Nişanlısı traducir portugués
1,761 traducción paralela
Gerçi nişanlısı her ortaya çıkıp, kendini göstermezse.
Não. Pelo menos assim ganho algum tempo.
Nişanlısının o odada kaldığını o kızı incittiğini biliyoruz.
Sabemos que o noivo estava naquele camarote e sabemos que a magoou.
Öyle mi? Çünkü o nazik adamın nişanlısı tarafından bir Tekvando eğitmeni için terk edildiğini hatırlar gibiyim.
Porque me lembro de este tipo simpático ser abandonado pela noiva, que o trocou por um instrutor de tae kwon do.
Nişanlısı onu New Jersey'de bekliyor.
A noiva dele está à sua espera em New Jersey.
Biraz önce, Stella'nın kız kardeşi ve nişanlısıyla yemekteydik.
Estivemos a jantar com a irmã da Stella e com o noivo.
Sence nişanlısı onaylar mı?
Acha que o noivo dela iria aprovar?
Ne zamandır nişanlısın?
Há quanto tempo estás noiva?
Hayat sigortasıyla ilgili. Onunla ve yakında nişanlısı olacak kişiyle ilgili şartları.
Seguros de vida, para ela e para o futuro noivo.
Joel Steiner ve nişanlısının,... katilin yakınında yaşadıkları ve 1997'de kayıp olarak bildirildikleri için... olası kurbanlar oldukları düşünülüyor.
E o Joel Steiner e a sua mulher são considerados possíveis vítimas uma vez que viviam perto do assassino. e foram dados como desaparecidos em 1997.
Bunun bir eşinden... nişanlısında da vardı.
Ele mandou fazer outro igual para a esposa, quando casaram.
DJK'nin dosyasına göre, Joel Steiner ve nişanlısı... 97'deki o konserden sonra kaybolmuş.
De acordo com o arquivo do ADJ o Joel Steiner e a mulher desapareceram depois desse concerto em 1997.
Elbette var Profesör. O kadınları aldığımda, artık onlar... birilerinin... kız arkadaşı ya da... kardeşi ya da... kızı... ya da nişanlısı olmadılar.
Claro que tenho Professor, porque quando eu raptei aquelas mulheres, elas deixaram de ser... namoradas ou... irmãs ou... filhas... ou esposas de alguém.
Gerçekten mi? Şuraya bakın, nişanlısının filmini yapan kişinin, kendisinin eski erkek arkadaşı olduğunu anlatmak için 3 hafta bekleyen kızdan ilişki tavsiyesi alıyorum.
Estou a receber conselhos relacionais da rapariga que esperou três semanas para dizer ao seu noivo que ele está a fazer um filme com o seu ex-namorado.
Tüm bunları bir tarafa bıraksak bile, bence nişanlısını Jake için bırakmış.
Mesmo se não estivesse tão longe do teu alcance, para te atirares a ela, o meu instinto diz-me que deixou o noivo, pelo Jake.
Şu çocuk. Nicole'un nişanlısı.
- Aquele rapaz, o noivo da Nicole?
William Fox'un nişanlısı siz misiniz?
Você è a noiva de William Fox?
Ben... Ben onun nişanlısıyım.
Sou a sua noiva.
Oğlan geldiği yere nişanlısıyla evlenmek üzere yollanacak.
O rapaz voltará para Northumberland, onde casar-se-á com a tal Talbot, conforme planeado.
- Çavuş, az önce nişanlısının göğüslerini gördüm.
- O sargento deixou-me ver as mamas.
Çavuş Shriver'in nişanlısı ile ne yapıyorsun?
O que faz com a noiva do Travis?
Henry'nin nişanlısı bir yıl önce düğün gününde öldü.
A noiva do Henry, faleceu no ano passado... No dia do casamento deles.
Onu unutamıyor, ben de düşündüm ki sen onun nişanlısı Kate'le bağlantı kurabilirsen belki o da, ağabeyimi hayatına kaldığı yerden devam etmesi için ikna edebilir.
Ele não superou e eu estava a pensar, que talvez ele pudesse comunicar-se com a sua noiva, Kate... Isso, talvez pudesse, tu sabes... convencê-lo que está tudo bem, para continuar com a sua vida.
Sinemaya gidersiniz nişanlısına bağlanırsın.
Talvez ir ao cinema, para ver se ouves a noiva dele lá.
Bir adamın ölü nişanlısıyla konuştuğun yalanını söylediğinde böyle olur.
Isso é o que acontece quando mentes, sobre teres falado com, a noiva morta dele.
Evet ama nişanlısının yaptıkları onun hatası değil.
Sim, mas a culpa, por ela me andar a perseguir, não é dele.
Tamam, sadece seni korkutup kaçırmaya çalışan nişanlısının hayaleti olduğundan veya, yalan söylediğin müşterin olmasından değil.
Não é por causa do fantasma da noiva, estar a tentar afastar-te dele, e também não é por lhe teres mentido.
Abimle çıkabilmek için eski nişanlısıyla konuşuyormuş gibi yaptığın için mi?
A fingir que falas com a noiva morta do meu irmão, para poderes sair com ele?
Görünüşe göre noter tasdikli evrakları bana getirmeye gelmiş. Ama sonra Bollenbecker onu gördü ve ben de oradaydım ve böylece tekrar nişanlısı oldum. - Ben de kardeşin Carl'ım yani.
Parece que veio trazer-me os papéis mas de repente aparece-me a senhora Bollenbecker e para ela somos noivos.
Menajerler, ertelenmiş düğün, nişanlısının çalışmak için Almanya'ya gönderilmesi.
Os escuteiros que ela orienta, o casamento anulado, o noivo que foi enviado para o STO...
Kate'in nişanlısından bahsediyorsun.
Queres dizer, quem é que me ia ver a dormir?
Çünkü sen en iyi arkadaşının nişanlısı ile yatmadın.
Porque não fodeste com o noivo da tua melhor amiga.
Nişanlısınız, çok gençsiniz.
Vocês estão noivos? São tão jovens.
T.K. izlerken nişanlısıyla işi pişiren bir erkek.
O outro pode fazer com a noiva do T.K.'s com ele a assistir.
T.K. de mahrem yerinden yaralandı, ki bu yüzden nişanlısına fahişelere gitmek konusunda yalan söylüyor.
E o T.K foi ferido nas partes íntimas, e por essa razão mente à sua noiva sobre ir às meninas.
Jesse'nin nişanlısı Jim'i oynuyorum.
Faço de Jim, o noivo da Jesse.
Nişanlısına ulaştım.
Falei com a noiva dele.
Aslında Bay Blauner resmen kayıp sayılmaz ama nişanlısının belediyede bir kuzeni var, o yüzden buradayız.
Blauner não está oficialmente desaparecido, mas a noiva tem um primo na Câmara, por isso cá estamos.
Burnunu ilgisiz bir işe sokmuş olabilir nişanlısı da bilmiyordur.
Podia andar a pular a cerca sem a noiva saber.
Nişanlısını arıyor.
- Procura o noivo.
Berbat halde olmasının nedeni nişanlısı mı?
- Foi ele que a deixou mal? Acho que a matou.
Evet, büyük ihtimalle nişanlısı tarafından.
Provavelmente pelo noivo.
Yani, nişanlı olmaları dışında mı?
Para além do noivado?
Nişanlısını düşünüyor.
Estava a pensar na noiva.
Onun çiftliğine de gitmişler, biliyor musunuz? Zavallı çocuk işleri de yeni kurmuş. Nişanlısı da oradaydı.
Eles estiveram na quinta dele, e o pobre coitado, está no começo, a noiva dele estava lá, falei com ela, tentei dar-lhes os melhores conselhos que conhecia, mas, infelizmente, o melhor conselho que lhes pude dar foi,
Hurry sanırım nişanlım beni öldürmeye çalışıyor
O que é isso, alguns Seu guarrerías...? Trina ouvir. Penso Wade tenta me matar.
Vicky sadece nişanlı olduğunu söylemeye çalışıyor.
A Vicky só quer dizer que está para se casar.
Ben sadece Cristina'ya arkadaşlık yapmaya geldim. Ben nişanlıyım. Yakışıklı, sevecen ve sevdiğim ve de kalbimde önemli bir yer tutan bir nişanlım var.
Eu só vim para fazer companhia à Cristina, estou noiva para casar, o meu noivo é bonito e amoroso e é com quem faço amor, e tem um lugar só dele no meu coração.
Bir işçinin kulübesinde yaşıyormuş ve bölgeden zengin biriyle nişanlıymış.
Muito pobre, vivendo na cabana de um trabalhador. Noiva do rico do bairro.
Bay Kweller, nişanlımla tanışmış mıydınız?
Sr. Kweller, conhece a minha noiva?
Eski nişanlın hâlâ orada mı çalışıyor?
O seu ex... Ele ainda trabalha lá?
Tamam, senin sınırsız bilgeliğinde belki bana sırrını verebilirsin, nişanlının senin için doğru erkek olduğunu nasıl biliyorsun?
Ok, assim, na sua infinita sabedoria... Talvez você pode me dizer como é que sabes Que seu fianciamento é aquele?