English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ O ] / Onlar benim

Onlar benim traducir portugués

4,732 traducción paralela
Onlar benim arkadaşlarım.
São meus amigos.
Onlar benim.
Esses são meus.
Onlar benim kayinlarim, ben de gel...
São meus sogros, acho que devia...
Onlar benim için görünmez gibi bir şey.
São-me completamente invisíveis.
Onlar benim bebeklerim.
São os meus bebés.
Şimdi onlar benim sorumlu olduğuma inanmanızı istiyorlar.
Querem que pensem que sou o responsável.
Ve onlar benim insanlarım.
E este é o meu povo.
Aklımı durduramam. Onlar benim hayalimdeler.
- Não consigo parar de imaginar.
Onlar benim uzmanlık alanlarım.
São as minhas especialidades.
Onlar benim degil.
Nada disso é meu.
Onlar benim gerçek arkadaşlarım değil.
Eles não são os meus amigos verdadeiros.
Onlar benim sigortam.
São a minha apólice.
- Hayır, benim hatamdı. Onlar benim ekibimdi.
- Não, era a minha equipa..
Beni koruyan adamların az kalsın kafamı uçuruyordu! - Onlar benim adamlarım değil!
Quase levei um tiro convosco a protegerem-me!
Onlar benim arkadaşım.
Eles são meus amigos.
Onlar benim arkadaşlarım.
Eles são meus amigos.
Çocukluğumdan beri peşimde onlar benim.
Eles têm-me caçado desde a minha infância.
Bu kişilikleri sen istenmeyebilirsin ama onlar benim arkadaşım.
Estas personalidades podem ser indesejáveis para ti, mas são minhas amigas.
Onlar benim kayıtları vardı.
Eles tinham os meus registos.
Onlar benim hatamdı.
Esse foi o meu erro.
Onlar benim üzerimde frenleme deniyorlar, adamım.
Agora está a travar, meu.
Hayır, onlar benim de işin içinde olabileceğimi düşündüler.
Não, eles... - Eles pensam que eu estava envolvido.
Onlar benim sadık arkadaşlarım.
São eles quem realmente me faz companhia.
Onlar benim için burada.
Eles vieram por mim.
Onlar benim arkadaşlarım.
Eles são amigos meus.
Onlar benim "N'aber komşu?" hediyelerim.
Esses são os meus presentes "Olá, vizinho" para si.
Onların orada birikmesinin nedeninin benim... az seks yapmış olmam olduğunu düşünemedin mi?
- Havia imensos preservativos. Não te ocorreu que podiam lá estar porque não ando a fazer imenso sexo?
Onların başında olması gereken benim.
Eu sou o cérebro de tudo isto.
Onların başında olması gereken... benim.
Sou o tipo com... o cérebro.
Onları benim kadınıma verdiğin sürece tabii.
Desde que as leves para a minha senhora.
Benim babam olsa onların her birini öldürürdü.
O meu pai... Tê-los-ia matado até ao último.
Benim Facebook'umu istediler. Ben de onlarınkini aldım.
Eles estão a pedir-me o meu facebook, e eu tenho os deles.
Eğer gerçekten bir zombi olsaydım ve onlar buraya gelseydi benim amacım onların beyinlerini yiyip kurtulmak olurdu.
Se eu fosse um zombi e eles viessem aqui, o meu objetivo seria comer os seus cérebros e sobreviver, certo?
Benim zıplayan toplarım onlar.
- As minhas bolas a saltar.
- Onlar benim ailemindi
Estavam na minha família e pertencem-me.
Benim işim onları çekmek bulmak değil.
O meu trabalho é filmá-los, não encontrá-los.
Claire, benim işim eserleri bulmak ve onları geri teslim etmek.
Claire, o meu trabalho é achar peças de arte e devolvê-las.
Böylece onları kolaylıkla alıyorum, ve böylesi daha düzenli ve daha iyi. Sen de benim dostumsun.
Para poder pegar neles mais facilmente, ficam mais organizados
Onları, benim senin için alıp buraya getirdiğimde ne kadar şaşırdıklarını bir düşünsene.
Imagina... e que os trouxe para aqui, para ti.
Kuşlarımın yanındayken, onların benim iyi yönlerimi ortaya çıkardığını hissediyorum.
Quando estou com as minhas aves, sinto que fazem sobressair o melhor de mim.
Onları sevdiğimden benim için mahsuru yok tabii.
Por mim, tudo bem, porque gosto delas.
Onlar da benim kaşıklarım.
E essas colheres são minhas.
Onlar... benim cüzdanımı aldılar.
Eles tiraram-me a carteira.
Benim kafam da onlarınkiler ve seninki gibi açık arttırmaya çıktı.
A minha cabeça, a deles e a tua estão no cepo.
Sen de benim kadar biliyorsun.. .. onların özgür olmasını .. istemesinin tek sebebi..
Sabes tão bem como eu que o único motivo para ele os querer livres é porque os únicos soldados na cidade são meus e os prisioneiros no forte deverão seguir as ordens dele...
Onların hayat sigortaları benim üniversite masraflarımı karşıladı.
Eu paguei as minhas despesas da Universidade com o seguro de vida deles.
Lütfen onları benim kötü kararlarım yüzünden cezalandırma. "
Por favor não os castigues pelas minhas más decisões. "
Onlar benim hayatımın ışığı.
São as luzes da minha vida.
Onları benim öldürdüğümü mü söylememi istiyorsun?
Tu queres que eu diga que os matei?
Şimdi burası onların dünyası, şunu söylemeye bayılırlar "Benim geldiğim yere benzemiyor burası."
Agora estão neste mundo e dizem : "Não é o mundo que eu conheço."
Benim de yasal yükümlülüklerim var, efendim, adamlarıma karşı ki, onların biri şu an ölü.
Eu também tenho, senhor, para com os meus homens, um dos quais já está morto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]