informações de Combate ( C.I.C. ).
Başlangıç noktasındaki hızı artıran küçük izler buldum.
Encontrei traços do um acelerador no ponto de ignição.
Telefonunu dışarı çıkarman bunu daha da hızlandırmayacak.
Ficares a ver a toda hora não vai fazer ser mais rápido.
Fakat ender görülen, yıkıcı bir sel olduğunda çok daha hızlı gerçekleşebilir. Yani 30 cm. sadece birkaç günde oluşabilir.
Mas quando ocorre alguma inundação catastrófica pode acontecer muito mais rapidamente, qualquer coisa como 30cm em poucos dias.
Derdinin ne olduğunu bilmiyorum ama piç kurusu hıncını benden çıkarıyordu.
Não sei o que é, mas... O filho da mãe odiava-me.
Adli tıp geride bırakılan evraklar üzerinde çalışıyor. Biz de hırsızlar için arama bülteni çıkartacağız.
A perícia está a verificar a papelada que eles deixaram para trás, e emitimos um alerta para os ladrões.
C ile ilk mesajlaşmam, D.H. Lawrence'a adanmış yazışmaların analiz edildiği sosyal bir platformdu.
O meu primeiro contacto com a C foi dedicado à análise da correspondência de D.H. Lawrence.
Jess'in gözüne gözüne sokmak için birkaç yarı çıplak fotoğrafımı çektim. Motorunu hızlandırmak için.
Tenho umas selfies porcas que quero ir esfregar na cara da Jess, para pôr-lhe o motor a trabalhar.
Arabadaki hasardan yola çıkarak kaza anındaki hızın 40 km civarı olduğunu hesapladım.
Com base nos danos do carro, extrapolei que a velocidade devia ser aproximadamente 40 km / h no impacto.
Bak, BIOS ve donanımı istediğimiz hızda çalıştırarak test etmek için bize bir adet 12.5 megahertz 286 lazım ama henüz çıkmadı.
Para testar a BIOS e o hardware e a velocidade que queremos obter, precisamos do 286 a 12,5 megahertz, mas ainda não foi feito.
Pekâlâ, takım çok hızlı hareket etmek zorundayız çünkü yakında güneş batacak ve bizim o Hızlı sokucu liderini dışarı çıkarmamız gerekiyor.
Malta, temos de ser rápidos, pois vai ser pôr do sol em breve, e precisamos de tirar o líder Speed Stinger daí.
Bu hızlandırıcıyı kontrol etmenin bir yolunu bulamazsak patlayıcıyı zamanlamak zor olacak.
Se não controlarmos este acelerador, vai ser difícil cronometrar a explosão.
Profesyonel hırsız. Dolandırıcı, cinayetten aranıyor.
é uma ladra profissional, vigarista, procurada por homicídio.
Dışarı çıkıp o hırsızın izini bul... -... ve canlarına oku!
Volta ao rasto dos ladrões e dá cabo deles.
Yine de o Kyle hıyarıyla çıkacak mısın?
Então, ainda andas com o idiota do Kyle?
Çıkarcılık, hırsızlık, cinayet.
Egocentrismo, roubo, homicídio.
- Hırsızlık, cinayet ve taşıyıcılar.
Os roubos, os homicídios e os saques.
Benedetto kızı, Waring Caddesi'ndeki bankadan çıktı hızlı bir şekilde nehire doğru yürümekte.
É a miúda Benedetto a sair do banco na Waring Street, a andar rapidamente, em direcção ao rio.
- Her ne zaman Charles bir ilişkiye girdiğinde, çok hızlı ve aşırı yol alıyor ve hep kalp kırıklığıyla son buluyor. Metroda tanıştık, akşam yemeğine çıktık ve ona onu sevdiğimi söyledim.
e disse que a amava.
Hızlı çıktın.
Isso foi rápido.
Bir de hırsızlıkla suçlanmak. Görünüşe göre 3 kurban da tünellerden çıkmak istemiş.
Então, para além de serem acusadas de roubo, parece que as três vítimas queriam sair dos túneis.
Ben onu kelepçeleyeceğim ve hızlı bir şekilde buradan çıkaracağım.
Vou algemá-lo e tirá-lo daqui muito depressa.
"Enfeksiyonun hızı başlangıç için başarılı."
Velocidade da infecção consistente com... introdução bem sucedida. "
Belki sıvıyı iki katına çıkartıp iki kat hızlı gidersek işe yarayabilir.
Vamos duplicar a porcaria e a velocidade.
S.H.I.E.L.D. Ajanları Sezon 1, Bölüm 16 ; "Başlangıcın Sonu"
* Team LegendasProject *
Ajan Garrett, S.H.I.E.L.D.'ın yetenekliler Dizin'ine ikinci kez göz gezdiriyordu, hatta özellikle çıkarılmışlara.
Do quê? O Agente Garrett deu um segundo olhar para os dotados do Catálogo da SHIELD.
Ama kazadan sonra katatonik olduğundan S.H.I.E.L.D. onu Dizin'den çıkarmış.
Mas a SHIELD eliminou-o do arquivo após o acidente devido ao seu aparente estado catatónico.
S.H.I.E.L.D. değerlendirme kuruluna çıkacağım.
Enfrento a comissão de auditoria da SHIELD.
Tekrarlıyorum, S.H.I.E.L.D.'ın insansız uçakları kıçımda geziyorlar.
Repito, drones da SHIELD estão atrás de mim.
İki Van de Graaff hızlandırıcımız, kendi kiklotronumuz ve paranın alabileceği en iyi bilgisayarlar var.
Dois aceleradores Van de Graaff, o nosso próprio "Ciclotron" e os melhores computadores disponíveis no mercado.
Kılıcınızı bu kadar hızlı çekmeyin! Yoksa ilk yuvarlanan sizin başınız olur.
Não sejais tão irresponsável perante mim ou a vossa cabeça pode ser a primeira a cair.
Termit bombasında * hızlandırıcı kullanılmış.
Cargas de thermite com um acelerador?
Hızlı düşün! Bana bir sünger, sabun ve kağıt havlu lazım. Ayrıca güçlü bir yıkayıcı ve...
Depressa, preciso de uma esponja, detergente, papel de cozinha, lavagem a alta pressão e...
- Yani arabasından çıkmış muhtemelen görülmekten korktuğu için ayağını asfalttan ayırmamış ve hızlıca cesedi atmış.
Ou seja, ele saiu do carro, mas não saiu do asfalto, talvez por ter receio de ser visto, e despejou o corpo o quanto antes.
Kendi platformlarının bizden daha hızlı olduğunu söyleyen çıkarsa iyi bir avukat ayarlasınlar.
Se alguém disser que tem uma plataforma mais rápida, é melhor ter bons advogados.
Görünüşe göre, hata yakalayıcı çalışmadan önce Ctrl + C yaparak programdan çıkmayacak kadar hızlıysan ve terminal oturumunda sana oldukça ilginç izinler veren Kermit'te dahil bir hesabın başında beklersen başarıyorsun.
Afinal, se o fizermos depressa, antes de o tratamento de exceção ser acionado, podemos fazer Ctrl C para sair do programa do utilizador e ficar com a sessão aberta numa conta com privilégios interessantes, incluindo o acesso ao Kermit.
Böylece Mancınık'ı hızda geçebilir ve yüz dolar daha ucuz olabiliriz. Çıkarttın mı?
Superará o Slingshot em rapidez e será 100 dólares mais barato.
Adam hırsızın gürültüsüne salona gelmiş hırsız silahını çıkarmış ve sonrası malum.
Muito subtil. Então, este tipo acorda com o barulho do assalto, e é surpreendido com uma arma. E, aqui estamos.
hicks 64
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şeye 82
hiçbir şey söyleme 96
hiçbiri 122
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şeye 82
hiçbir şey söyleme 96
hiçbiri 122
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şey olmadı 177
hiçbir şey bilmiyorum 160